Ataşehir Belediyesi işçileri: CHP'li yönetim de fırsatçılık yapıyor

Ataşehir Belediyesi'nde taşeron işçi olarak çalışan emekçiler, son günlerde yaşadıklarını soL Haber'e anlattılar... İşçiler, Ataşehir Belediyesi'nde süreç boyunca hem AKP hem de CHP tarafından pek çok başlığın muğlak bırakıldığına dikkat çekiyor. AKP'nin 'tüm işçileri kadroya alacağız' söylemiyle kıyım yaptığını, CHP'li yönetiminse sürecin AKP'nin…

Haber Merkezi


Türkiye genelinde taşeron işçilere yönelik "arşiv araştırması" ve "güvenlik soruşturması" adı altında tasfiye operasyonları sürüyor. Kadro bekleyen binlerce taşeron işçi, bu iki bahaneyle işsiz bırakılıyor. 

Kıyımın yaşandığı kurumlardan biri de Ataşehir Belediyesi...

Ataşehir Belediyesi'nde taşeron olarak çalışan emekçiler, son günlerde yaşadıklarını soL Haber'e anlattılar... 

İşçiler, Ataşehir Belediyesi'nde süreç boyunca hem AKP hem de CHP tarafından pek çok başlığın muğlak bırakıldığına dikkat çekiyor. AKP'nin "tüm işçileri kadroya alacağız" söylemiyle kıyım yaptığını, CHP'li yönetiminse sürecin AKP'nin inisiyatifinde olduğunu öne sürerek fırsatçılık yaptığını vurguluyorlar. 

'AKP'NİN 'KADROLU' DEDİĞİ, YALDIZLANMIŞ TAŞERON İŞÇİSİ'

Bir belediye çalışanı olarak “Taşeron işçilerin kadroya geçiş” sürecinde yaşadıklarınızı anlatır mısınız?

V.L.: Sürecin en başından beri bir yalanlar silsilesinden ibaret olduğu zaten adından belliydi. Cumhurbaşkanı “Taşeron işçiler kadroya geçecek” dedi ama geçilen şey bir şahsa ait özel şirketten, yine özel olacak belediye şirketiydi. Kadrolu işçi ya da memurların edindiği hiçbir hakkı edinmiyor; yalnızca kadro adı altında yaldızlanmış taşeronlar olmaya devam ediyorduk. Bu yüzden hem Erdoğan’ı, hem de AKP’yi iyi tanıyanlarımız zaten en başından hiç heyecanlanmadık.

Peki sürecin başındaki sabıka kayıtları ve yakın zamandaki “güvenlik soruşturması” ile işten çıkarmaların olacağını öğrendiğinizde ne düşündünüz?

J.S.: Bunları süreç başladıktan kısa süre sonra öğrendik ve hemen o anda da bu sürecin yalnızca göz boyamadan ibaret olmadığını ve beraberinde bir kıyımın da geleceğini anladık. Ama bu durumu yalnızca böyle tarif etmek yetmez. İktidara muhalif herkesin "suçlu" ve "düşman" ilan edildiği bir ülkede on binlerce emekçinin bu süreç boyunca, hem de bir kez de değil defalarca haftalar boyu “Acaba ekmeğimden olacak mıyım” korkusuyla yaşamış olduğunu; bunun çocuğunu okutan, borçlarla boğuşan emekçilerin psikolojisine yaptığı etkiye de dikkat çekmek istiyorum. Haftalardır hepimize bu korkuyu yaşattılar. Hatta bizim belediyemizde, bundan zevk aldığını düşündüğümüz yöneticiler de yok değil. "Güvenlik soruşturması" olumlu sonuçlananları üç gündür inatla paylaşmıyorlar. İnsanlara bir "oh" demeyi bile çok görüyorlar.

'CHP'Lİ BELEDİYELERDE 'KHK'Yİ UYGULUYORUZ, BAŞINIZA BİR ŞEY GELİRSE BİZDEN BİLMEYİN' HAVASI VAR'

Bu süreçte yasaları ve konuyla ilgili çıkan KHK’leri incelediniz mi? Önlem almak adına girişimleriniz oldu mu?

F.C.: Elbette. Süreç boyunca hem AKP hem de CHP tarafından pek çok başlık karanlık ve muğlak bırakıldı. AKP’nin bakanları “Merak etmeyin, tüm işçileri kadroya alacağız” derken kıyımlar sürüyor; CHP’li belediyelerde ise titizlikle, “Süreç tamamen AKP’nin inisiyatifinde, biz yalnızca kanun ve KHK’leri uyguluyoruz, başınıza bir şey gelirse bizden bilmeyin” havası yaratılmaya çalışılıyordu. Pek çok dedikodu yayılıyor ve bilgi kirliliği yaratılıyordu. Ama özellikle güvenlik soruşturmalarının işe alınmamak için bir gerekçe olmadığı gibi bilgileri süreç içinde öğrenmiş olduk. Tabii bizim Ataşehir Belediyesi bazı açılardan farklı bir yer. İlk ve büyük kıyımın burada olma sebebi de bu farktı, bunu çok iyi biliyoruz. Ataşehir’de özellikle geçtiğimiz son yerel seçim öncesi pek çok insan oy için işe alınmıştı. Belediye uzun süredir maaşlara kaynak yaratmakta zorluk çekiyor. Herkes şunun apaçık farkında: CHP’li belediye bu süreci fırsat bilip rahatlamak için bir koz olarak kullandı ve işçi kıyımına gitti.

'ÖRGÜTLÜ HALK KAZANIR, BİZ DE KAZANACAĞIZ'

İşten atılmalar başladığında ilk tepkiler ne oldu ve işçiler nasıl refleks gösterdi?

C.G.: İnsanlar örgütlenmesin diye olacak ki, güvenlik soruşturması bahane edilerek reddedilen 107 işçi pazartesi günü teker teker insan kaynaklarına çağrılıp hiçbir hukuki zemini olmayan garip kağıtlara imza attırıldı ve evlerine yollanmaya çalışıldı. Neyse ki belediyede çalışan herkes CHP’li değil. Solcu, devrimci arkadaşlarımız olaya müdahale etti ve çıkan herkesten tek tek iletişim bilgilerini aldı. Aynı günün akşamında Kadıköy Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde ve Ataşehir Cemevi’nde toplantılar yapıldı ve hukukçu arkadaşlardan destek alındı. Ertesi gün de hep birlikte belediye önünde direnişe geçti arkadaşlarımız. Ben işe kabul edilenlerdenim ama bizler de arkadaşlarımızı yalnız bırakmadık. Zaten direniş başlar başlamaz toplamda 500 civarı olduğu söylenen “reddedilenler” listesi bir anda 107 kişiden ibaret oldu ve geri kalanlara “Valilikten sonucunuz gelmedi, bu yüzden sizi geçici olarak kadroya alıyoruz” ibareleri bulunan yeni bir absürt kağıt imzalatıldı. Sayının 107’de kalmasının ve bu kıyımın yalnızca AKP’nin işi olmadığının en açık kanıtı da budur. Ama direnen arkadaşlarımız hem kendi işlerini hem de içerideki arkadaşlarının işlerini koruyorlar. Hepimiz koruyoruz. Biliyoruz ki örgütlü halk kazanır. Biz de kazanacağız.

Elinize sağlık. Teşekkür ediyoruz...

Direnen işçilerin her an yanında olduğunuz için biz de size teşekkür ediyoruz.