En çok onlar eziliyor: Meslek liseliler...

Patron partisi AKP önce meslek liselilerin yüksek okullara sınavsız geçiş hakkını kaldırdı, sonra yönetmelik değiştirip liselilerin çalıştırılacağı duyuruldu, ardından OSB'ler içinde meslek liseleri açılmasına dair protokol imzalanarak liselilerin patronların emrine "ucuz iş gücü" olarak verilmesinin yolu açıldı... Solcu Liseliler ise "Bu düzen böyle gitmez" diyor...

Haber Merkezi

AKP hükümeti, bir süredir mesleki ve teknik liselerde eğitim gören öğrencileri kısa yoldan patronların ucuz iş gücü haline getirmenin yollarını açan bir dizi düzenlemeye imza atıyor. 

Mart ayının sonunda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında bir protokol imzalandı. Organize sanayi bölgeleri içerisinde "Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri" kurulmasına ilişkin işbirliği protokolünün amacının, meslek lisesi öğrencilerini "staj" ve "eğitim" adı altında doğrudan "ucuz iş gücü" haline getirmek olduğu çok açık.

Zaten protokol imza töreninde Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, "Bakanlıklar olarak görevimiz işi arayanla işçi arayanların niteliklerini uyumlu hale getirmek. Sektörün ihtiyacına göre organize sanayi bölgelerinin ihtiyacına göre yönlendirmek ve açılışını tamamlamak" demiş, patronların ihtiyaçlarını bu şekilde karşılayacaklarını dile getirmişti. 

ÖNCE MESLEK LİSELELİLERİN SINAVSIZ GEÇİŞ HAKKI KALDIRILDI!

AKP iktidarının bu konudaki niyeti yeni değil. Geçen yılın Aralık ayında MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Osman Nuri Gülay, meslek lisesi mezunlarının meslek yüksek okullarına sınavsız geçiş hakkının kaldırıldığını duyurarak, niyetlerini şöyle açıklamıştı: "Her şey üniversite değil, hedefimiz sektörlerin arzuladığı iş gücünü oluşturmak."

Böylece AKP iktidarının asıl amacının eğitim değil, patronlara hazır ve ucuz iş gücü sunmak olduğu anlaşılmış oldu.

PATRONLAR İSTEDİ YÖNETMELİK DEĞİŞTİ!

Geçen Şubat ayında, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle, özel mesleki ve teknik anadolu liselerindeki öğrencilerin artık üretim sürecinde çalıştırılacağı kamuoyuna duyuruldu. AKP yandaşı "gazete" Sabah, bu gelişmeyi sayfalarından "Çalışma hayatının 'taze gücü' liseliler olacak" diye duyurdu. 

Haberin detayında, asgari ücretin bin 400 lira olduğu Türkiye'de, meslek liseli öğrencilere katıldıkları üretim süreci için sadece bin lira ödeneceği adeta bir "lütuf" gibi "müjde"leniyordu! 

MESLEK LİSELERİNİN PATRONLARIN EMRİNE VERİLMESİNE BİR ÖRNEK: PENDİK HALİL KAYA GEDİK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

Gedik Holding ile MEB arasında imzalanan bir protokolle 2009-2010 yılında eğitime başlayan bu meslek lisesinde alan olarak sadece metal bölümü ve atölyeleri var. Gedik holdingin kaynak ve metal sektöründe üretim gerçekleştirdiğini düşününce uyum anlaşılıyor. Öğrencilere staj imkanı Gedik Holdinge bağlı fabrikalarda sağlanıyor yani yüzlerce öğrenci minimum 300 saat Gedik Holding için ücretsiz çalışıyor. Gedik Holdinge bağlı Gedik Üniversitesini tercihlerinde öğrenciler teşvik ediliyor, indirim yapılıyor. Bu şekilde ticarethane mantığıyla yürüttükleri özel üniversitelerine de öğrenci devşiriyorlar. Öğrenci bu üniversiteden de mezun oduktan sonra Gedik Holdingte çalışma şansı artıyor. Yıllarca kendi istedikleri alanda salt mesleki eğitim verdikleri, bu sürede emeğinden ve parasından sömürdükleri öğrenci artık onlar için ucuz işgücü haline de geliyor. 

MESLEK LİSELERİNE DİNSEL KUŞATMA 

Mesleki ve teknik liselere yönelik saldırı, yalnızca bu liselerin patronların emrine verilmesi değil; aynı zamanda bu liseler gerici ve yobaz kuşatmanın da hedefi haline getiriliyor. Emek sömürüsünü meslek liseli öğrencilerin gözünde olağanlaştırmak isteyen AKP iktidarı ve patronlar, bu okullarda öğrencileri yoğunlaştırılmış dinsel propagandaya da tabi tutuyor. 

Mesleki ve teknik liselerde bir yıl içerisinde gerçekleştirilen etkinlikler şöyle sıralanabilir: Kutlu doğum haftası etkinlikleri, İHH ve Fatih camisi gezisi, çizgilerle 40 hadis sergisi, Saadet Partisi yanlısı AGD tarafından düzenlenen peygamberin örnek hayatı semineri, 15 Temmuz anması adı altında AKP propagandası vb... 

SOLCU LİSELERDEN MESLEK LİSELERİNE MESAJ: ŞİRKETLERİN ARKA BAHÇESİ OLMAYACAĞIZ

Solcu Liseliler, önümüzdeki günlerde dört sayfalık bir gazeteyi mesleki ve teknik liseli öğrencilere ulaştırmaya hazırlanıyor. 

"Meslek okulu öğrencileri 'artık yeter' diyor" üst başlığıyla ve "Geleceğimiz kendi ellerimizde" manşetiyle yayınlanacak olan gazetede, şu çarpıcı tespitler yapılıyor: 

Henüz eğitimimiz bitmeden, sonu gelmez bir sömürü mekanizmasının içerisine atılıyoruz.

Sonunda bizi ne mi bekliyor: Bedava çalışmak anlamına getirilen staj, zorunlu çıraklık eğitimi, üç kuruş ücret karşılığında ‘büyük’ şirketlerde çalışma ‘ayrıcalığı’...

Üstelik hepsi, sözde “iyi bir gelecek” için bizlere dayatılıyor.

Peki bu tezgahın sorumluları kimler? Ve bu düzen ‘Böyle gelmiş böyle gider’ mi?

Hayır, böyle gitmez!

Meslek okulu öğrencileri, “Geleceğimizi sadece bizim mücadelemiz kurtarabilir” diyor.

MESLEK LİSESİ ÖĞRENCİLERİ ÖRGÜTLENMEK ZORUNDA

Meslek okulu öğrencilerinin neden örgütlenmek zorunda olduğuysa şu sözlerle ifade ediliyor: 

Örgütlenir ve emekçiler olarak gücümüzü gösterirsek, yeni bir dünyanın kurulabileceğini göreceğiz ve inanmayanlara da göstereceğiz. 'Bu devran böyle gelmiş böyle gider' diyenlere, 'Başka bir yol varmış, ben yanılmışım' dedirteceğiz.

Bir araya gelmek, bizlerin sözünü görmezden gelenlere de iyi bir ders olacak. Bundan sonra genç emekçileri hesaba katmadan adım atılamayacağını herkes görecek. Okul arkadaşlarımız da siyasetle ilgilenmeden geleceğimize sahip çıkılamayacağını görmüş olacak.

Emekçiler siyaset yapmalıdır. Meslek okullarındaki öğrenciler siyaset yapmalıdır. Siyaset, sadece meclis koridorlarında, burjuva partilerinin mitinglerinde ya da Cumhurbaşkanlığı sarayında yapılmaz. Siyasetin asıl yapılacağı yerler fabrikalar, atölyeler, tesisler, staj yaptığı- mız işletmeler, geleceğin emekçileriyle yan yana geldiğimiz meslek okullarıdır. Siyaset burada yapılırsa ve biz siyasetin bir parçası olduğumuzu gösterirsek, geleceğimize sahip çıkabiliriz.

Biliyoruz ki başka bir dünya var. Ülkeyi patronların değil emekçilerin yönettiği, emekçilerin üç kuruş ücret için iş cinayetlerine kurban gitmediği, genç işçilerin ve öğrencilerin potansiyellerinin daha iyi değerlendirildiği, gelecek kaygısı çekilmeyen bir düzen var. O düzenin adı sosyalizm.