Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu: Emek mücadelesinde güçlü bir mevzi zorunludur

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, son uyum KHK'ları ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin emekçiler ve emek örgütleri üzerine yapılan saldırıları arttırdığını açıkladı. 'Emek Hareketinde Güçlü Bir Mevzide Buluşuyoruz' ifadelerini kullanan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, tüm emekçileri ve emek örgütlerini mücadele etmeye çağırdı.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, son uyum KHK’ları ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin çalışma yaşamını baskıcı bir şekilde düzenlemesine tepki göstererek "Emek Hareketinde Güçlü Bir Mevzide Buluşuyoruz" başlığı ile emekçilere ve emek örgütlerine çağrıda bulundu.  

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, bir basın toplantısı düzenleyerek çalışma hayatında tüm emekçiler ve emek örgütleri açısından baskıların arttığı, hakların ve özgürlüklerin daha da daraltıldığı bu dönemde yeni bir anlayışla örgütleme ve mücadele etme zorunluluğunun ortaya çıktığını söyledi.

Balık, yaptığı açıklamada, son düzenlemelerle sendikaları da denetleyen Devlet Denetleme Kurumu'nun Cumhurbaşkanı'na bağlanması nedeniyle sendikaların tek bir kişinin inisiyatifine bırakıldığını belirtti. İşçi temsilcilerinin bulunduğu Ekonomik ve Sosyal Konseyin üyelerinin de aynı kişi tarafından belirlenecek olmasının, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun da ortadan kaldırılarak, asgari ücretin belirlenmesinin de yine sadece Cumhurbaşkanına bırakılmasının sendikal hak ve özgürlükleri ortadan kaldırdığını vurgulayan Balık, zorunlu performans sistemi ile kamunun cendere altına alındığını, sürgün ve ihraç cezalarının da emekçileri baskı altında tutmak için kullanıldığını kaydetti.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu'nun "Emek Hareketinde Güçlü Bir Mevzide Buluşuyoruz" başlıklı açıklaması şöyle:

Ülkemiz 24 Haziran seçimleri ile rejim değişikliği yaşamış, cumhuriyetimizin 95 yıllık kazanımlarına karşı geride bıraktığımız bir aylık süre içerisinde kapsamlı bir tasfiye hareketi başlamıştır. 2 yıl süren OHAL sürecinde ülkemiz despotik bir anlayışla yönetilmiş, tüm toplum KHK’lar ile adeta esir alınmıştır. 24 Haziran seçimleri ile de rejim değişikliği kurumsal hale gelmiş ve ülkemizin kaderi tek bir kişinin otoritesine bağlanmıştır. OHAL sürecinin artık geride kaldığı söylemleri bir aldatmacadan öteye gitmemiş, ‘’Yeni Güvenlik Yasası’’ ile ülkemizin sürekli bir olağanüstü hal rejimi altında yönetilmeye devam edeceği ilan edilmiştir.

Ülkemizin kurumları ve toplumun tüm kesimleri, özellikle emekçiler ve emek örgütleri, bundan sonra da şüphesiz ki yeni saldırıların tehditi altındadır. Son çıkan uyum KHK’ları ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleri göz önüne alındığında yeni rejimin çalışma yaşamını bu dönemin niteliğine uygun bir şekilde düzenleyeceği anlaşılmaktadır. Baskıcı bir anlayışla çalışma yaşamına yön vereceği açıktır.

Bu durumda tüm emekçilerin ve emek örgütlerinin bu dönemi yeni bir anlayışla örgütleme ve mücadele etme zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

YENİ REJİM TÜM EMEKÇİLERE SALDIRILARINI HIZLANDIRACAKTIR

Son uyum yasaları ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleri göz önüne alındığında emekçilere ve emek örgütlerine yönelik baskının arttığını görmekteyiz. Son yayımlanan kararnamelere göre;

  • 5 numaralı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Devlet Denetleme Kurumu tek bir adama bağlanmıştır. Tek bir adamın, tüm kamu kurum ve kuruluşları ile bunlara bağlı ve ilgili kuruluşları, meslek örgütlerini ve işçi ve işveren örgütlerini, dernekleri ve vakıfları denetleyebilmesine imkan sağlanmıştır. Bu durum sendikaları tek bir kişinin iradesine bağlama girişimi olup, sendikal hak ve özgürlüklerin baskı altına alınması demektir.
  • Ekonomik ve Sosyal Konsey yapılanmasının içeriği değiştirilmiş ve Cumhurbaşkanlığı'na bağlanmıştır. Son uyum yasasına göre İşçi temsilcilerinin bulunduğu Ekonomi ve Sosyal Konsey içerisinde bundan böyle kimlerin olacağına cumhurbaşkanı karar verecektir. İşçilerin yaşadıkları sorunların çözümü noktasında tüm sosyal diyalog kanalları kaldırılmış ve tek adamın vereceği karara tabi kılınmıştır.
  • 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 522 maddesinin (f) bendi ile Asgari Ücret Tespit Komisyonu Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı içindeki idari kurul, konsey ve komisyonlar arasına alınarak, Asgari Ücret Tespit Komisyonu İş Kanunu’ndan çıkartılmıştır. Görüldüğü üzere 700 sayılı KHK ile Asgari Ücret Tespit Komisyonuna ilişkin İş Kanunu’nun 39. maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve ardından konu 1 Sayılı CBK ile düzenlenmiştir. İşçilerin ne kadar ücret alacağı artık tamamen tek adamın insafına bırakılmıştır.

Geçmiş AKP hükümetinin kamu alanında memurlara yönelik getirdiği zorunlu performans değelerlendirme sistemi ve kamuya yönelik ihraç ve sürgün cezaları bu süreç içerisinde yoğunlaşmıştır. 2019-2023 yılları için öne sürülen ‘’11. Kalkınma Planı’’ adı altında kamuya yönelik iş güvencesinin Cumhurbaşkanlığı karanameleri ile ortadan kaldırılması gündeme gelecektir.

Bunun yanı sıra 657 sayılı devlet kanununda olası değişiklikler yeni rejimin planları arasında yer almaktadır. Adım adım kamu kurumlarına yönelik kapsamlı değişikliklerin yapılacağı sinyalleri verilmektedir. Bu durumda tüm kamu kurumları rejimin niteliklerine uygun bir şekilde düzenlenecek, kamu personellerinin başta sendika hakkı olmak üzere tüm güvenceleri elinden alınacaktır.

EMEK MÜCADELESİNDE GÜÇLÜ BİR MEVZİ OLUŞTURULMASI ZORUNLUDUR

Ülkemiz 2016 yılının 18 Temmuz’unda ilan edilen ve iki yıl süren OHAL rejimi sözde sona ermiş durumdadır. Meclis’te görüşülmeye başlanacak olan ‘’yeni güvenlik yasası’’ ile artık ülkemizde OHAL rejimi kalıcı hale gelecektir. Tüm bunların yanı sıra tek bir kişinin iradesine bağlı olarak ülkemiz Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile yönetilecektir.

Yeni rejimde artık çalışma yaşamı tek bir kişinin iradesine ve isteğine göre şekillenecektir. Bu durumda başta kamu personeli olmak üzere ülkemizdeki tüm emekçilerin haklarına yönelik ağır saldırılar gerçekleşecektir.

Tüm bu saldırılara karşı emekçilerin ortak çıkarlarının korunması ve geleceklerine sahip çıkılması için emek hareketine büyük bir sorumluluk düşmektedir. Yeni rejimin olağan hale gelecek olan kapsamlı saldırılarına karşı emek örgütlerinin güçlü bir birliktelik ve mevzi oluşturması gerekmektedir. BİRLEŞİK KAMU İŞ KONFEDERASYONU olarak emeğin haklarına karşı planlanan tüm bu saldırıları boşa düşürmek, ülkemizde hak ve özgürlükler mücadelesine yeni bir soluk kazandırmak için ‘’Emek Hareketinde Güçlü Bir Mevzi"nin oluşumu için gerekli sorumluluğu alacağımızı ve tüm emekçiler adına mücadele edeceğimizi emek dünyasına ve emek dostlarına bildirmek isteriz.