Bilgi Üniversitesi emekçileri toplu sözleşme hakları için mücadeleyi sürdürüyor

Bilgi Üniversitesi'nde Sosyal-İş Sendikası'nda örgütlenen ve toplu sözleşme hakkı elde ederek yetki başvurusu yapan emekçilere karşı kurumun açtığı davanın ikinci duruşması görüldü. Hâkim, üniversitenin yeni bilirkişi atanması talebini reddederek, yeniden SGK'dan çalışan sayısının istenmesini ve ek rapor yazılmasını istedi.

soL - Patronların Ensesindeyiz

Bilgi Üniversitesi emekçileri, Toplu İş Sözleşmesi hakları için örgütlü mücadeleyi sürdürüyorlar.

Üniversitede DİSK Sosyal-İş Sendikası'nda örgütlenen emekçilerin 2018'de elde ettiği Toplu İş Sözleşmesi hakkı sonrasında yapılan yetki başvurusuna kurum yönetiminin itirazı ile başlayan davanın ikinci duruşması görüldü.

Davanın geçtiğimiz Çarşamba günü yapılan duruşmada, üç bilirkişinin ortak raporunda, SGK'dan alınan çalışan sayıları ışığında, Sosyal-İş Sendikası'nın Bilgi Üniversitesi'nde toplu sözleşme için yeterli çoğunluğu sağladığı belirtildi. Kurumu savunan hukuk şirketinin avukatı, üniversitenin on iş yeri olduğunu ve sadece iki iş yerine ait sayıların dikkate alındığını, bu yüzden yeniden rapor yazılarak yeni bir bilirkişi heyeti atanmasını istediklerini söyledi. DİSK Sosyal-İş avukatı ise bilirkişi raporunda on iş yerinin de numaralarıyla belirtildiğini ve hepsinin dikkate alındığını, işveren avukatının süreyi uzatmak için yersiz bir itirazda bulunduğunu söyledi.

'İTİRAZ HUKUKEN GEÇERSİZ'

İşveren avukatının "Dosyada başvuru tarihinde prim ödenen çalışanların sayısı esas alınmış, rapor yeniden yazılmalı" itirazı üzerine, DİSK Sosyal-İş avukatı yetkiye temel alınan verinin o tarihte prim ödenen personel sayısı olduğunu hatırlatarak itirazın hukuken geçersiz olduğunu belirtti.

Duruşmanın sonunda hâkim yeni bilirkişi atanması talebini reddederek, yeniden SGK'dan çalışan sayısının istenmesi ve ek rapor yazılması için 23 Ekim 2019 Çarşamba’ya yeni duruşma günü verdi.

NE OLMUŞTU?

Bir vakıf üniversitesi olarak yola çıkan Bilgi Üniversitesi’nin 2009’da Laurate Education Inc. adlı küresel bir eğitim ağı şirketine satılmasından sonra üniversite yönetimi ilk olarak destek personelinin taşerona devrini planlamıştı. Bunun üzerine destek, idari ve akademik personel olarak üç gruba ayrılabilecek tüm üniversite çalışanları taşerona karşı bir imza kampanyası başlatmıştı. İmza kampanyasının ardından, geleceğini belli  eden yeni hak kayıplarına karşı tüm çalışanlar, DİSK Sosyal-İş sendikasında örgütlenmeye başlamıştı. Örgütlenmeden kısa süre sonra üç işçi işten atılmış ve kampüste bir direniş başlamıştı. Daha sonra akademik personel de dahil olmak üzere işten atılmalar devam etmiş ve atılanların büyük kısmı mahkeme süreçleriyle işe iade davalarını kazanmışlardı.

Aradan geçen dokuz yıl sonunda Bilgi Üniversitesi’ndeki çalışanlar örgütlenmeye devam ederek, Toplu İş Sözleşmesi hakkını 2018'in Eylül ayında elde ederek 4 Eylül’de Çalışma Bakanlığı’na yetki başvurusu yapmıştı. Ancak üniversite yönetimi yetki başvurusuna itiraz ederek mahkeme sürecini başlatmıştı.

11 Nisan 2019’da yapılan ilk duruşmada yetki tespiti için bilirkişi atanmasına ve bilirkişi raporunun hazırlanmasına karar verilmiş, üniversite avukatı bu duruşmada “Okul yönetimi okulda sendikalaşmaya karşı değildir, sadece sayılar tutmadığı için, bir resmi kurum olarak yönetsel sorumluluğu gereği itiraz etmiştir” diye konuşmuştu.