'Evine kuru ekmeği dahi götüremeyen işçiden fedakarlık beklemesinler'

Tüm Belediye ve Konut İşçileri Sendikası (Konut-İş) Genel Başkanı Alican Kayhan ile 1993 yılında kurulan Konut-İş'i, sendikanın faaliyetlerini ve konut işçilerinin yaşam koşullarını konuştuk.

Caner Şimşek

Konut işçilerine, ev ve çalışma ortamlarının yakınlığı sebebiyle bilinçli veya bilinçsiz şekilde iş tanımlarına uymayan işler yaptırılıyor. Bundan doğan sorunlarla başa çıkmak, iş kolunun dağınık ve tekil kalması sebebiyle oldukça zor.

Konut-İş sendikası, apartman emekçilerinin çalışma ve yaşam koşulları hakkında mücadele etmesinin yanında, yöneticiler ve apartman sakinleri tarafından kapıcıları “hizmetçi” olarak gören algıya karşı da mücadele veriyor.

Konut işçilerinin ve sendikasının durumunu anlatması için Konut-İş Genel Başkanı Alican Kayhan ile Şişli'deki genel merkez bürosunda sohbet ettik:

Konut-İş Sendikası'nın kuruluş sürecinden bahsederek başlayalım isterseniz. Bir de Konut-İş Sendikası'nın bağımsız sendikacılık vurgusu var bunun sebebi nedir ?

Biz Konut-İş Sendikası’nı kurmadan önce var olan konfederasyonlardan, Hak-İş ve Türk-İş'in konut işçileriyle ilgili şubeleri vardı. Önce buralara gidip üye olduk, toplantılarına katıldık; fakat baktık ki konut işçileri sadece arka bahçe olarak görüyorlardı. Genel kurullarda bu insanları götürüp oy kullandırıyorlardı. Konut işçilerinin bir sorunu olduğunda sendika bunlarla ilgilenmiyordu. Durum bu şekilde olunca biz de 1993 yılında her bölgeden arkadaşlarımızla görüşerek sendikamızı kurduk. Tabii ayrı bir sendika kurmak onların hoşuna gitmedi. O günlerde sendika kurucularından 3 bin 600 gün şartı aranıyordu. Bize de bu konudan sendikanın kapatılması için dava açıldı. Dava süreci bizi birkaç sene uğraştırdı lakin dava Yargıtay’a taşınınca sendikanın kuruluşu onandı ve faaliyetlerimize devam ettik.

Sendikamızın kuruluşunu tamamladıktan sonra da sorunlar yaşadık. Mesela Hak-İş, bizim hakkımızda  “Bunlar Alevi sendikası kurmuşlar” demişti. Bunun yanında maddi sıkıntılar da yaşadık. İlk zamanlarda eşimin katkısıyla büro kirasını ödüyordum. Konut işçilerinin evlerine gittiğimizde sendika başkanını karşılarında gördükleri zaman şaşırıyorlardı; çünkü daha önce üye oldukları sendikalardan hiçbir ilgi görmemişlerdi. Ne kadar sıkıntı çekmiş olsak da bu sendikayı kurmamızın çok insana faydası dokundu.

'SENDİKA AĞALARI KENDİ YERLERİNİN SARSILMASINI İSTEMİYOR'

Konut-İş Sendikası’nın faaliyet gösterdiği iş kolunun tam tanımı nedir ?

Biz tanım olarak yirminci sırada bulunan Genel İş kolunda faaliyet gösteriyoruz. Dağınık bir iş kolu olduğu için toplu iş sözleşmesi yapma imkanı bulamıyoruz. Ferdi olarak taraflar oturup sözleşme yapabiliyor. Sendikalı olmak yasal olarak tanınmış ama toplu iş sözleşmesi yapamıyoruz. Böyle olunca insanlar yalnızca çalışma alanlarında başlarına bir olay geldiğinde uzlaşma veya hukuki yardım sağlaması için sendika kapısını çalıyor.

Bundan sanıyorum iki yıl önce toplu iş sözleşmesinin yüzde 10’luk barajını yüzde 1’e indirdiler. Ama bağımsız sendikalar için yüzde 3 olarak belirlemişlerdir. Bizle birlikte birkaç bağımsız sendikanın, Anayasa Mahkemesi’ne başvurması ile baraj yüzde 1’e indirildi. Bir yandan barajın kalkmasını istemeyenler de büyük sendikalardır. Çünkü sendika ağaları kendi yerlerinin sarsılmasını istemiyor.

ASTIM, NEFES DARLIĞI VE ROMATİZMA

Konut işçilerinin çalışma ve yaşam koşullarından bahsedebilir misiniz ?

Tabii, konut işçilerinin yaşam koşullarına baktığımızda, ilk olarak yaşadıkları konutun çok sağlıksız olduğunu söylenebilir; günün her saati ışıklandırılmaya ihtiyaç duyan ve rutubetli bir ortamla karşılaşıyoruz. 3194 sayılı imar kanununa göre konut kapıcısının dairesi 40 metrekare, hava ve gün ışığı alır nitelikte olacak şekilde tariflenmiştir. Nadiren yeni yapılan konutlarda insani koşullarda kapıcı konutlarına rastlanıyor ama çok yüksek oranda yasaya uygun olmayan koşullarda yaşıyorlar. Hatırlarsanız yakın geçmişte Samsun’da sel felaketi yaşanmıştı; kapıcılar hayatının kaybetmişti. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar kapıcı daireleri ile ilgili bahsettiği düzenlemeyi yaptılar ama bununla ilgili bir denetim yok.

Bazı “uyanıklar” yeni yapılan binalarda, yasaya uygun kapıcı daireleri yaptırıyor lakin, binanın iskan ruhsatı çıktıktan sonra kapıcı yine giriş altındaki kata yerleştiriliyor; birinci kattaki kapıcı dairesi ise kiraya veriliyor.

Konut işçisi arkadaşlarımız ve aile fertleri rahatsızlığında doktorun ilk sorduğu “nerede yaşıyorsunuz?” oluyor çünkü sağlıklarının tehdit eden konutlarda yaşamak zorunda kalıyorlar. En çok nefes darlığı, astım ve romatizma gibi rahatsızlıklar meydana geliyor.

Arkadaşlarımıza hafta ve bayram tatillerinde yaptıkları mesai ile günlük fazla mesai ücretleri de ödenmiyor. Bir de bunların üzerine komşuların ve apartman yöneticinin, konut işçisini insan yerine koymayacak şekilde davranması ekleniyor.

'NEREDE BİR ÜYEMİZ SORUN YAŞADIYSA ORADA OLDUK'

Konut-İş Sendikası kurulduğu günden bu yana emek mücadelesinde ne gibi kazanımlar elde etti?

Dünden bugüne başlıca yaptıklarımız arasında; bağımsız sendikalara uygulanan yüzde 3'lük barajın indirilmesi, kapıcılara konut verilmesinin sağlanması ve kıdem tazminatına oturmuş olduğu dairenin emsal kira bedelinin yansıtılmasına katkılarımız oldu. Konut-İş Sendikası kurulduğundan bu yana verdiği mücadeleyle ülkede konut işçilerinin de olduğunun farkındalığını yarattık.

Bunların yanına üyelerimizin çalışma alanlarında yaşadığı sıkıntıların hukuki mücadelesini veriyoruz. Örneğin Maltepe’de apartman yöneticisi olmuş bir emekli astsubay, üyemizin apartmandan çıkmasını istemiş ve elektriğini-suyunu kesmiş. Apartman sakinleri de adamdan bıkmış zaten üyemizin apartmandan çıkmasını istemiyorlar. Bize haber gelince tesisat işlerinden anlayan bir arkadaşımızı da alıp gittik. Oraya gittiğimizde bu şahıs bize silah çekti. Bu olay üzerine emekli astsubaydan şikayetçi olduk. Ve sonucunda arkadaşımızın apartmanda kalmasını sağlayacak mahkeme kararını elde etmiştik. Buna benzer çok olayla ilgileniyoruz nerede bir üyemiz sıkıntı yaşıyorsa orada kendisine yardımcı olduk.

'KAPICILARI BİTİRMEK İÇİN DEVLET VE SERMAYE ORTAK ÇALIŞIYOR'

Kentsel dönüşüm projeleri kısa sürede şehirlerin çehresini değiştirmeye başladı. Özellikle de İstanbul rahatsız edici düzeyde koca bir şantiyeye haline geldi. Bu süreç konut işçilerini nasıl etkiledi?

Bir bina kentsel dönüşüm sebebiyle yıkıldığında ev sahiplerine kirası müteahhit tarafından ödeniyor ama konut işçisi ise bunun dışında bırakılarak evsiz ve işsiz kalmasına sebep oluyorlar. Bu süreçlerde kapıcıların kıdem tazminatları da keyfi hesaplanıyor. Hak gasplarından açtığımız davaların kazanıldığı görülünce genellikle uzlaşı için işverenden masaya oturma talebi alıyoruz. Yeni yapılan konutlarda temizlik işlerinin yapılması için şirketlerle anlaşılıyor. Bu durumda kapıcılar lüzumsuz görüldüğü için kapıcı dairesi de yapılmıyor artık. Konut işçilerini bitirmek için devlet ve şirketler ortak çalışıyor.

2018 yılı için yürütülen asgari ücret görüşmeleri hakkında söylemek istediğiniz nelerdir?

Asgari ücret bugün brüt olarak bin 777 lira ancak emekçinin eline geçen bin 400 lira. Bunun yanında her gün temel ihtiyaçlara zam yapılıyor. Biz asgari ücretin 3 bin olmasını talep ediyoruz. Bir insan sabah çocuğuna harçlık veremiyorsa, kuru ekmeği dahi evine zor alıyorsa insanca yaşaması için bu ücretin verilmesi gerekir. “Nereden bulacağız” diyorlar. Biz de diyoruz ki Rezaların, Zarrapların çalmasına izin vermezseniz emekçiye 3 bin de 5 bin de verirsiniz. İşçilerden değil çevrelerindeki sermaye gruplarından fedakarlık beklesinler.

TÜRKİYE’DEKİ SENDİKAL ÖRGÜTLÜLÜK ORANI UTANÇ VERİCİ

Son olarak şu sormak istiyorum. Yunanistan’da faaliyet gösteren Tüm İşçilerin Militan Cephesi’nin (PAME) bayrağını görüyorum. Konut-İş’le PAME arasında nasıl bir ilişki var?

Biz Dünya Sendikalar Federasyonu (WFTU) üyesiyiz. PAME bizi kardeş sendika olarak tanıyor. 1 Mayıs için Yunanistan’daydık orada 3 gün boyunca ortak toplantılara katıldık. Yunanistan’daki emekçi kardeşlerimi tebrik ediyorum, çok bilinçliler ve sendikalarına sahip çıkıyorlar. PAME de bundan dolayı çok güçlü bir sendikadır. Ne yazık ki Türkiye’de sendikalar 12 Eylül’den sonra tırpanlanmış, birilerinin eteğinin altına girerek, hangi partiye yakınsa o partinin bölgesinde örgütleniyor. PAME gibi bir sendikanın burada da olmasını isterdik. Türkiye’de 26 milyon çalışan var ama bakıyoruz ki tüm örgütlü işçi sayısı 1 milyon bile değil. Bu bizce utanç vericidir.