Her şey sermaye için

TCDD, AKP iktidarı boyunca 20 milyar doları aşan demiryolu yatırımıyla inşaat sermayesine kaynak aktardı. Ancak daha önemlisi yük taşımacılığında en rasyonel taşımacılık modu, sermayenin önceliklerine göre yapılandırıldı. Kamucu anlayıştan uzak, entegre bir yapı yerine, topluma maliyeti yüksek, sermayenin kısa vadeli ihtiyaçlarını gözeten, ne yapıldığı tam anlaşılmayan bir sistem ortaya çıktı. Bu…

soL

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı (UDHB), 2003-2016 yılları arasında 20 milyar doların üzerinde demiryolu yatırımı yaptı. Söz konusu yatırımların büyük ölçüde belli sermaye gruplarına avantaj sağlamaya yönelik yatırımlar oldu. Demiryolu taşımacılığı en ucuz ve etkin taşıma modu olmasına ve kamu politikalarıyla teşviki gerekli görülmesine rağmen, yapılan yatırımlarda “entegre”, en düşük maliyetle, en kapsayıcı şekilde demiryolu ağının ülke çapında yaygınlaştırılması değil, sermayenin ihtiyaçları gözetildi. Türkiye’de sanayinin mevcut bölgesel yoğunlaşması, irrasyonel yapılanması ve taşımacılık tekellerinin en yüksek hacimli bölgelerde, kendi “iş modelleri”ne uygun şekilde kar etmesi baz alındı. 

UDHB ve TCDD verilerine göre 2003-2016 döneminde bir bölümü yeni hat, bir bölümü mevcut hatların rehabilitasyonu olmak üzere 10 büyük yatırım yapıldı. Ankara-İstanbul, Ankara-İzmir, Ankara-Sivas, Ankara-Konya, Konya-İstanbul yüksek hızlı tren hatları, Konya-Karaman, Bursa-Bilecik, Sivas-Erzincan, Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep, Kahramanmaraş-Ulukışla-Yenice hızlı demiryolu projelerine ek olarak 16 projede planlama aşamasında. Söz konusu projelerin yapımı AKP iktidarı dönemindeki diğer ulaştırma projeleri gibi yandaş müteahhitler başta olmak üzere özel sektöre ihale edildi. Ancak 20 milyar doları aşkın kaynağın aktarımının ötesinde güzergah seçimlerinde sermaye odaklı karar verildi. Hem yük hacminde payı yüksek sermaye gruplarının önceliklerini gözeten, onlara avantaj sağlamak hem de bir bölümü aynı sermaye gruplarına ait olan taşımacılık tekellerine alan açmak gözetildi. 

DEMİRYOLU POLİTİKASI SERMAYENİN İRRASYONEL ULAŞTIRMA TERCİHLERİNİN TÜREVİ

Türkiye’nin yurtiçi taşımalarında karayolu ağırlık taşıyor. Yurtiçi taşımaların yaklaşık yarısı dış ticarete konu yüklerin limanlara taşınması ya da limanlardan alınıp ülke çapında dağıtılmasından oluşuyor. TCDD’nin geçmiş yapılanmasında büyük yük limanları kurumun bünyesinde ve demiryolu entegrasyonuna sahipken yıllar içinde bu ağ geliştirilmediği gibi TCDD limanlarının özelleştirilmesiyle bu yapı tamamen dağıtılmış oldu. Türkiye’de yük hacmi yüksek sermaye gruplarının akaryakıt fiyatlarının yükseldiği dönemlerde demiryolu taşımalarının daha uygun olduğunu keşfetmesiyle birlikte demiryolu ağının kendi çıkarlarına uygun şekilde düzenlenmesi yönündeki talepleri arttı. 

Ayrıca 2000’li yılların ortalarından itibaren Arkas, OMSAN, Reysaş, Borusan Lojistik, Ekol Lojistik gibi firmaların içinde yer aldığı taşımacılık tekelleri, demiryolu yük taşımacılığına talip oldu. Önce vagon kiralamasıyla başlayan taşımalar söz konusu şirketlerin TCDD altyapısını kullanarak kendi lokomotif ve vagonlarıyla taşıma yapmasına yönelik düzenlemelere ulaştı. 

Nitekim, demiryoluyla taşınan yük miktarının gelişimi de 2003 yılında 16 milyon ton civarındayken 2016 yılında 26 milyon tona yaklaştı. Aynı dönemde toplam hat uzunluğu 11 bin kilometreden 12 bin 500 kilometreye çıktı. Yani hat rehabilitasyonları dışında sıfırdan hat yapımı sınırlı kaldı. Taşınan yük miktarındaki artışta söz konusu yıllarda Türkiye’nin dış ticaret gelişimi de etkili olmakla birlikte, “sermayeye özel” çözümler geliştirilmesi, bir bütün olarak yük taşımacılığının etkinliğinden ziyade, sermayenin işine gelen şekilde demiryolu kullanımının düzenlenmesinin de önemli etkisi oldu. Nitekim aynı dönemde Yüksek Hızlı Tren (YHT) yatırımları çok öne çıkarılmasına ve “demiryolu atılımı” olarak sunulmasına rağmen anahatlarda taşınan toplam yolcu sayısı, 27 milyondan 20 milyon civarına geriledi.

ÖZEL SEKTÖRÜN DEMİRYOLU ALTYAPISINI KULLANMAKLA KALMIYOR YATIRIMLARI DA ŞEKİLLENDİRİYOR

Demiryolu taşımacılığının özel sektör tarafından yapılması için taşımacılık tekelleri yıllardır lobi faaliyeti yürütüyor. Bu konuda en öne çıkan grup Arkas Lojistik. Bünyesindeki Ar-Gü ile uzun süredir bu alanda faaliyet gösteren Arkas, lokomotif ve vagon yatırımı yapmış. 

Oyak’ın OMSAN Lojistik’i, serbestleşmede ilk protokolü imzalayan grup oldu. OMSAN Lojistik, demir-çelikten otomotive Oyak grubunun taşımalarıyla en fazla yük hacmine sahip taşımacılık şirketlerinden biri. 

Yine belli sektörlerin ve sermaye gruplarının yüklerini taşıyan Reysaş, Borusan Lojistik, Ekol Lojistik gibi firmalar da dahil edildiğinde demiryolu taşımalarının bu gruplara geçmesinin gelecekteki demiryolu yatırımlarını da etkileyeceği söylenebilir. Sanayi ve ulaştırma yatırımları havza bazında planlanmadığında, sermayenin ihtiyaçları dikkate alındığında çok daha fazla kaynak gerektiren, büyük tutarlı yatırım ihtiyaçları ortaya çıkıyor. Aynı zamanda sermaye gruplarının kendi faaliyetlerinin bütününü gözeterek dayattığı yatırımlar da söz konusu olabiliyor.