Bir PSA Peugeot işçisi anlatıyor: Taşeronlaşma, yabancılaşma ve direniş...

Avrupa’nın en büyük ikinci otomobil üreticisi PSA’nın Fransa’nın Poissy kentindeki fabrikasından bir işçi, 5 Aralık’tan beri taşeron firmada sürmekte olan direnişi anlatıyor...

soL-Fransa

Paris’e 25 km mesafedeki Poissy’deki PSA fabrikasının taşeron firması MC Syncro’da 5 Aralık’tan beri 22 işçi taşeronlaşmaya direniyor.

PSA emekçisi, CGT sendikası temsilcisi Rolland Ruiz, Révolution Permanente’taki röportajında, firmadaki çalışma koşullarını, taşeronlaşmayı ve işçilerin örgütlenmeyi engellemesi için alınan tedbirleri anlatıyor.

Nisan ayında PSA Grup adını alan PSA Peugeot Citroën’ın Poissy şehrindeki fabrikasından çıkan araçların tekerleklerinin montajını yapan taşeron firma MC Syncro’da, 5 Aralık’tan beri 6’sı geçici, 16’sı kadrolu toplam 22 işçi grevde. PSA’nın planları arasında taşeronlarının sayısını artırmak ve böylece daha düşük ücretler ödemek olduğu hesaba katıldığında bu direniş grubun bünyesinde çalışan emekçiler için ayrı bir önem kazanıyor.

KADRODAN GEÇİCİ İŞÇİLİĞİ GEÇİŞ

PSA emekçisi ve CGT sendikası işçi temsilcisi Rolland Ruiz, Poissy’deki fabrikada 2014 yılında 6000 kadrolu çalışanın olduğunu ve çok daha az geçici işçinin olduğunu söylüyor. Ruiz, şu an 5000’in altında kadrolu çalışan ve 700 geçici işçi olmasına rağmen PSA açısından bu sayının hala yetersiz olduğunu belirtiyor. Fransa’da "CDI" olarak adlandırılan süresiz kontratı olan kadrolu işçiler emekli edilip yerlerine "intérimaire" denilen geçici işçiler alınıyor.

Ruiz, ilk başta kadrolu işçiler resmi emeklilik yaşından 5 sene öncesinde emekli edildiğini, bu sürenin Haziran 2017’den itibaren ise 3’e indirileceğini söylüyor. Normalde kaza veya iş kazası nedeniyle sağlık durumu iyi olmayanlara  onlara uygun işlerin verilmesi gerekirken artık bu yerine getirilmiyor ya da eskisine göre daha az özen gösteriliyor. Onlar da aynı şekilde emekli edilmeye teşvik ediliyorlar. Ruiz bütün bu politikaların amacının fabrikayı boşaltıp geçici kadrodaki işçilerle doldurmak olduğunu belirtiyor.

"TELEFONLAR SÜREKLİ AÇIK OLMAK ZORUNDA"

PSA’ya bağlı bir çok özel istihdam bürosu olduğunu ve bunların da kendi aralarında rekabet içindeler. Ruiz, eğer bu bürolar iyi yönetilmezse PSA’nın bunları gözden çıkaracağını, bu yüzden bu bürolarda grev yapılmadığını, sendikaların sözünün geçmediği ve sadece şeflerinin sözünün dinlendiğini belirtiyor.

Bu bürolara bağlı çalışan işçilere sendikalılarla konuşmamaları söyleniyormuş. "Greve katılmayın" ve benzeri mesajları atmak için geçici işçilerin telefonlarının her zaman açık olması gerekiyormuş. Aslında bu tip direktifleri veren PSA’ymış ve eğer özel istihdam büroları buna uymazlarsa iş alamıyorlarmış.

Ruiz bir kaç sene önce Aulnay şehrindeki kapanan fabrikadaki hatlarda tamamen geçici işlerin olduğunu ve fabrikanın normal işçisi gibi çalışmalarına rağmen kadrolu statüdeki tek kişinin şefleri olduğunu belirtiyor. Ruiz aslında geçici işçilerin tam zamanlı olarak çalışan işçiler olduklarını ama resmi statülerinin düşük olması nedeniyle gıklarını çıkarmadan çalışmak zorunda kaldıklarının altını çiziyor.

"FABRİKALAR BİRLEŞTİLİYOR, TEMPO YÜKSELTİLİYOR"

Ruiz çeşitli kentlerdeki fabrikaların kapatılıp bir araya getirildiklerini belirtirken, çalışma temposunun da artırıldığını söylüyor. Farklı türde arabaların aynı üretim hattına getirilmesiyle birlikte işlerin daha da karmaşıklaştığını, fiziksel ve psikolojik yükün arttığını belirtiyor. Ruiz bu yüzden üretim çeşitli üretim hatalarının ortaya çıktığını ve bu tip durumlarda Cumartesi günleri çalışmak zorunda kaldıklarını anlatıyor.

Ruiz bu sene şirketin ilk altı aydaki karının ikiye katlanmasına rağmen daha az işçinin çalıştığını ve temponun artırıldığının altını çiziyor. Eğer çalışma temposu yetmezse hafta sonları da çalışıldığını ya da fazla mesaiye kalındığını belirtiyor. Ruiz bu durumun yorgunluk, tendon iltihabı, bel fıtığı, karpal tünel sendromu, ulnar tüneli sendromu gibi hastalıklara neden olduğunun altını çiziyor. Günde 350 araç camını kaldırıp indiren birinin günün sonunda kollarını kaldıramayacağını söylüyor.

TAŞERON FİRMA MC SYNCRO’DAKİ GREV

Özel istihdam bürolarındaki grevlerin çok nadir olduğunu söyleyen Ruiz, geçici işçilerin 16 senedir aynı ücretle çalıştıklarını, avroya geçilmesinden beri ücretlerde bir değişikliğin olmadığını söylüyor. Geçici işçilerin Fransa’da 13. ay denilen maaşı  alamadıklarını, fazla mesailerinin kadrolu işçilerinki gibi hesaplanmadığını, işsizlik maaşlarının sorunlu olduğunu, tatil günleri için maaş almadıklarını belirtiyor. Geçici işçilerin grev yapmamak, tam saatinde gelmek ve asker gibi çalışmak için eğitildiklerini ve haklarından haberdar olmadıklarını söylüyor.

Ruiz, taşeron MC Syncro’ya bağlı geçici işçilere "Fabrikada 700 kişisiniz, inanılmaz bir gücünüz var, size yardım etmeye hazırız" dediğini söylediğini, ama onların kadrolu işçiler grev yapmazlarsa kendilerinin de greve katılmayacaklarını söylediklerini belirtiyor. Aynı şekilde kadrolu işçiler de geçici işçiler grev yapmazlarsa kendilerinin de greve katılmayacaklarını söylüyorlarmış ve de bu yüzden işçiler arasında koordinasyonu sağlamak gerektiğini söylüyor.

Ruiz eğer geçici işçiler işlerin nasıl işlediğini anlamadıklarında ve haklarının farkına varmadıklarında, personelin toptan değiştirildiğini (turnover) ve mücadeleye sıfırdan başlamak zorunda kaldıklarını söylüyor. Ruiz sözlerini şunu ekliyor: "PSA her şeyi hesaplıyor, gerçek bir iş görme stratejileri var."

"CGT DIŞINDAKİ SENDİKALAR PATRON GİBİ KONUŞUYORLAR"

CGT’nin  emeklilik yaşını 55’e çekmek, geçici işçilerin kadroya geçirilmesi ve ücretlerin artırılması için mücadele ettiğini söyleyen Ruiz, bir taraftan da yeni sorunlarla, geçici işçilerin ödenmeyen ek mesaileri ücretleri için uğraştıklarını belirtiyor. Bu yüzden patronların stratejisini anlamanın önemli olduğunun altını çiziyor. Yalnızca CGT’nin geçici işçilerin sorunlarıyla ilgilendiğini, diğer sendikaların patronlar gibi konuştuklarını söylüyor.

"HER ŞEY İŞÇİLER BİRBİRLERİYLE KONUŞAMASINLAR DİYE"

Ruiz, Poissy’deki fabrikada işlerin organizasyonunun tamamen işçilerin birbirlerini görememesi ve iletişim kuramamasını amaçladığını söylüyor. Servis araçlarının, işyerinin restoranının saatlerinin buna göre ayarlandığını ve buna benzer bir çok örneğin olduğunu söylüyor. Ruiz, bu karşılaştırmayı Aulnay’deki bir başka PSA fabrikasının çalışma şeklinden hareketle yapıyor. Servis araçlarının işçilerin sosyalleştiği ve birbirleriyle konuştukları bir yer olduğunu söyleyen Ruiz, şirketin bunu engellemek istediğini söylüyor.

22.00’de başlayıp 5.30’da biten gece vardiyasıyla bir önceki öğleden sonra vardiyası arasında iki saatlik bir boşluk olduğunu söyleyen Ruiz, sendikal faaliyetleri yürütmek için bu iki saati beklemek gerektiğini söylüyor. Ama yine de gece vardiyasında bir çok sendikalının olduğunu belirtiyor.

Ruiz öğleden sonra 1’de biten sabah vardiyasında ise sabah çok erken iş başı yapıldığını, yemek arası olmadığını ve sadece onar dakikalık iki aranın olduğunu söylüyor. Bütün bunların insanların birbirlerini görememesi için düzenlendiğini belirten Ruiz, diğer vardiyalardan işçileri görebilmek için daha fazla kalmak gerektiğini söylerken, bunun için de yalnızca sendikal iznin olması gerektiğini yoksa şirketin bazı yaptırımlarda bulunabileceğinin de altını çiziyor.

Aulnay fabrikasında üç öğün yemek yiyebildiklerini ve böylece mücadele için sosyalleşebildiklerini belirten Ruiz, Poissy’deki fabrikada her şeyin bunu engellemek için yapıldığını söylüyor. Ruiz, "24 sene Aulnay’de çalıştıktan sonra Poissy fabrikasına geçtiğinde, 20-25 senedir çalışıp da birbirini tanımayan işçilere rastlamak benim için bir şok oldu. Hem de aynı vardiyadakiler! Oysa ki Aulnay’de herkes birbirini tanıyordu" diyor.