Direnişe geçen Aygaz işçisi: İşveren baskı uyguluyor, sendika tehdit ediyor

Aygaz'da ekonomik daralmaya bağlı olarak işten çıkarmalar yaşanıyor. İşe iadesi için fabrika önünde üç günlük direniş yapan ve hukuki girişimde bulunan Aygaz işçisi Çağdaş Çınar, Türk-Metal'in de dahil olduğu işten çıkarma operasyonunu 'baskıyla yönetiyorlar' diyerek anlatıyor.

soL-İstanbul

Gebze Organize Sanayi Bölgesi'nde yer alan Koç Grubu bünyesindeki Aygaz işletmesinde, bir süredir üretim düşüşünü gerekçe göstererek işten çıkarmalar yaşanıyor.

Türkiye LPG pazarında en yüksek paya sahip, üstelik küçük iniş çıkışlara rağmen istikrarlı büyüyen bir pazarda bulunan Aygaz'ın, 2017'de pozitif rakamlar kaydettiği biliniyor.

Ekonomik krizi bahane ederek daralmaya giden şirket, Gebze’deki fabrikasında baskı rejimi uyguluyor. Son olarak 15 işçi işten çıkarıldı. İşten çıkarılan 15 işçiden biri, Çağdaş Çınar, "oldu bitti"yi kabul etmeyerek, hukuk mücadelesi veren 14 arkadaşından farklı olarak Aygaz fabrikasının kapısının önünde üç günlük direniş de yaptı. Çınar, yoğun baskı ve tehditler nedeniyle işe iade için mücadelesini farklı platformlarda sürdürme kararlılığını vurguluyor. 

İşvereni korkutan ve kıdem tazminatı konusunda geri adım atmaya zorlayan Çınar’ın tek kişilik ama etkili direnişi, sarı sendika Türk-Metal’in tehditlerine de maruz kaldı. 

Çınar ile soL için yaptığımız söyleşi, Aygaz fabrikasında insan sağlığı ve iş güvenliğinin hiçe sayıldığını, iş kanununun işçiyi koruyan az sayıdaki maddesinin dahi gasp edildiğini, Türk-Metal’in gerçek yüzünü çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

İşe iadesi için fabrika önündeki direnişinin ikinci gününde Çağdaş Çınar ile yaptığımız söyleşiyi okurlarımızın ilgisine sunuyoruz:

İşten çıkarılmanızla başlayan süreci anlatabilir misiniz?

Fabrikaya girmek için güvenlik noktasından geçerken bana, "Sen yukarı çıkacaksın, insan kaynaklarında seni bekliyorlar" dediler. "Tamam" dedim. En sona beni bırakmışlar; normalde 15 arkadaştık. Benim dışımdaki 14 arkadaş kendilerine sunulan metinleri imzalamış. Beni içeride bildikleri, öncü işçi olduğum için en sona bırakmışlar.

'OKUTTURMADAN BELGE İMZALATMIŞLAR'

Yukarı çıktım, bana üç tane belge sundular. Bu üç belgeden ikisi, işe başladığım tarihten itibaren tüm haklarımın bana verildiğine dair belgelerdi. Mesai, fazla mesai… Bunların hepsi not düşülmüştü. Diğer işçilere okutturmadan imzalatmışlar.

Ben okuduktan sonra iki tanesini imzaladım, üçüncü kağıtta ise şöyle yazıyordu: Hukuken hiçbir yola başvurmayacağım, kıdem tazminatım şu kadar, ihbar tazminatım bu kadar, bunları kabul edeceğim.

İlk ikisini imzaladım ama "üçüncüyü imzalamıyorum" dedim. "Kabul etmiyorsan git nasıl yapıyorsan yap, hakkını nasıl alıyorsan al. Sen ne yapmak istiyorsan onu yap" dediler, seslerini yükselterek. Karşımdakine, "İki senedir üretim alanında çalışıyorum, senin yüzünü ilk defa görüyorum, bir anda benim karşımda belirip iş akdime son vereceğini söylüyorsun. Bir anda seni kucaklamamı beklemiyorsun, değil mi?" dedim. "Ya haklısın sesimi yükselttim" falan dedi, "Ama şunu bil ki, 14 arkadaşın tazminatlarını fazlasıyla alacaklar. Sen de uğraş uğraşabildiğin kadar, ne yapıyorsan yap, elinden geleni ardına koyma" dediler.

Biz de başladık direnişe, bugün ikinci gün...

'EKONOMİK DARALMA BAHANESİYLE ÇIKARILDIK'

İşten çıkarırken ne gibi gerekçeler öne sürdüler?

Burada bir üretim düşüklüğü vardı. Bundan kaynaklı, ekonomik daralma bahanesiyle bizi işten attılar. Böyle oldu.

Ben direniş kararı aldım, diğer arkadaşlar avukata başvurdular, “Yasal yoldan halledelim, gerek yok böyle bir şeye” dediler. Ben de benim kıdem tazminatımı vermeyecekleri için, işvereni teşhir etmek amacıyla bu kapıya geldim. Ama süreç ilerledikçe, üç-dört defa sendika temsilcileri yanıma gelip, “Senin kıdem tazminatın yatacak, hiç sorun değil” dediler, “Senin dosyayı biz ele aldık.”

Tabii sendikayı epeyce baskılamışlar içeride. Sendikanın işyeri temsilcisi yanıma geldi üç-dört kez. En son geldiğinde "Yarın sabah en geç saat 9-10'da yatar senin tazminatın" dedi. "O saate kadar buradayım" dedim. Sabah da işçilerin tepkilerini gördüm mesela, içeride baskı yapmışlar. "Hiçbir şekilde direnişe destek vermiyorsunuz, hiçbir irtibata geçmiyorsunuz, geçenler hakkında işlem uygulayacağız, işten çıkaracağız" gibi tehditler savurmuşlar. Onlar da sabah geçerken bana fısıldaya fısıldaya geçtiler, alkışlayan oldu. Ben zaten sloganlarla girdim içeri.

'SENDİKANIN İŞYERİ TEMSİLCİSİ ÇETESİNİ TOPLAYIP GELDİ'

Sendika temsilcisi bir daha yanıma geldi, "Bu kadar sürdürme direnişi, bizim açımızdan sıkıntılı" dedi. Biraz da tehdit etti beni. “Sen” dedi, “kapıda direnişe başlıyorsun, kendin ne yapıyorsan yap 80 gün, 100 gün ne kadar kalmak istiyorsan kal kapıda. Yalnız sana direnişe desteğe gelecek olanlarla başka yerde görüş, kapıda görüşme. Burada bir sendika var, bu sendikanın temsilcileri illa ki bir şeyler yapacaktır.”

“Sen sendika temsilcisi değil misin, beni tehdit mi ediyorsun?” diye sordum. "Yok", dedi ama imalı bir şekilde tehdit savurmaya devam etti.

Dün zaten adamlarını getirmişti. Hanon'un ve Kale Balata'nın işyeri temsilcileri gelmişti, onların hepsi beni izliyordu orada. Üç, dört tane de çetesinden adam getirmiş. Sözde bana göz korkusu verecekler. Ben de onlara "Hiçbir şekilde, hiçbir baskıyla bu alanı terk etmeyeceğimi, işe iade edilene kadar da burada kalacağımı" söyledim. Kıdem ve ihbar tazminatım ödense de bu alanı terk etmeyeceğim, işe iadem için mücadele etmeye devam edeceğim.

Aygaz fabrikasında hangi sendika var?

Türk-Metal.

"Benim açımdan sıkıntı oluyor, bana baskı uyguluyorlar, beni işten çıkaracaklarını söylüyorlar" dedi işyeri temsilcisi. Ben de ona, "Bu kişilerin sorunu değildir, sizi muhatap olarak görmüyorum bu saatten sonra, siz kıdem tazminatımın ödeneceğini söylediniz, ödendi, bundan sonra ben işe iademi istiyorum, muhatabım işverendir" diye yanıt verdim.

'SENDİKA, İÇERİDEKİ İŞÇİLERİN HAREKETE GEÇMESİNDEN KORKUYOR'

Fabrikada çalışma koşulları nasıl?

Asgari ücret artı ikramiye. Yılbaşına kadar hiçbir şekilde bir şey yok. Bayramlarda falan şeker veriyorlar. Kuru maaş, yani. Hiçbir şey yok.

Ne kadar kazanıyordun?

Normalde 2 bin 500 TL. O civarda. Üç ayda bir ikramiyeyi maaşla birlikte veriyorlar. Böylece daha yüksek vergiden kaçınıyorlar.

Sendika neden direnişini engellemek istiyor?

Bu direniş içerideki işçileri uyandırıyor. İçerideki işçiler hiçbir zaman sendikayı sorgulamadılar bu zamana kadar. Haklarını aldılar fakat bir insanın, böyle bir peçete gibi kullanılıp atılmasına karşı çıkamadıklarını gördüler. Sonuçta direnişi gördüler, direnişlerde işveren tarafının nasıl korktuğunu gördüler. Bu açıdan işçiler de destekte bulunuyorlar bana. O yüzden sendika, benim içeriyi harekete geçireceğimi düşünüyor.

'TÜRK-METAL’İN SÖZDE DELEGELERİ İSTİHBARAT TOPLUYOR'

Sendikayla işçiler arasında da bir çatışma var yani...

Evet, bir çatışma var. Uzun süredir var. Sendika delegeleri var. Çokça sözde delege var, sendikanın seçtiği. Hiçbiri resmi delege değiller ama sendikanın adamı olarak hareket ediyorlar.

Kendi adamları var yani. Sendikaya istihbarat sağlıyorlar. Bu açıdan işçiler pek anlaşamıyorlar sendikayla ama bir şey de söyleyemiyorlar, birlikte de olamıyorlar. O delegelerin aralarında yer alması sebebiyle bir araya gelip konuşamıyorlar. Bu şekilde bir süreç başladığından dolayı o işçiler içeride ne yapacaklarını bana soruyorlar mesela.

İçeride işçilerin ne gibi talepleri var? Ne istiyorlar da sendika bunu kabul etmiyor?

Baskılar arttı son süreçte. Devamsızlık çizelgesi eklendi üretim alanına. Normalde üretim alanında, müdürlerin yanında sigara içilebiliyordu. İşçileri çıkarabilmek için bin bir türlü bahane uydurdular. Sigara içmeyi bile yasak ettiler, örneğin. Çay molaları vardı, "Çay molanız yok" dediler. Üretim alanında insanlar çay içmeye çalışıyorlar, ancak yoğunluktan çay içmeye vakit bulamıyorlar. Şimdi üretim yok, herkesi bir yere veriyorlar, temizlik falan yaptırıyorlar. İnsanları baskıyla yönetiyorlar içeride. "Her an ensenizdeyiz" dercesine, üretim müdürleri hiçbir zaman yanımızdan ayrılmıyor. Son süreçte bunlar yaşanmıştı.

'TEPKİ GÖSTEREN KİM VARSA AYIKLAYIN' KARARI

Bir de, genel merkezden gelmişler, insan kaynaklarından. Şunu demişler: Baskıyı yoğunlaştırın, orada tepki gösteren, sigara içen, uyuklayan, çalışmayan kim varsa aranızdan eleyin demişler. Onlar da bir şekilde insanların peşine adam takarak işten atıyorlar. Daha öncesinde de yaptılar zaten bunu.

Ben geldiğimde bir arkadaşı işten atmışlardı. Bu arkadaş sırf "Ben pres hattında çalışıyorum, siz beni montajcı olarak gösteriyorsunuz" dediği için... Gösterdikleri gerekçe ise sigara içmiş olması. Sigara içti diye işten attılar adamı. Yıllardır beraber çalışıyorlar üretim alanında, fakat ihanetler olabiliyor içerideki delegelerden kaynaklı.

İŞÇİLER ÇALIŞTIKLARI BÖLÜMDE GÖSTERİLMİYOR

Burada ne zamandır çalışıyorsunuz?

Ben üç senedir buradayım, 22 yaşındayım. Bundan üç sene önce stajyerlik yapıyordum. Stajyerken niteliklerim olduğunu görünce, benden faydalanmak istediler. İki senedir bu fabrikanın pres bölümünde çalışıyorum. Aynı sorunu ben de yaşadım. "Beni presçi olarak göstermiyorsunuz" dedim, "yasal olarak eğer başıma bir şey gelirse, bütün haklarıma başvuracağımı" söyledim. Onlar da "İlerleyen süreçte seni prese geçireceğiz" dediler. Ama işe giriş tarihimden, işten çıkış tarihime kadar hep montajcı göründüm. Ben normalde pres hattında çalışıyorum bir buçuk senedir, beş ay boyunca başka bölümlere verdiler beni, son süreçte.

"Madem kabul etmiyorsun, seni diğer bölümlere yollayalım" dediler. Ben de "Sorun yok" dedim.

'İŞ KAZASI TUTANAĞINDAN BAHSETTİĞİMDE YÜZLERİ DÜŞTÜ'

Neden bu konuda itiraz ediyorlar?

Saat ücreti biraz daha yüksek oluyor, vergi açısından da sıkıntı oluyor galiba. İşçileri gruplandırıyorlar, pres hattında çalışan işçinin saatlik ücreti daha yüksek oluyor.

Pres hattında iş kazası geçirdim, ben. Sıvama bıçağı düştü elime, parmağımda izi var. "İş kazası olarak girelim" dedim. İlk başta geldiler "Hangi hastaneye gitmek istersin, özele mi devlete mi" diye sordular. Ben de "Fark etmez" dedim, "iki tarafta da iş kazası tutanağı tutuluyor sonuçta." Bir baktım, bunların yüzleri düştü. Gittik geldik, vizite kağıdı yazdırmak istedim, "Sen montajcısın, iş kazasını montajda göstermemiz gerekir" dediler. Ben de "Bunu hiçbir şekilde kabul etmiyorum, böyle bir şey yapamazsın" diyerek karşı çıktım.

Sendika temsilcisini yanıma çağırdılar, o da dedi ki "Onun hiçbir yükümlülüğü yok, vizite kağıdına yazılan şeyin önemi yok, iş kazasını başka girsek de olur". Önemli değilse, benim dediğim gibi olsun, dedim ben de. "Böyle bir şeyi nasıl savunursunuz" diye sordum. O zamanlarda bir çatışma yaşandı sendikayla aramızda. Ama ekonomik küçülme bahane edilerek işten atıldım.

İçeride mobbing dışında ne gibi sorunlar yaşanıyor?

Beş aylık süreçte farklı bölümlere verildiğimi söylemiştim ya… Kaynak hattında çalıştım. Kaynak hattında maske talep ettim. "Bana maske vermek zorundasın, maske istiyorum" dedim. Kaynak dumanı var. Kaynak hattındaki insanları kandırmışlar, 25 yıllık işçiler "Burada 25 yıldır çalışıyoruz, kaynak dumanı yok, bir şey olmaz" diyor.

‘KULAKLIK, MASKE GİBİ EKİPMANLAR İŞÇİYE SAĞLANMIYOR’

Kaynak hattındaki insanlar kaynak dumanını görmüyor, gözle görülecek bir şey değil zaten. Ben de hiçbir şekilde üretim yapmayacağımı, burada yer almayacağımı söyledim. Bu tür ekipmanlar hiçbir şekilde işçiye sağlanmıyor. Kulaklık, maske gibi... Çok sorun var. İçeride çalışan insanların kulakları duymuyor, yüksek sesten dolayı. Gidiyorsun istiyorsun, usta başlarının işçiye yaklaşımı çok kötü, küfürlü konuşuyorlar, gülüp dalga geçip geçiştiriyorlar. Önemsemiyorlar. Sen işi yap, gerisine karışma diyorlar.

Meslek hastalığına yakalananlar oluyor. Onlar da ancak işten çıktıktan sonra ancak dava açabiliyorlar.

İçeride çalışanların pek çoğun bel fıtığı, boyun fıtığı oluyor. Bir sürü meslek hastalığı var. Kollarımızda sivilceler çıkıyor.

İçerisi, üretim alanı pek temiz değil. Şu anda tadilat falan yapıyorlar, vergiden kaçınmak için yine, modernizasyon gösteriyorlar.

'İŞÇİLER HERHANGİ BİR ADIM ATTIĞINDA SENDİKA MÜDAHALE EDİYOR'

İşçiler bir araya gelemiyor hiçbir şekilde. Dışarıda bir örgütlenme ya da herhangi bir adım attıklarında ya da Facebook’ta fabrikayı ve işvereni eleştirdikleri takdirde hemen baskı uyguluyorlar. Gecenin saat kaçı olursa olsun sendika temsilcisi hemen müdahale ediyor duruma. İnsanlar bu şekilde susturuluyor.

Benden de aynı davranışı bekliyorlardı. Ben biraz farklı davranınca, direnişi başlatınca işin ciddiyetinin farkına vardılar. Süreç devam ediyor.

Şimdi de sendikayla karşı karşıyayız. Sendika tehdit ediyor arada bir. Tehditlere direnişi sürdüreceğimi söyleyerek yanıt verdim.