Bir avuç patron için: Özel çevre koruma bölgesine RES santralı!

Enerji şirketlerinin patronları ve patronların bir dediğini ikiletmeyen AKP hükümeti hukuk, karar, yasa tanımıyor. Özel çevre koruma bölgesi olmasına rağmen Karaburun'da 12 türbinden oluşan rüzgar elektrik santrali için hazırlanan imar planları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanarak askıya çıkarıldı.

soL - Haber Merkezi

AKP iktidarı, enerji patronlarının önünü açan ve doğayı hiçe sayan kararlar almayı sürdürüyor. Bunun en yeni örneklerinden biri İzmir'in Karaburun ilçesinden yaşandı. 

Doğal yapısı, ekolojik değeri, koruma altındaki nadir bitki ve hayvan varlığı, yaşatılmakta olan gelenek görenekleri, kara keçisi, nergisi, zeytini, çipurası, kefali, enginarı, tertemiz toprağı ve deniziyle İzmir’in el değmemiş köşelerinden olan Karaburun Yarımadası, enerji patronlarına feda ediliyor. 

Karaburun’da 12 türbinden oluşan rüzgar enerji santrali (RES) yapılması amacıyla hazırlanan imar planları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylandıktan sonra askıya çıkarıldı.

Karaburun Kent Konseyi ile Karaburun Yurttaş Davacıları, yarımadanın özel çevre koruma bölgesi ilan edildiğini hatırlatarak, Bakanlığa özel çevre koruma bölgesi ilanının gereklerinin yerine getirilmesi çağrısında bulundu.

Karaburun Yarımadası’nda özel çevre koruma bölgesi ilanı ile plan yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığına geçerken, ilçede RES, balık çiftlikleri, taş ocakları gibi projeler de dahil olmak üzere birçok yatırım, planlama yapılana kadar durduruldu. İlçede RES türbinleri bulunan firmanın, 12 türbin daha kurmak için hazırladığı 1/5 bin ölçekli ilave Nazım İmar Planı ile 1/1000 ölçekli ilave Uygulama İmar Planı ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca resen onaylandı. İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından askıya çıkarılan planlar, 6 Nisan’a kadar askıda olacak.

MAHKEME İPTAL EDİYOR, BAKANLIK YENİ ÇED İZNİ VERİYOR!

Karaburun Kent Konseyince yapılan yazılı açıklamada, daha önce aynı firmaya RES projesi için verilen çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararının, açılan davaların ardından iki kez iptal ettirildiği hatırlatıldı. Açıklamada ayrıca üretim lisansının da bir kez iptal ettirildiği belirtilerek, şunlar kaydedildi:

“Bu iptal kararları, doğayı ve yaşam alanlarını korumak için hep birlikte verdiğimiz inançlı ve kararlı mücadelenin sonucudur. Ne yazık ki bu iptal kararlarına karşın, gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gerekse Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından mahkeme kararlarındaki iptal gerekçeleri dikkate alınmaksızın, üretim lisansları ve ÇED izinleri hızlı bir şekilde yenilendi. Ancak bizler, böylesi doğaya ve insana hoyrat bir uygulamayla, ‘yenilebilir-temiz enerji’ adı altında bu nadir doğanın, yaban hayatının, tarım, mera ve turizm alanlarımızın kısacası Karaburun’da yaşamın yok edilmesine rıza göstermeyeceğiz. Özel çevre koruma sürecini denetleme yetkisini üzerine alan Çevre ve Şehircilik Bakanlığını, özel çevre koruma bölgesi ilanının gerekliliklerini yerine getirmeye davet ediyoruz. Biz Karaburunlu yurttaşlar olarak, her türlü yasal hakkımızı, dün olduğu gibi bugün de kullanmaya devam edeceğimizi kamuoyuna ilan ederiz.”

KARABURUN'DA NELER OLUYOR?

Lodosun, poyrazın, üzüm, nar ve bademin hiç eksik olmadığı, nergis kokularının iç ferahlattığı, yaklaşık 70 familyadan 400’e yakın nadir bitkinin yetiştiği, nesli tükenme tehlikesi altında olan canlı türlerinin son bir umutla adeta sığındığı bir yarımadadır Karaburun…

550 kilometrekarelik Türkiye’nin en büyük yarımadası…

Hayata, insana ve güzelliklere dair ne varsa hepsine düşman olan AKP iktidarı, son yıllarda Karaburun’a gözünü dikmiş durumda… Kıskançlıkla, titizlikle, kararlılıla korunması gereken insanlığın ortak mirası Karaburun Yarımadası, AKP eliyle patronlara açılmakta… Patronların kârına kâr, rantına rant katmak için, adeta peşkeş çekilmekte…

Karaburun Yarımadası bir yandan rüzgar elektrik santralleri, diğer yandan balık çiftlikleri, öte yandan mermer ve taş ocaklarıyla kurutulup cehenneme çevrilmekte…

AKP iktidarı Karaburun Yarımadası’nın hemen hemen yüzde 70’ini rüzgar elektrik santrali (RES) şirketlerine teslim etmiş durumda…

Türkiye’de rüzgar gücünden elektrik üretmeye uygun 3 rüzgar koridorundan birine sahip olan İzmir Yarımadası, son senelerde RES’ler,  diğer adlarıyla rüzgar türbinlerinin işgali altında. İzmir yüzde 19 ile Türkiye’de en fazla RES yatırımının yapıldığı kent. 12 bin kilometrekare yüzölçüme sahip kentte bin 722 kilometrekare, yani kentin yüzde 15’i işletilen ve projelendirilmiş RES alanı. Bu durum, patronların iştahını kabartıyor.

Türkiye’nin rüzgar haritasına göre, Çeşme Yarımadası ve Karaburun Yarımadası, RES ile elektrik üretimi için en veriimli bölgelerin başında geliyor. Enerji şirketleri de, kimi popüler ve aklayıcı kavramlarla, örneğin “temiz enerji”, “yenilenebilir enerji” gibi sloganlarla İzmir Yarımadası’nı istila etmiş durumdalar.

Karaburun ve Çeşme yarımadalarının el değmemiş güzellikleri, doğal dokuları, hayat fışkıran habitatları, enerji şirketlerinin kâr hırsına teslim edilmiş durumda. Bölgede ne kadar yaşam alanı, tarım alanı, sit alanı, mera varsa, hepsi yavaş yavaş şirketlere tahsis edildi, ediliyor.

RES’LERİN İNSANLARA VE YAŞAM ALANLARINA ZARARLARI

Halk Sağlığı uzmanı Prof. Dr. Zuhal Okuyan’ a göre, nükleer ve termik enerjiye göre daha temiz olarak nitelendirilen rüzgâr enerjisi santralleri yerleş̧im yerlerinin çok yanına ya da içine kurulursa insan sağlığını etkileyebiliyor.

“RES’lerin gürültüsü 80 desibelin altında ve bu düşük bir ölçüt olsa da sürekli gürültünün insan sağlığına olumsuz etkileri biliniyor” diye uyarıyor Prof. Okuyan.

Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Zuhal Okuyan

'RÜZGAR TÜRBİNİ SENDROMU DENİLEN YENİ BİR KLİNİK DURUM VAR'

“RES gürültüsünü, fabrika ortamı ya da uçakların geçişi ile kıyaslamamak gerekiyor. Rüzgar türbini sendromu (Wind Turbine Syndrome) denilen ve literatüre geçen yeni bir klinik durumdan söz ediyoruz” diye de vurguluyor.

Ayrıca, RES’lerin gölge etkilerine de dikkat çekiyor. Şöyle ki, pervanelerin ‘bir var bir yok’  şeklindeki gölgesi, insanları psikolojik olarak etkiliyor. Hayvanların ve bitkilerin de etkilendiği saptanmış. Bir diğer önemli konu da elbette yarattıkları elektro-manyetik alan. Sözün özü, türbinlerin yerleşim yerlerinden uzağa dikilmeleri gerekir.

Ayrıca, bölgedeki diğer canlılar, özellikle arılar ve kuşlar açısından da durum vahim. RES uğultularından arılar kaçıyor, arıcılık ölüyor. Pervaneleri ise kasap satırları misali yöredeki kuşları, yarasaları doğruyor; canlı yaşamı yok ediyor.