Britanya’da akademisyenler grevde

Britanya'da öğretim üyelerinin emeklilik haklarına dönük hamle üzerine, ülke tarihinin en büyük akademisyen grevi gerçekleştiriliyor.

Eren Korkmaz

Britanya’da üniversite yönetimlerinin öğretim üyelerinin emeklilik haklarında yapmak istedikleri değişiklik teklifine karşı Britanya tarihinin en büyük akademisyen grevi gerçekleştiriliyor.

Üniversite ve Kolej Çalışanları Sendikası (UCU) tarafından düzenlenen grevler Şubat ve Mart aylarında belirlenen 14 günde; 22, 23, 26, 27, 28 Şubat ile 5, 6, 7, 8, 12, 13, 14, 15 ve 16 Mart tarihlerinde gerçekleştirilecek.

Bu süre zarfında grev günleri sabah 8 ile 10 arasında belirlenen işyerleri önünde pankart ve dövizlerle beklenecek ve ayrıca çeşitli eylem ve etkinlikler düzenlenecek.

İLK GÜN MİTİNGLE BAŞLADI

Grevin ilk günü olan 22 Şubat tarihinde ayrıca her şehir merkezinde öğretim üyeleri ve öğrenciler bir araya gelerek mitingler düzenlediler. 

Greve başta Ulusal Öğrenci Birliği olmak üzere çok sayıda kurum ve İşçi Partisi de aktif destek veriyor.

Grevlerin bilhassa ilerleyen tarihlerinin sınav dönemlerine ve lisansüstü programlar için mülakatlara denk geliyor olması nedeniyle şayet greve katılım yüksek olursa etkili olması bekleniyor.

Grev başlamadan yoğun bir medya çalışması yapan UCU ise kamuoyu nezdinde üniversite yönetimleri üzerinde ciddi bir baskı oluşturmayı başardı. Grev başlamadan 11 üniversitenin yönetimi teklifi sunan üniversite işverenlerinin örgütünden çekildiler ve personeli desteklediklerini duyurdular.

Grev öncesinde emeklilik hakkına dair tekliften geri adım atılmaması üzerine UCU, üyeleri arasında oylama yaptı. Oylamaya yüzde 58 katılım oldu ve oy verenlerin yüzde 88’i grevi, yüzde 93’ü ise greve yakın çeşitli eylem biçimlerine destek vereceklerini duyurdu. Yüzde 58 katılım sendika açısından rekor bir orandı, hem genel akademisyenlerin sendikal örgütlülüğünün gücü açısından hem de tüm üyelerin herhangi bir üniversite ile doğrudan sözleşmemesi olmaması nedeniyle geniş bir katılım olduğu kabul edilebilir.

GREVE KATILANLARIN MAAŞLARINDAN KESİNTİ OLACAK

Greve katılanlar grev günleri için maaşlarından kesinti olacağı için yaklaşık 1000 poundluk bir kayıpla karşılaşacaklar. Sendika ise grev fonundan gerçekten ihtiyaç duyanlara ödeme yapacak.

Grev öncesinde üyelerine düzenli bilgi veren UCU’nun en çok öğretim üyelerini grevin yıkıcı-bozucu etkisi konusunda ikna etmekte zorlandığı anlaşılıyor. Fakülte ve üniversite yönetimleri öğretim üyelerine gönderdikleri emaillerde grevin hak olduğu ve saygı duyulduğunu belirtmiş, ancak öğrencilerin etkilenmemesi ve çalışmaların sekteye uğramaması için grev günü yapılan ders ve işlerin diğer günlerde telafi edilmesini rica etmiştir, bu arada maaştan para kesmeye de devam edecek. İlginç olan ise greve katılacağını belirten ve önerilen düzenlemeye gerçekten tepki gösteren hocaların önemli bir kısmının fakültelerini bilgilendirmeleri ve iptal olan dersler için yeni ek dersler planlamaları veya eyleme katılıp ardından işyerinde veya evlerinde çalışmaya devam etmeleri oldu. Sendika ise üyelerini yönetimi bilgilendirmemeleri ve ek ders vermemeleri için ikna etmek için halen çaba gösteriyor.

GREVE KAMUOYU DESTEĞİ BÜYÜK

Greve kamuoyu desteğinin olmasının en önemli sebepleri arasında İşçi Partisi’nin seçimler öncesinde öğrenci harçlarını kaldıracağını belirterek yaptığı çalışmanın büyük bir destek toplaması ve gençleri sandığa çekmesi sayılabilir. İngiltere’de kamu üniversitelerinde okumak için yıllık 9,500 pound harç ödeniyor ve hem harç oranı hem de öğrencilerin kredi borcu konusunda dünyada ilk sırada. Bu da büyük bir tepki topluyor. 

İkinci önemli sebep ise son dönemde medyada ve parlamentoda yüksek maaş olan üniversite rektörlerinin (Vice-Chancellor) tepki çekmesi. Oxford Üniversitesi, Bath Üniversitesi gibi üniversitelerin rektörlerinin yıllık 500 bin pound maaş almaları, üniversite tarafından kendilerine verilen evler ve diğer sosyal imkanlarla kendilerine yapılan harcamaların 1 milyon pounda yaklaşması, bunun karşılığında öğrencilerin yüksek harç vermeye ve öğretim üyelerinin de düşük ücretle, güvencesiz çalışmaya devam etmesi kamuoyunda tepki toplamış ve Bath Üniversitesi rektörü görevinden çekilmek zorunda kalmıştı. Oxford Üniversitesi rektörünün ise piyasa güçlerinin bu fiyatı belirttiğini vurgulaması da bu piyasa güçleri ne zaman diğer akademisyenleri destekleyecek sorularına neden olmuştu.

AKADEMİSYENLERİN KOŞULLARI KÖTÜ, EK İŞLER YAPIYORLAR

Aslında Britanya’da akademisyenlerin ciddi sorunları var ve bu grev vesilesiyle bu konular da gündeme geldi. Britanya üniversitelerinin dünyanın önde gelen üniversiteleri olması ve dünya çapında başvuruların çok yoğun olması nedeniyle akademisyenlere 2 veya 3 yıllık sözleşmeler yapılmakta ve sözleşmelerin yenilenmesi oldukça güç. Akademisyenler üzerinde proje kapma, makale yayınlama, son dönemde toplumsal yaşama etkinin önem kazanmasıyla beraber blog vb kamuya dönük yazılar yazma, medyada görünür olma, ders verme, araştırma yapma, danışmanlık hizmeti verme gibi konularda yoğun baskı olması ve sert rekabet şartları Britanya’da akademisyenlerin haftada ortalama 60 saat, haftasonu ve tatiller de dahil çalışmalarına neden oluyor.

Britanya’da akademisyenlerin yüzde 50’sinden fazlası çok kısa süreli sözleşmelerle çalışıyor. Birkaç üniversitede yarı-zamanlı veya saat başı ücretle çalışan akademisyenler de oldukça fazla. Örneğin Oxford Üniversitesi’nde okutmanların ek işlerde çalıştığı, birisinin geceleri belediyede çöpçülük yaptığı geçen sene gazetelerde yer almıştı. Bu sürecin getirdiği psikolojik baskı ve stres de cabası. Bilhassa Britanya’da yüksek öğrenimin iyica ticarileşmesi ve şirketlerle bütünleşmesi ve bu süreci iyice pekiştiren akademik sıralama ölçütleri uzun vadeli, kamu çıkarına dönük ve eleştirel çalışmalar yapmanın önünü de tıkıyor.

Bu şartlar bilhassa akademik yaşamına yeni başlayan akademisyenler için geçerli. Greve neden olan emeklilik sistemi de aslında daha deneyimli öğretim üyelerinin sahip olduğu, artık ayrıcalıklı kabul edilen emeklilik planına yönelik müdahale sebebiyle. Ancak bu durum, deneyimli hocalara nazaran emeklilik şartları daha kötü olsa da yine de genel ortalamanın üstünde sayılan genç akademisyenler açısından da ciddi bir sorunu açığa çıkarıyor.

TEKLİFİN ESAS SORUMLULARI OXFORD VE CAMBRIDGE ÜNİVERSİTELERİ

Mevcut sistemde hem çalışan hem de işveren prim yatırmakta ve emekli olunduğunda en son kazanılan maaş üzerinden emeklilik ücreti belirleniyor. Yeni önerilen sistemde ise son maaş yerine kariyer hayatı boyunca kazandığı maaşların ortalamasına göre emeklilik ücreti belirlenecek, bu da tabii ki daha düşük bir rakam olacak. Ancak daha da kötüsü, söz konusu garantili emeklilik ücreti yerine primlerin borsaya ve hisse senetlerine yatırılması ve çalışanların da istedikleri risk düzeyini belirlemesi isteniyor. Bu durumda emekli olduğunuzda borsa çöktüğü için hiç emeklilik ücreti alamıyor da olabilirsiniz. 

Bu teklifi esas olarak savunan ve öneren üniversitelerin Oxford ve Cambridge Üniversiteleri ve onlara bağlı olan kolejler olduğu da belirtiliyor.

Grevin katılım düzeyi ve iptal edilen ders ve sınavlar konusunda 14 günlük grev süresince çok büyük bir etki olacağını tahmin edilmiyor. İşler belli ki yürüyecek. Ancak kamuoyunda konunun tartışılması devam eder ve sağlanan moral üstünlük korunursa kamuoyu ve medya baskısı ile kazanım elde edilebilir.