Kule vinç operatörleri anlattı: 1 Mayıs'ta vinç getirip kocaman bir pankart açsak

Ücretler zamanında verilmiyor, bazen iç ediliyor. 80 Metre yukarda saatlerce molasız çalışıyorlar. Fazla mesai yok, insanca mesai zaten yok. Kazalara davetiye çıkaran çalışma koşullarında, artık iş güvenliği eğitimi de yok. İlk yardım eğitimi verilse, yüksekten düşen işçiyi karga tulumba götürmeler olmayacak. Ama o da yok. Elde ne var sorusunun yanıtı ise bu: Şalter ellerinde!

soL - Patronların Ensesindeyiz

İnşaat işçileri; güvencesiz, molasız, iş güvenliği olmadan kötü koşullarda çalışıyorlar. Fazla mesai ücreti almadan uzun saatler çalışmak zorunda kalırken, yorgun düştüklerinde yaptıkları en küçük bir dikkatsizlik yaşamlarına  mal oluyor. Türkiye’nin krizi en yoğun yaşayan sektörlerinden birinde oldukları için düşük ücretlere çalıştırılmaya kolay razı ediliyorlar, işsiz kalma korkusuyla hayatları pahasına uzun saatlerini şantiyelerde geçiriyorlar. İnşaat sektörünün en tepesinde, 80 metre yükseklikte yalnız çalışan kule vinçlerinin operatörleri  birlikte hareket etme gereğini görüyor, inşaat işçilerini ve operatör arkadaşlarını 1 Mayıs’ta örgütlü bir şekilde alanda olmaya çağırıyor.

Kule Vinç Operatörleri Derneği Yönetim Kurulu üyesi Çağdaş Binay ve Kule Vinç Operatörü Turabi Koç ile görüştük. İnşaat sektöründe yaşadıkları zorlukları anlattılar, inşaat sektöründen başlayarak işçiler için ülkedeki genel durumu değerlendirdiler.

‘İŞÇİLERİN ARTIK KÜÇÜLTÜLECEK GRAMAJI YOK’

İnşaat sektöründe yıllardır çalışıyorsunuz, yaşadığınız zorluklar neler?

Çağdaş Binay: Bizim en büyük sorunumuz, kimse zamanında maaşını alamıyor. Taşeronlarda çalışan arkadaşlarımız başta olmak üzere kimisi dört, beş ay gecikmeli parasını alıyor, kimisi de hiç parasını alamıyor. Kendi başlarına memleketlerine gönderiliyorlar, telefonla diyalog başlıyor. Yevmiyeler zaten 10 yıl önceki yevmiyelerle aynı. Ama 10 yıl öncekinden daha fazla çalışıyorlar. Maaşlar yerinde sayıyor, çalışma saatleri uzuyor. Mesela marketler bir şey satacak fiyatını yükseltmek yerine gramajından düşürüyor. Aynı taktiği işçilere de uyguluyorlar. Ama işçilerin artık küçültecek gramajı yok. 

Turabi Koç: Genel olarak bahsedecek olursak çalışma şartları inşaat sektöründe çok ağır. Normalde iş makinesinde çalışanların 7.5 saat çalışması gerekiyor. Krizden faydalanıp 'bu şartlarda çalışacaksın, beğenmiyorsan başkasını buluruz' diyerek işçileri korkutuyorlar.  Sabah 7'de makineye çıkıyor akşam 5 olmuş hala makine da. 70 metre, 80 metre yükseklikte çalışıyoruz. İster istemez kafa yorgunluğu, vücut yorgunluğu oluyor. Sağlıksız çalışma oluyor, göz yoruluyor. Ondan dolayı ister istemez göremiyor artık. bazen 9’a 10 a kadar çalışmak zorunda kalıyor. İş kazası da meydana geliyor. Taşeron sisteminde mesai ücreti de yok. Maaşının bir kısmını bankadan alıyor, bir kısmını elden. Elden olan kısmını geç veriyorlar, bugün yarın atlatıyorlar. Patronu görürsen alıyorsun. Patronun tutmuş olduğu yönetici de seni sürekli çalışmaya zorluyor. Bizi idare et, bizi idare et. Nereye kadar işçiler idare edecek?

‘İŞ GÜVENLİĞİ EĞİTİMİ ALMADAN KAĞIT İMZALATIYORLAR’

İş güvenliği ve iş sağlığı konusunda düzenli eğitim alıyor musunuz? Eksiklikler neler?

Çağdaş: İş güvenliği ve iş sağlığı eğitimini biz 2004’te çalıştığımız firmalarda oryantasyon eğitimi olarak 15 günde bir alıyorduk. Her gelen yeni işçilere ayda bir eğitim verip toplantılar yapıyorlardı. Ancak sonraki şartlar, patronlar tarafından esnetildi, götürü usülü geldiği için değişti. Maaliyetli olduğu için 2008 ya da 2010’dan sonra bunu da kaldırdılar. Sadece  girişlerde iş güvenliği eğitimi aldığına dair belgeleri dolduruyorsun imzalıyorsun, eğitim vermeden belge imzalatıyorlar.

Turabi: Kötü şantiyelere gittiğiniz zaman sedye bile yok, geçtim eğitimi. Zaten onların birçoğu AGİ de gasp ediyor. 10 şirketten 9 tanesi ödemiyordur AGİ’leri. Taşeron şirketlerde çalışanların hiç birini ödemiyorlar. İlk yardım eğitimi verilmiyor, çalışırken ustalık belgesi isteyenlerin ilk yardım eğitimi de vermesi gerekir. İş kazası olduğunda yanlış müdahaleler olmaz böylece. Bilinçsiz şekilde karga tulumba götürüyorlar işçileri, hayatlarına malolabiliyor.

‘İŞÇİLER YAŞAMINI YİTİRDİKTEN SONRA BARET, KEMER KOYUYORLAR’

Çağdaş: Birçok şantiyede işçiler öldükten sonra yanına emniyet kemeri, baret, vs koyuluyor. Hatta bunlar sıfır olmasına rağmen bilirkişi raporu tarafından gözükmüyor bile. Önceden bilirkişi ya da iş güvenliği hiç yoktu Türkiye’de, şimdi var ancak çok eksik ve göstermelik. Genel şantiye kanunları zaten tozu, pisliği en ince toz ciğerlerine kadar işliyor. Sağlık anlamında kesinlikle sağlıklı değil. Toz maskesi kesinlikle şantiyede uygulanmıyor. Zaten belli bir freakansın üstünden şantiyede çalışan işçiler, belli bir zamandan sonra duyma problemi yaşıyorlar.

‘MOLASIZ ÇALIŞIYORUZ, BİZ  DURUNCA AŞAĞIDAKİ İŞ DURUYOR’

Turabi: Olması gereken iki saatte bir mola, 4 saatte bir yemek. Şuanda şantiyelerde 10 saat insanlar molasız çalışıyor. Adamlar son gücünü kullandıktan sonra ölmeye mahkum oluyorlar. İş cinayetine davet çıkartan bir prim sistemi var: Götürü sistemi diyorlar. Aslında bir günde yapacağı işi yarım günde yaptırmaya çalışıp iş cinayetine davetiye çıkarıyorlar. Hızlı, korumasız ve dikkatsiz çalışıyorlar. İş güvenliği uzmanları bunu farketse bile durdurmaya yetkileri yok, maaşlarını patrondan alıyorlar. İş güvenliğini sağlamanın kendisi siyayi bir müdahale, bu da bir mücadele konusu.

Çağdaş: Oparatör olarak kullandığımız cihazlar, muayenesiz ve bakım görmemiş olabiliyor. Buna rağmen çıkıp çalışıyoruz. Bir denetim problemi de var, bir cihazı denetlemek zamandan kayıp, ekstra maaliyet, işin durması demek. Hava koşulları uygun olmadığı zaman da çalışmaya zorluyorlar. Biz çalışmadığımız zaman aşağıdaki iş duruyor. Aşağıdaki iş durunca para kaybediyor patron. Belgelendirme konusunda işçiler dolandırılıyorlar. İşte biz size ustalık belgesi vereceğiz diyorlar. Götürüyorlar bir yere, bunun maaliyetini de işçiye yansıtıyorlar. Çünkü ustalık belgesi almasan hiç bir yerde çalışılmıyor artık. Herşeyi belgelendirmek adına buradan da nemalanmaya çalışıyorlar.

‘ELİMİZDEKİ ŞALTERİ, GÜCÜ BİRLİKTE KULLANMAYI ÖĞRENMELİYİZ’

Kule vinç operatörleri olarak 1 Mayıs’a giderken neler söylemek istersiniz?

Çağdaş: Şantiyelerde kule vinççilerinin elinin altında şalter var. Bu şalteri güç olarak kullanılabiliyoruz. Zamanında maaşlar ödenmediğinde, şalteri indirip paralarımızı almıştık.

Bizim elimizdeki gücü hep birlikte kullanabiliyor olmamız gerekiyor. İnşaat işçilerine ‘sen gel benim istediğim zaman çalış, istediğim zaman yollarım seni’ diyorlar ve yasal güçlerini kullanıyorlar. Birlikte mücadele etmek zorundayız, yoksa şartlarımız düzelmez, ölümden kaçamayız.

Turabi: Kamu çalışanları gibi resmi tatilimiz yok, şirketler bunun devletten parasını alıp ödemiyorlar. Çoğu çalışanın sosyal hakkı yok. Bunların değişmesi için birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Elimizde olsa 1 Mayıs’ta vinç getirip kocaman bir pankart açsak.

Çağdaş: 1 Mayıs’a giderken bütün kule vinç operatörlerini ellerindeki şarterleriyle birlikte bizimle alanda olmaya çağırıyoruz.