'Doların yeri sağlam değil'

Dolarda son 1-1,5 ayda görülen değerlenmenin kalıcı olup olmayacağı yoğun bir şekilde tartışılıyor. Commerzbank Başekonomisti Jörg Kraemer, ABD’nin ‘yaptırım politikası’nın da sonucu olarak doların ‘kilit para’ statüsünün çöktüğünü, avronun Avrupa ekonomisindeki gelişmelere de bağlı olarak değer kazanmaya devam edeceğini söyledi.

soL

Doların rezerv para olarak 'kilit para' statüsünü koruyup koruyamayacağı tartışılıyor. Son haftalarda doların hızlı bir şekilde değer kazanması, ABD'nin merkezinde durduğu uluslararası sermayenin ekonomik ve siyasi çekişmeleri, rezerv para tartışmalarının yoğunlaşmasına neden oldu.

2014 yılında 1,35-1,40 aralığına kadar çıkan dolar/avro paritesi, 2015-2017 arasında ABD ekonomisindeki güçlü toparlanmanın etkisiyle 1,05’e kadar düştü. 2017’den itibaren parite avro lehine değişmeye başladı, 2017 başında 1,06 olan parite, 2017 sonunda 1,24’e ulaştı. Avrupa ekonomilerinde, özellikle de Almanya ekonomisinde beklentilerin üzerinde büyüme, istihdam artışı avronun dolar karşısında değer kazanmasında etkili oldu. Ancak Nisan ortasından bu yana doların yeniden değer kazandığı, paritenin de yeniden 1,16 seviyelerine düştüğü görülüyor. 

Doların değer kazanmasına Fed faiz artırım kararları ve beklentiler doğrultusunda ABD Hazine tahvil getirilerinin artması da eşlik ediyor. Özellikle “gelişmekte olan ülkeler”den sermaye çıkışlarını hızlandıran, Türkiye, Arjantin gibi dış kaynak girişine bağımlılığı yüksek ülkelerin paralarında çok yüksek oranlı değer kayıplarına neden olan eğilimin, doların değer kazanmaya devam etmesi, ya da paritenin bu seviyelerde korunmasının mümkün olup olmadığı tartışılıyor. Sadece Avrupa ekonomisinin seyri değil, Çin başta olmak üzere ABD’nin ekonomik ve siyasi gerilim yaşadığı diğer aktörlerin görece geniş hareket alanına sahip olması bu tartışmaları önemli kılıyor. 

Tartışmaların önemli dayanak noktalarından biri de 2008 krizi sonrasında dünya para sistemi ve finans sisteminde ortaya çıkan boşlukların uluslararası güç dengelerindeki belirsizlikler nedeniyle hala giderilmemiş olması. Doların rezerv para konumunun zayıfladığı uzun süredir saptanan bir gerçek ama yeni bir ortak sistem konusunda rezerv para olarak ekler yapılsa da bir ilerleme sağlanması güç görünüyor. Şu anda ortak kabul gören rezerv paralar dolar, avro, yen, sterlin ve yuan. Parasal işlemlerde en fazla kullanılan rezerv para dolar olmakla birlikte ABD'nin dünya ekonomisi ve ticaretindeki ağırlığının azalmasına paralel olarak doların işlemler içindeki payı da düşüyor. Çin, Rusya, İran gibi ülkelerde ABD yaptırımları ya da ticaret kısıtlamalarının etkisiyle "alternatif" arayışlar ve söylemler güçleniyor.

‘ABD’NİN YAPTIRIM POLİTİKASI DOLARIN KİLİT PARA STATÜSÜNÜ ÇÖKERTİYOR’
Dünya gazetesinin haberine göre Commerzbank Başekonomisti Jörg Kraemer, doların dünyadaki kilit para birimi statüsünün çökmeye başladığını dile getirdi. Kraemer, bunun kısmen, ABD dolarını sınır ötesi işlemler için daha az cazip hale getiren, bin yıldan bu yana sürdürülen ABD yaptırım politikasından kaynaklandığını öne sürdü.

Bu eğilimin, ABD Başkanı Donald Trump’ın tek taraflı yaptırımlar yaklaşımını benimsemesiyle yoğunlaştığına dikkati çeken Kraemer, “Bu eğilim, Avrupa ile giderek daha fazla arası bozulan Başkan Trump yönetimindeki ABD yaptırımlar politikası ile daha da güçlendirilebilir. Orta ve uzun vadede, bu daha güçlü bir avro/dolar döviz kuruna işaret ediyor” ifadelerini kullandı.

Raporda, yabancı para birimi olarak doların rolünün uzun zamandan beri tartışıldığını aktaran Kraemer, şunları kaydetti:

“Doların dünya rezerv para birimi olma statüsünün sonu mu? Bu, İkinci Dünya Savaşı'nın sonundan beri bir çok kez gündeme getirilen bir sorudur. 1960'ların başlarında, Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle, ABD para biriminin özel durumunu bitirmek istedi. Ve 2009'da, Rusya ve Çin'in başkanları, benzer bir girişimde bulundular, başarılı olamadılar. Ancak doların kriter para statüsü çöküyor.”

‘AVRO CİDDİ RAKİP’
Kraemer, dolar karşısında dünya para birimi olma açısından euronun iyi bir seçenek olduğunu belirterek, “Kuşkusuz, dolar hala SWIFT1 aracılığıyla yürütülen sınır ötesi işlemlerin büyük bölümünü oluşturmaktadır. Ancak bu pay son yıllarda azaldı ve avro şimdi ciddi bir rakip. Avronun bu işlemlerdeki payı artık sadece dört puan geride kaldı” değerlendirmesinde bulundu.

Avronun artan öneminin bir nedeninin, Avro Bölgesi borç krizinin sona ermesinin ardından daha cazip hale gelmesinin olabileceği öngörüsünde bulunan Kraemer, raporunda şu ifadelere yer verdi:

“Ancak bu artış tek başına, doların dünyadaki para birimi olarak statüsünü tehdit etmek için yeterli olmayacaktır. Verimlilik açısından bakıldığında, uluslararası ticarette sadece bir işlem parasının olması mantıklı. Bu yüzden dolar, bu mevcut avantajı nedeniyle mantıken baskın döviz olarak kalabilir. Doların uluslararası finansal işlemlerdeki payının yine de düşmesi, dolara bağlı olumlu ağ etkilerini sıfırlayan bazı dezavantajlara işaret ediyor.”

‘AVRO TÜM PARALARA KARŞI DEĞER KAZANACAK’
Kraemer ayrıca avronun dünya ödeme işlemlerinde daha büyük bir statü kazanması durumunda talebin daha da artacağına dikkat çekerek, “ABD’nin aksine, en azından şu an Avro Bölgesi cari hesap fazlasına sahip. Bu, avronun sadece dolar karşısında değil, tüm para birimlerine karşı da kazanacağını gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.