AYM kararı: Madenlerdeki ölümlerde etkili ceza soruşturması gerekir

Anayasa Mahkemesi, 2013'te Zonguldak Kozlu taşkömürü işletmesinde sekiz işçinin ölümüyle sonuçlanan iş cinayetine ilişkin verdiği kararda, 'Eylem kasıtlı olmasa dahi ölüm olayı kamu makamlarının muhakeme hatası, dikkatsizliği aşan bir kusuru sonucu meydana gelmiş ise mutlaka etkili bir ceza soruşturması yürütülmesini gerektirir' dedi. Karar bugünkü Resmi Gazete'de yayınlandı.

Türkiye Taşkömürü Kurumuna (TTK) bağlı bir Zonguldak Kozlu taşkömürü işletmesinde 7 Ocak 2013’te meydana gelen degaj (ani gaz ve kömür püskürmesi) ve metan gazı zehirlenmesi sonucu sekiz işçi hayatını kaybetti.

Hayatını kaybedenlerin aileleri, madende sorumlulukları olan yetkililer hakkında suç duyurusunda bulundu. Soruşturma kapsamında dönemin TTK Genel Müdürü ve beş yönetim kurulu üyesi hakkında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından soruşturma izni talebinde bulunuldu. Ancak Bakanlık soruşturma izni vermedi, buna yapılan itiraz ise bölge idare mahkemesince reddedildi.

Aileler son çare olarak Anayasa Mahkemesi'ne “Maden Kazası Sonucu Meydana Gelen Ölüm Olayına İlişkin Etkili Ceza Soruşturması Yapılmaması Nedeniyle Yaşam Hakkının İhlal Edilmesi” gerekçesiyle bireysel başvuruda bulundu.     

Aileler AYM’ye başvurularında, bilirkişi raporlarında TTK Yönetim Kurulu Başkanı ve üyelerine açıkça kusur izafe edilmesine rağmen soruşturma izni verilmemesi ve bu karara karşı yapılan itirazın gerekçesiz bir şekilde reddedilmesi nedeniyle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğini belirttiler.

AYM, verdiği kararda olayla ilgili hazırlanan bilirkişi raporuna da yer verdi. Raporda olayın yaşandığı madenle ilgili şu tespitler yer aldı:

  • Kaza tarihinde iş yerinde iş güvenliği uzmanı bulundurulmadı. İş güvenliği uzmanı çalıştırılmadığı için kapsamlı bir sağlık ve güvenlik dokümanı hazırlanmadı. Bu uzman kazadan sonra iş başı yaptırıldı.
  • Kaza öncesinde yapılan ateşleme arına 200 metreden daha yakın bir uzaklıkta, 95 metre mesafede yapıldı. Halbuki bu ateşleme 200 metre uzakta olması gerekiyordu. Ateşleme mahali gerçekten 200 metrede ve ateşleme sırasında işçiler de mahalde korunuyor olsalardı, muhtemeldir ki ölen olmayacaktı.
  • Türkiye Taşkömürü Kurumu Ani Gaz ve Kömür Püskürmesi (Degajlara) Olaylarına Karşı Alınacak Emniyet Tedbirleri Yönergesi’nin 7. maddesinde ateşlemeden etkilenebilecek yerde 3 kişiden fazla kimse bulundurulmayacağı belirtilmesine rağmen dokuz kişi vardı.
  • Ani degaj riski taşıyan arınlardaki patlatmalarda gecikmeli kapsül kullanımı yasak olmasına rağmen gecikmeli kapsül kullanıldı.
  • Denetimlerde saptanan eksikler için yükleniciye yaptırım uygulanmadığı gibi eksikliklerin giderilip giderilmediğini takip etmeye özen gösterilmedi.
  • Degaj olasılığı algılanamadığı için degaja meyilli bir kesimde uygulanması gereken önlemlerin hiçbirine başvurulmamıştır. Degaj olasılığının fark edilmemiş olmasına sahada işi görevlendirdiği Yapı Denetim Grubu çalışanlarının riski algılayacak, değerlendirecek ve çalışmaları ona göre yönlendirecek bilgi, birikim, eğitim ve tecrübelerinin olmaması yol açmıştır.
  • Kazanın meydana geldiği sırada yapılmakta olan iş, kömür üretiminin ayrılmaz unsuru ve TTK'nın asli işidir. İşin verildiği yüklenici ise TTK'dan daha uzman olmayıp teknolojik olarak farklı bir donanıma da sahip değildir.
  • İşin ihale edilmesi sırasında bilgi, beceri, donanım, personel ve tecrübe gibi hususlar değerlendirilmemiştir. Yüklenici firmanın anılan işe yönelik bir tecrübesi bulunmamaktadır.
  • Alt işverene verilen iş, asıl işverenin uzmanlık alanına girip işin verildiği şirketin bu iş konusunda bir uzmanlığı bulunmamaktadır.

TTK YÖNETİCİLERİ ASLİ KUSURLU

Kararda şu ifadeler yer aldı: 

"Bilirkişi raporunda kusur durumlarına ilişkin olarak, işi ihaleye çıkaran ve sözleşmede imzası bulunan TTK Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu üyeleri ile TTK Kozlu İşletme Müessesesi yöneticilerinin kusur ve sorumluluklarının bulunduğu, yüklenici firma yöneticilerinin asli kusurlu olduğu, teknik nezaretçi, vardiya mühendisleri, sondör ve barutçunun sorumluluklarının bulunduğu kanaatine varılmıştır."

'ETKİLİ BİR CEZA SORUŞTURMASI YÜRÜTÜLMESİNİ GEREKTİRİR'

AYM verdiği kararda, “eylem kasıtlı olmasa dahi ölüm olayı kamu makamlarının muhakeme hatası, dikkatsizliği aşan bir kusuru sonucu meydana gelmiş ise mutlaka etkili bir ceza soruşturması yürütülmesini gerektirir” dedi.

'DEVLETİN GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMASI ZORUNLULUKTUR'

Kararında, “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar yönünden başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğunu” belirten AYM şunları kaydetti:

  • Kömür madeni işletme işi, bu işte çalışanların yaşamı ile vücut bütünlüğü bakımından birtakım riskler içermesi sebebiyle tehlikeli bir faaliyettir. Bu tür işlerde, yaşamı koruma yükümlülüğü kapsamında, ölüm ve yaralanma olaylarının önüne geçilmesi için devletin gerekli tedbirleri alması bir zorunluluktur.
  • Somut olayda soruşturma izni verilmemesi kararının bilirkişi raporunda belirtilen kusur ile degaj/püskürme olayı arasında bire bir illiyet bağı bulunmadığı yönündeki tespite dayandırıldığı anlaşılmaktadır.
  • Yaşam hakkı kapsamında devletin sahip olduğu etkili soruşturma yükümlülüğü, sorumluların belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek bir ceza soruşturması yürütülmesini gerektirmektedir. Kamu makamlarının bilirkişi raporları ile tespit edilen kusurlu davranışlarının bulunduğu somut olayda, tespit edilen kusur ile gerçekleşen netice arasında ceza hukuku anlamında bir illiyet bağı bulunup bulunmadığının ilgili idare kurullarınca karara bağlanarak adli sürecin sona erdirilmesi etkili soruşturma ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.
  • Anayasa Mahkemesi, açıklanan gerekçelerle, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir.