İşçi avukatlar 1 Mayıs'a çağırıyor

​İşçi Avukatları Merkezi 1 Mayıs’a kendi pankartı ile katılacak. O pankartın arkasında yürüyecek bir işçi avukat yaşanan hak ihlallerini, karşı karşıya bulundukları sömürü koşullarını soL Haber’e anlattı ve tüm işçi avukatları 1 Mayıs’ta İşçi Avukatları Merkezi pankartı arkasında yürümeye davet etti.

Avukatlık mesleğindeki tekelleşme,işçi avukatların sayısını gün geçtikçe artırıyor ve bu oran bugün neredeyse tüm avukatların yaklaşık olarak üçte birine tekabül ediyor. Tekelleşmenin artmasıyla yoğunlaşan derin sömürü beraberinde hak ihlallerini de getiriyor. Bu hak ihlallerine her gün bir yenisi ekleniyor. 

İstanbul Barosu Bağlı Çalışan Avukatlar Kurulu üyesi olan Avukat F.B. en son çalıştığı yerdeki çalışma koşullarını, yaşadığı hak ihlallerini ve hakkında açılan dava sürecini İşçi Avukatlar Merkezi'ne anlattı ve herkesi örgütlü mücadeleye, 1 Mayıs'a çağırdı.

İşçi avukatlık nedir ve size göre kimdir işçi avukat? 

İşçi avukat; patronun çıkarına ve ruh haline göre yeri geldiğinde gelecek vaad eden başarılı bir avukat, çoğu zaman istenildiği gibi sonuçlanmayan dosyaların günah keçisi, üstün çabaları ile kazanılan davaların göz ardı edilen gerçek kahramanı, "takip elemanı, stajyer avukat, ofis sekreteri" vasıflarını bir arada yürüten adaletin fantastik kahramanı diyebilirim. Ve tabi en nihayetinde tüm bu saydığım işler için ucuz işgücü açısından bulunmaz bir nimet.

Sizin işçi avukatlık süreciniz… İş vereninizle nasıl sorunlar yaşadınız? Hakkınızda açılan bir dava vardı, dava süreci nasıl gelişti? 

Avukatlık stajımın 2. döneminde başladığım büroda toplamda 6 yıl kesintisiz çalıştım. İşçi avukatların müvekkil ile görüştürülmedikleri büroların aksine ben daha ruhsatımı almadan müvekkiller ile "tek başına" görüşmeye başlamıştım. Üstelik görüşmeler sırasında nelere dikkat etmem gerektiği, uyuşmazlık konusuna göre müvekkilden ne tür bilgiler edinmem ve müvekkili hukuki olarak ne şekilde bilgilendirmem gerektiği, dahası müvekkilin beyan ve talimatları ile yükümlü olan bir işçi avukat olarak tüm talimatların mutlaka yazılı alınması gerektiği gibi can alıcı hususları tek başına, bazen hoş olmayan olaylar yaşayarak deneyimlemek zorunda kaldım. Yetki belgesi ile yargılamanın yarısında devraldığımız bir alacak dosyasında davanın kısmen kabulüne karar verildi ve müvekkil lehine kararı temyiz etmiştim. Müvekkil ise bu esnada sağlık problemi ile uğraştığını, yargılama neticesini daha fazla beklemek istemediğini ve kısmen kabul edilen miktarın ödenmesi halinde temyizden vazgeçtiğini defalarca kez yaptığımız telefon görüşmesinde beyan etmiş; vekalet vermiş olduğu asıl avukat ile olan ahbaplık ilişkisi nedeni ile kendisinden yazılı feragat/talimat dilekçesi alınmadan bana patron avukatın verdiği talimat doğrultusunda feragat işlemlerini gerçekleştirip müvekkile tahsil edilen ödemeyi gerçekleştirmiş olmama rağmen, ödemenin üzerinden 1 yıl geçtikten sonra kendisine eksik ödeme yapıldığı, fazla vekalet ücreti alındığı gerekçeleri ile ödeme talebinde bulunmuş. Sigortalı avukat olduğumu, vekalet ücretini benim almadığımı, vekalet ilişkisi kurduğu avukatına taleplerini iletmesini defalarca kez izah etmiş olmama karşılık sadece bana karşı suç duyurusunda bulunarak hakkımda düzenlenen iddianame ile görevi kötüye kullanma suçundan tek başına Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandım. Müvekkil vekalet ücretini patron avukatın aldığını bilmesine rağmen sadece bana karşı suç duyurusunda bulunma cesaretini gösterebilmişti. 

Yine mesleğimin ilk yılında yapmış olduğum bir görüşme sırasında müvekkilin beyanına göre alacak takibi başlatılmış ve tahsil edilerek müvekkile gönderilmiş olmasına karşın yıllar sonra, gerçek talimatı dışında fazlaca bir meblağ üzerinden alacak takibi başlatıldığı gerekçesiyle yanında çalıştığım patron avukat ve şahsıma karşı görevi kötüye kullanmak suçu ile başlatılan davada yargılanmam derdest olarak devam ediyor. 

FAZLA MESAİ: RUTİN BİR ÇALIŞMA TEMPOSU…

Peki böylesi bir iş için maaşınız ne kadardı? Fazla mesai, ücreti, zam, haftasonu çalışması, yıllık izin… Bunlar işçi avukatların genel problemleri. Sizin şartlarınız nasıldı? 

2016 yılında işten çıkarıldığımda aldığım net maaş 4 bin liraydı. Yıllık maaş artışım 500 liraydı ve maaşımın ödemesi ya da gecikmesi ile ilgili bir problem yaşamadım. Fazla mesaiyse benim için rutin bir çalışma temposu haline gelmişti. Aynı gün içerisinde Bakırköy, Çağlayan ve Anadolu Adliyesi’ndeki duruşmalara tek başına girip, kalem işlerini tamamlayıp, ofise döndüğümde de yapılması gereken süreli ara kararların yerine getirilebilmesinin tek yoluydu fazla mesai. Ofiste çalışan tek avukat olduğum için benzer yoğunluktaki günler sıklıkla yaşanırdı. 

Yıllık izinlerimi kullanıyordum ancak fazla mesai ücretimi hiçbir zaman alamadım. Haftasonu çalışmamız ise genellikle olmuyordu ama haftaiçi yetişmeyen işler için zaman zaman cumartesi günü “gönüllü” olarak çalıştığım oldu.

Sosyal Güvenlik Kurumu priminin, maaşınız üzerinden mi, yoksa asgari ücret üzerinden mi yatırıldığını hiç kontrol ettiniz mi?

SGK primim maaşımdan daha düşük bir ücret üzerinden ödeniyordu.

Çalıştığınız dönemde yol ve yemek ücretini ayrıca aldınız mı? 

Maaşımın dışında, iş (dosya) için yaptığım yol masrafları hariç, yol-yemek ödemesi almadım. 

CMK-Adli yardıma katılmanıza izin veriliyor muydu?

Çalıştığım dönemde, patron avukatım adli yardım dosyası alabileceğimi söylediği için aldığım dosyanın duruşmalarına çoğu zaman iş yoğunluğu nedeni ile katılamadığım ve meslektaşlarımdan ücreti mukabil yardım istemek zorunda kaldığım dönemler oldu. CMK için ise seminer ücretini yatırmama ve randevu almama rağmen iş yoğunluğu nedeniyle son anda seminere katılma durumumu iptal etmek zorunda kalmıştım. Bu yüzden seminere ancak işten ayrıldıktan sonra katılabildim.

BÜYÜK BİR ‘YETERSİZLİK’ BASKISI ALTINDA ÇALIŞTIM

İşyerinizde mobing veya tacize uğradığınız oldu mu? Ayrımcılığa uğradınız mı?

Çalıştığım dönemde sürekli ciddi bir psikolojik baskı altındaydım. Yoğun bir dosya yüküyle tek başına mücadele etmek durumunda bırakılmış olmama rağmen gerek tecrübesizliğim gerekse işlere tek başına yetişemiyor olmamdan kaynaklı zaman zaman yaşanan sorunların tek başarısızı olduğum, sürekli başkaca bürolardaki avukatların daha zor koşullarda daha çok çalıştırıldığı örnekleri ile büyük bir yetersizlik baskısı altında çalıştım. Taciz yahut ayrımcılık gibi bir durum söz konusu olmadı ama bahsettiğim anlamı ile mobinge maruz kaldım. 

Son olarak, işçi avukatların yaşadığı hak ihlalleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Nasıl bir yol izlenmeli?

Bizler nitelikli emeğimizi sürekli patron avukata tahsis eden kalifiye işçileriz. Çoğunluğun durumunun bu halde olduğunu da biliyorum.  Belki benim gibi hakkında dava açılan ya da ayrıldığı işyeri ile davalık olan işçi avukat sayısı azdır ancak sömürünün, hak ihlallerinin sayısının hiç de az olmadığını düşünüyorum. Bu sebeple tüm işçi avukatların haklarını araması gerektiğini ve bunun da yan yana gelerek, birlikte mücadele ederek mümkün olabileceğini düşünüyorum.

Bu mücadelenin en önemli göstergesi ise örgütlenmek. Ben hem İşçi Avukatlar Merkezi'nde hem de İstanbul Barosundaki Bağlı Çalışan Avukatlar Kurulu'na üyeyim. Tüm davalarım buradaki arkadaşlarımız tarafından takip ediliyor. Her aşamada bana destek oldular, birlikte mücadele ettik. Haklarımıza sahip çıkabilmek için birlikte hareket etmek gerçekten çok önemli.

1 Mayıs’a İşçi Avukatlar Merkezi kendi pankartı ile katılacak, ben de o pankartın arkasında olacağım. Ülkemin, kendi geleceğimi aydınlatmak için 1 mayısta alanda alacağım. Tüm işçi avukatları, İşçi Avukatlar Merkezi ile yürümeye davet ediyorum!