Evde canı çıkan kadın çalışma hayatında nasıl ezilir?

Birleşik Metal-İş Sendikası Kadın Komisyonu, Hükümet’in Ulusal İstihdam Stratejisi ve Eylem Planı hakkında bir rapor yayımladı. Rapora göre belge, esneklik ve güvencesizlikte ısrarın belgesi. Kadın işsizliği ise, istihdam politikalarının hedefinin aksine, Mart 2017 verilerine göre son yedi yılın en yüksek rakamı olan yüzde 25’e ulaştı. Açıklama, kadının bir hükümet politikası olarak aile ile…

Neslihan Şen

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017-2019 dönemi güncellenmiş “Ulusal İstihdam Stratejisi (2014-2023) ve Eylem Planı 7 Temmuz 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı. Birleşik Metal-İş Sendikası Kadın Komisyonu dün yayımladığı raporda belgenin insanı koruyan ve insan haysiyetine uygun iş değil, şartlarına ve koşullarına bakılmaksızın sadece istihdam gözetilerek hazırlandığını söylüyor.

DİSK-AR’ın 15 Haziran 2017 tarihli İstihdam Raporu’na göre, 2014 yılında yüzde 18,8 olan genç kadın işsizliğinin artarak, yüzde 25 olduğunu söyleyen değerlendirmede, 2012 yılından bugüne uygulanan istihdam politikalarının ve esneklik uygulamalarının sonucunda hedeflenenin olmadığı, tersine kadın işsizliğin arttığı belirtiliyor. Bu tabloda AKP’nin muhafazakar politikalarının katkısı olduğu iddia ediliyor.

Bilişim, finans, inşaat, sağlık, tarım, tekstil ve hazır giyim, turizm sektörlerinde uygulanması düşünülen eylem planının, inşaat sektörü hariç, kadın istihdamının yoğun olduğu sektörleri hedeflediği göze çarpıyor.

EVİNİN KADINI, SERMAYENİN KÖLESİ 

Raporda, hükümetin kadına bakışını 2011 yılında “Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanlığı”n adını, “Aile ve Sosyal Politika Bakanlığı” olarak değiştirerek ortaya koyduğu, kadını aile ile özdeşleştirdiği söyleniyor. Hem kamusal alanda hem özel alanda kadın ve erkek eşitliğini sağlamak yerine, çocuk ve yaşlı bakımı, ev işleri gibi sorumlulukları kadının üzerinde tanımlayan politikaların uygulayıcısı olan AKP, çalışma hayatına dair düzenlemeler ile bu durumu pekiştiriyor deniliyor.

Hükümetin kadın istihdamını özel bir başlık olarak ele alması ise, örgütsüz, ucuz ve uysal kabul edilen kadın emeğinin sermaye açısından vazgeçilmez oluşu ile ilişkilendiriliyor. Kadının toplumsal rollerinden kaynaklı yüklerini omuzlarından alacak politikalar üretmek yerine, ‘kadının emeğini her iki alanda da nasıl sömürebiliriz’in formüllerinin araştırıldığı söyleniyor.

Kadının ailenin parçası bir birey olarak tanımlanması, ev içi sorumlulukları, çocuk ve yaşlı bakımı gibi toplumsal rolleri, kadın emeğinin söz konusu karakterinin oluşmasında belirleyici. Hükümetin patron yanlısı istihdam politikaları ile muhafazakar kimliğinin kadın emeği başlığında örtüştüğü burada bir kez daha görülüyor.

KADIN EMEĞİNİN UZAKTAN SÖMÜRÜSÜ 

Çalışma Bakanlığı’nın “uzaktan çalışma” ile ilgili bir yönetmelik taslağı üzerinde daha çalıştığını söyleyen değerlendirmede, taslağın kesinleşmesi halinde erkek işçilerden ziyade kadın emeğinin evden sermayenin hizmetine sunulması da diğer a tipik çalışma biçimlerine eklenmiş olacak deniliyor.

Komisyon raporu, bu yönetmelikle birlikte, kadın işçiler için güvencesizlik ve yoğun bir sömürünün hayata geçeceğini, başta tekstil olmak üzere imalat sanayinde kimi işlerin parçalanarak evlere taşınmasının yolunun daha da açılacağını, çalışma saatlerinin uzayacağı ve sadece kadının değil başta çocuklar olmak üzere tüm hane halkına sirayet edebilecek bir çalışmaya dönüleceğini söylüyor. Hanehalkının emeğinin ücretsiz kullanımı, çocuk istihdamının daha da yaygınlaşması ve kadının bir yandan evde “toplumsal rollerin” gerektirdiği işleri yaparken, diğer yandan işyerine dönüşmüş evde çalışması nedeniyle iş yükünü artacağı belirtiliyor.

“Uzaktan çalışma” tıpkı diğer esnek çalışma biçimleri gibi, kadının ev içi emeği ve toplumsal rolünden kaynaklı sorumlulukları konusunda hayatını kolaylaştırmayı pazarlıyor. Sendika Kadın Komisyonu bu pazarlama stratejisi karşısında, hem gasp edilen haklara hem de işçi sağlığına işaret ediyor: “Ev ortamında sadece kadını değil ev halkının sağlığını da tehdit edecek işyeri koşulları eve taşınmış olacaktır. İşçi sağlığı ve güvenliği hükümlerinin uygulanmasının zemini ve denetimi her ne kadar yazılmış olsa bile fiili olarak mümkün değildir. Evlere dağılmış işler, ev işleri kadınların sağlığını tehdit ederken, İş Kanunu’ndan doğacak haklarının, yıllık izin, resmi tatil izinleri, fazla mesai, emeklilik … v.b hakları kullanımı ortadan kalkacaktır. Hali hazırda fabrikalarda hem işçi sağlığı ve iş güvenliği hem de pek çok hak ihlallerini denetlemekten aciz devletin uzaktan çalışma yönetmeliğinin hayata geçirilmesi ile birlikte, çizilen çerçevede bile denetleneceğini var saymak hayalciliktir.”

İKİNCİ SINIF VATANDAŞ KADININ ÇALIŞMA HAKKI İÇİN 

Bileşik Metal-İş Sendikası Kadın Komisyonu yayımladığı raporda, kadını ikinci sınıf vatandaş konumuna iten gelenek ve ön yargıları kırmak için, eşitlikçi politikaların her düzeyde hayata geçirilmesi gerektiğini söylüyor. Bunun için yapılması gerekenleri ise şöyle sıralıyor;

- Kadınların üzerlerine yıkılan, çocuk bakımı, yaşlı bakımı, ev işleri gibi hizmetlerin kadının üstünden alınmasına dönük bir sosyal devlet anlayışına dönülmelidir.

- Kadın işçilerin çalıştığı işyerlerinde veya işyerlerine yakın yerlerde onların her zaman ulaşabileceği kreşler hayata geçirilmelidir.

- Kiralık işçi büroları uygulamasından vazgeçilmeli, esnek ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine düzenli, güvenceli çalışma biçimine dönülmelidir.

- Aynı işi yapan kadın ve erkek ücretleri arasında var olan ücret eşitsizliği ortadan kaldırılmalıdır.

- Kadınların hem kamusal hem özel alanda maruz kaldıkları şiddete, tacize, mobbinge karşı etkin mücadele edecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

- Kamusal alanda kadına yönelik ayrımcılık uygulamalarından vazgeçilmeli, eğitimde, görev ve sorumluluk almada, işe erişimde fırsat eşitliği sağlanmalıdır.

- Kadını toplumsal yaşamda ikincilleştiren algı, gelenekler ve söyleme karşı mücadele eden bir devlet politikası benimsenmelidir.

- Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı ve sendikalaşmanın önündeki önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.