LC Waikiki'de işçi kıyımı: LCW hayatının hatasını yaptı

22 binden fazla çalışanı bulunan tekstil firması LC Waikiki'den sendikal çalışma yürüttüğü gerekçesiyle işten çıkarılan Deniz Sak'la konuştuk.

Cem Boz

Hak-İş’e bağlı Öz Büro-İş Sendikası’nın LC Waikiki’de yürüttüğü örgütlenme çalışmalarına patronun yanıtı sendikal mücadele yürüten işçilerden Deniz Sak'ın işine son vermek oldu. 

soL'un sorularını yanıtlayan Sak, LCW depolarındaki çalışma koşullarını, OHAL sürecinin işçileri nasıl etkilediğini ve sendika faaliyeti yürüttüğü gerekçesiyle işten çıkarılma sürecini anlattı. Sak, LCW yönetiminin sendikal örgütlenmeyi baltayan hamlelerine ise "LCW hayatının hatasını yaptı, bu hamlelerden sonra sendikal örgütlenme çalışmamız daha da ivme kazandı" yanıtını verdi.

İlk olarak işten çıkarılma sürecine gelmeden önceki çalışma şartlarınızdan başlayalım isterseniz.  LCW'deki çalışma koşulları nasıldı?

Ben 2.5 yıldır LC Waikiki’de çalışmaktaydım. LCW dışardan çok şatafatlı, her bütçeye uygun olarak görünse de kimilerinin aklına gelen ‘Burada çalışmak ne güzel olurdu’ düşüncesi doğru değil. O gösterişli reklamlarda "iyi giyinmek herkesin hakkı" derken o güzel reklamların altında aslında LCW depolarında ve mağazalarında çalışan işçilerin bir bir emeği var. LCW deposuna yani mağazalara ürün dağıtan depoya gelince yaklaşık toplam 4.500 işçi çalışıyor. Baktığımızda işçilerin yüzde 70’e yakını genç, yani 20 ile 30 yaş arasında. Bunun dışında kalifiye dediğimiz yani 5 yılın üzerinde çalışan işçilerinde sayıları çok az, yani sürekli bi sirkülasyon söz konusu.

Depoda en büyük sorunların başında gelen iş sağlığı ve güvenliği. Çalışanların büyük çoğunluğu bel fıtığı ve boyun fıtığı. Hızlı çalışmaktan bileklerinde ve parmaklarında kemik hastalığı oluşan işçiler var. Kadın işçiler uzun saatler ayakta durmaları nedeniyle varis rahatsızlığıyla karşı karşıya. Bir diğer sorun ise havalandırma ve ısıtma… Yani trilyonlar harcıyorsun, bloklar yapıyorsun makineler kuruyorsun ama yazın deponun içi çok sıcak oluyor. Dışarda sıcaklık 30 derece ise içerde daha fazla oluyor. Bir de bunun üstüne yoğun ve hızlı çalışma eklenince kendi terimiz ile duş alıyoruz. Kış dönemi ise tam tersi, deponun içi soğuk oluyor ve montlarla çalışıyoruz.

4.500 işçinin çalıştığı yerde doğru düzgün dinlenme alanı yok. 2015 kışında yoğun kar yağışında dinlenme alanı çökmüş ve yıkılmıştı. Niye yaptırmadıklarına gelince de sözde belediye izin vermiyormuş ve belediyeye sorduğumuzda müracat dahi edilmedi yanıtını aldık. Sonunda işçilerin baskısıyla ve işkolumuz değişmeden önceki üye olduğumuz liman-iş sendikasının baskısıyla dinlenme alanı yeniden yapıldı.

Sendikal örgütlenme sürecinde işten çıkarma LC Waikiki yönetiminin son hamlesi oldu. Öncesinde ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

İşkolumuza giren yani liman-iş sendikasında yaklaşık 1.5 yıldır örgütleniyorduk. Fakat LCW’den karşı hamle bekliyorduk açıkçası ‘Acaba sendikal direnişi kırmak için ne yapacak’ diye. LCW işvereninin ve yönetiminin her söylemi ‘Biz sendikaya karşı değiliz işçi istiyorsa getirsin’ şeklindeydi. Tabi bu söylemler olurken LCW diğer taraftan kendine yakın bulduğu işçileri ve bazı süreç müdürlerini kimi olasılıkla maddi olarak da besleyerek artık yavaş yavaş açıktan sendika komitesinin üzerine kışkırtmaya başlamış özellikle sosyal medyadan linç girişimlerine dahi yöneltmişti. 

'LCW HAYATININ HATASINI YAPTI'

LCW yönetiminin ‘Sendikaya gerek yok biz her şeyi hallediyoruz’ söylemi işkolumuzun değiştirilerek ticaret işkoluna alınmamızla buhar oldu. Fakat şunu bilsinler ki LCW hayatının hatasını yaptı, bu hamlelerden sonra sendikal örgütlenme çalışmamız daha da ivme kazandı, mağazalarda çalışan iş arkadaşlarımız da sendikal örgütlenmeye katıldı. 

OHAL'in ardından neler yaşandı peki LCW'de?

OHAL ile aslında LCW’nin eli güçlendi ve çalışma saatlerini değiştirdi. Dörtlü vardiya sistemini kurarak pazar günleri de işçiler mesai yapmaya zorlandı. Bu dörtlü vardiya sistemi bölümlerde dörderli grup oluşturup 6 gün çalıştırıp 2 gün tatil vermesi anlamına geliyor. Ama 2 gün tatilin altında yatan ise şirkete yaklaşık aylık olarak 22 ile 30 saat arasında borçlu kalmak demek. Şirket verdiği 1 gün boşa tatilin altında kalır mı? Sabah 08.00’de iş başı akşam 16.00’da paydos yapman gerekirken akşam 20.00’de çıkış yapıyorsun. Veya öğlen vardiyasında 16.00’da iş başı yapıp 24.00’de çıkman gerekirken, öğlen 13.00’te iş başı yapıp gece 24.00’de çıkış yapıyorsun. Bu da adlı adınca esnek çalışma sistemidir. Bu çalışma sistemi işçiyi ailesinden ve çocuklarından koparmıştır.

İşten çıkarılma sürecine gelirsek...

Benim çıkarılma sebebim kurban bayramından önce LCW’nin vereceği primdi. İşçiler daha çok çalışsın, tatil günlerinde de gelsin, mağazalar boş kalmasın diye işçilere ‘Bayramdan önce primleriniz yatacak' şeklinde açıklama yaptılar. 

'SOSYAL MEDYADAN BENİ TAKİP ETMİŞLER'

Hatta çoğu bölümde yöneticiler toplantı yaparak beyan etti işçilere prim konusunu. Ve tahmin edeceğiniz gibi herhangi bir prim yatmadı. Bayramda LCW sosyal medyadan ‘Bayramınız kutlu olsun’ diye mesaj yayınlamıştı. Ben de altına ‘Primlerimizi yatırmadınız senin bayramın kutlu olmasın LCW’ diye yorum yazdım. Bunun üzerine koskoca şirket tüm işi gücü bırakmış bununla uğraşmış benim yorumumu ‘şirketi rencide etmek, müşterileri aşağılamak ve rakip firmalara tolerans vermekten’, ‘yüz kızartıcı suç’ sayarak işten çıkışımı verdi. Buradaki amaç bellidir, benim iş yeri komitesinde sözcü olmam ve aktif sendikal çalışma yürütmem. Yani bir şekilde benden kurtulmaya, içerdeki işçilere gözdağı vermeye çalıştılar. 

Son gelişmeleri anlatır mısınız?

Benim işten çıkartılmamdan 5 gün sonra şirket primleri yatırmış. Ama beklenenin altında… Bununla birlikte işçilere daha çok baskı artmış, sosyal medyada yasağı getirilmiş, işyeriyle ilgili hiçbir şey paylaşmayın işten çıkartılırsınız diye tehditler savrulmuş. Ayrıca acil bile olsa telefonla konuşmayın baskısı yapılıyormuş.

Bahsettiğimiz süreçle ilgili davayı açtık. Elimizde pirimlerin bayramdan önce verileceğine dair yöneticilerden işçilere yollanan mail var ve bu konuda şahitlik yapacak iş arkadaşlarımız…

Bize bugüne kadar sundukları bahane ‘Mağazalarda ürün satılmıyor, kriz kapıda sesinizi çıkarmayın işinizden olursunuz’ OHAL’in faturasını işçilere kesiyorlar yani. Bunu yaparken ‘Benim 7 sülaleme yetecek param var’ açıklamasını yapıyorlar. 

Bizim taleplerimiz belli;  öncelilikle iş sağlığı ve güvenliğini oluşturmak. Depoda çalışma koşullarının düzeltilmesi, yemek kalitesinin artırılması, depoda havalandırma ve ısınma sorunun çözülmesi ve ücretlerde iyileştirme. Ne olduğu belli olmayan sadaka gibi verdikleri primlerin kaldırılıp toplu sözleşmede yer alan düzenli ikramiyeye geçilmesi. Çocuklu işçiler için kreş yapılması. 

Yani taleplere baktığınızda gayet düzgün ve karşılanması gereken konular. Fakat şunu biliyoruz ki biz mücadele etmeden bu hakları bize vermeyecekler. 

Çağrımızı sürekli tekrarlıyoruz, korkmadan tüm LCW depo ve mağaza işçilerinin Öz büro iş sendikasına üye olmasını istiyoruz. Tekrar etmek gerekirse mücadele etmeden kazanamayacağız. 

Son sözümüz LCW reklamından olsun, ‘LC Waikiki seninle güzel’ diyorlar, biz de diyoruz ki, ‘LC Waikiki sendikalı güzel’