Apartman görevlisi kadın anlatıyor: Patronların sahiplenmesine izin veremeyiz, 8 Mart bizim günümüz

Ankara'da bir üniversite öğrencisi, birkaç yıl içinde parçası olacağı sınıfın içinden, apartman görevlisi bir kadına mesleğini, yaşam koşullarını, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü arifesinde, soL için sordu.

Nur Çuhadar

Bir sistem düşünün, kadınların kirasını ödeyebilmek, çocuğunun eğitim masraflarını karşılayabilmek, yaşaması için gerekli olan gıdayı satın alabilmek için saatlerce "başkalarının kiri"ni temizlediği... Başka pek çok kapitalist ülkede olduğu gibi, sistematikleşen ev temizliği işi, Türkiye'de de on binlerce kadının gelir kaynağı.

Ankara'da bir üniversite öğrencisi, birkaç yıl içinde parçası olacağı sınıfın içinden, apartman görevlisi bir kadınla mesleğini, yaşam koşullarını 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü arifesinde, soL için konuştu.

Öncelikle 8 Mart Dünya Kadın Emekçiler Gününüzü kutlayalım. Biraz hangi şartlarda ve nasıl çalıştığınızdan bahsedebilir misiniz?

Teşekkürler, ben de bütün emekçi kadınların gününü kutlarım. Özellikle de karanlıkta uyanmak zorunda olup, hiç yorulmayacak gibi günde 12 saat çalışan, yaşam mücadelesi veren, ayakta kalmaya çalışan kadınların...

'BAZEN BİLEKLERİMDEKİ GÜCÜ FARK EDİP, UMUTLA YÜRÜMEYE DEVAM EDİYORUM'

Ben bir apartmanın görevlisiyim. "Apartman görevlisi" dendiğinde akla sadece kapıdan çöp alan, ara sıra kapıya ekmek, gazete ve süt bırakan, binanın önünü süpüren, işi bittiğinde komşuları ile çay içen bir insan figürü canlanıyor olabilir aklınızda. Ben biraz daha ayrıntı anlatayım. Sabah 06:30 da kaloriferi açmak ve sabah alışverişini yapmak için çarşıya çıkmak üzere uyanmak zorundayım. Bazen onlarca kilo ağırlığındaki poşetleri taşırken bileklerimdeki gücü fark edip, biraz şaşırıp sonra umutla yürümeye devam ediyorum. Günde üç kez tekrarladığım çarşıya çıkma, benim için bazen onlarca ağırlık ile de olsa dışarı çıkma ve sokağı görme imkanı sağlıyor. Çoğu zaman binadaki evlere temizliğe gidiyorum. Bu günler benim için zaten oldukça yorucu oluyor. üzerine bir de binada yaşlı, hasta varsa hepsi ile ben ilgileniyorum. Mesai kavramım hiç olmadı, ben hep işteyim.

Evlere temizliğe gittiğinizi söylediniz, bu normalde göreviniz mi yoksa ayrıca ücret alarak mı yapıyorsunuz?

Aslında dışarıdan bakıldığında "ekstra" olabilir, doğru. Sadece evi temizlemek için 100 TL'ye anlaştığım patronum evin bütün iç-dış camlarını sildirip, ütüsünü ve yemeğini yaptırdığı, 11 saat çalıştığım günün sonunda 75 lirayı bana "ama yol paran yok ve yorulmadın" diyerek verdiğinde çok da "ekstra" olmuyor. Emeğimin karşılığının bu para olmadığını söylediğimde ise gördüğüm muamele daha da can sıkıcı. Hakkınızı aradığınızda hemen en kötüsü, en nankörü siz oluyorsunuz. Üstelik evlere temizliğe gitmek istemediğimde, kendi işim ile tehdit ediliyorum. Temizliğe gitmezsem, apartmandaki görevimden de olacağımı söylüyorlar.

Herhangi bir iş güvenceniz var mı?

Tabii ki hayır. Bez sıkmaktan sinir sıkışması hastalığına yakalandığınızda patronunuz kolunuzu iyi kullanamadığınız için, meslekten kaynaklı vücut ağrıları, romatizma yaşadığınızda hızlı hareket edemediğiniz için kovuluyorsunuz. Hamilelik durumunda kovulmamak için aylarca hamile olduğunu saklayan kadın arkadaşlarım oldu. Asla düzenli ve sabit bir geliriniz yok. Çoğumuz sigortasız çalışıyoruz, yatırılan sigortalar ise ya eksik ya da ileride emekli olmanızı sağlamayacak türden sigortalar. 

'GÜVENLİ OLSUN DİYE, DAHA UCUZA ÇALIŞTIĞIMIZ OLUYOR'

Apartman görevlisi bir kadın olduğunda, ayrıca yaşadığı sıkıntılar oluyor mu peki?

Çok fazla. Her şeyden önce tacize veya hakarete uğramadığı için bile düşük ücreti kabul eden kadınlar var sektörde. Güvenliğimizi emeğimiz ile satın alıyoruz, haliyle kadınlar olarak "ucuz iş gücü" olarak görülüyoruz. Erkek bir apartman görevlisine "misafirim geldi, getir-götür yapar mısın" diye sormazlar ya da ütü yaptırmaz, hasta baktırmazlar. Kadın olduğunuzda sosyalleşmeniz bile ayrı bir sorun haline geliyor. Erkekler alışveriş yaptığı bakkalın önünde bile çayını içip az da olsa nefes alabiliyorken, bizler güvenli şekilde dinlenmek için bile emek sarf ediyoruz. Yanlış anlamayın erkek apartman görevlilerine de bozulan şeyleri tamir ettirme, akıtan çatıya onarım yaptırma, bavul taşıtma, araba yıkatma gibi onlarca haksız iş yükleniyor. Asıl mesele sömürülen taraf olmakta.

'APARTMAN GÖREVLİSİNİN İZNİ OLMAZ, HEP İŞTEDİR'

İzin günleriniz, sosyal haklarınız ne durumda? 

Çoğu apartman görevlisinin izni yoktur, dediğim gibi, ben hep işteyim. Sözde Pazar günleri izin günüm ama kaloriferi açmak-kapatmak çöp toplamak binayı temizlemek gibi işleri yine yapmak zorundayım. Resmi tatillerde zaten kazanılmış hakkım olan izni hiç bir zaman alamadım. Ev temizliğinde izin yoktur zaten, patronlar emeği satın aldığını değil, emekçiyi kiraladığını düşündüğü için haftanın yedi günü aralıksız çalıştırabilir. Karşılarında örgütlü bir yapı olmadığında, patronlar emekçilere istediklerini dayatabiliyorlar. Tek başına "ben Pazar günleri çalışmam" demenin çok da bir karşılığı olmuyor. Temel yaşam ihtiyaçları için çalışmak zorunda olan birilerini illa ki buluyor patronlar.

'8 MART'I PATRONLARIN SAHİPLENMESİNE İZİN VEREMEYİZ, BİZİM GÜNÜMÜZ'

Perşembe günü 8 Mart, belki yine çalışıyor olacaksınız. Ne söylemek istersiniz bugün için, size ne ifade ediyor...

Burada "emekçi" kavramının altını çizmek gerekir. Evlerine temizliğe gittiğimizde sağa sola kontrol amaçlı para bırakan kadınların, sabah 7 de başladığım iş günümün 10'uncu saatinde 5'inci kattaki camları sildirirken can güvenliğimi hiç düşünmeyenlerin, hak ettiğim parayı istediğimde sanki aynı marketten alışveriş yapmıyormuşcasına evime giren her kuruşu hesaplayan patronların sahiplenmesine izin veremeyiz bugünü, 8 Mart onların olamaz. Otobüslerde karşılaştığında aynı iş için bambaşka ücretler alan, bütün gün yemek yaptıktan sonra evine geldiğinde yemeği pişmemiş olan biz emekçi kadınların günü bugün. Bizim günümüz ve bir gün hakkıyla kutlayacağımıza da inanıyorum. Örgütlü bir işçiyim, bu 8 Mart'ta, benimle aynı işi yapan kadınlara, birlikte mücadele edelim diyeceğim. Diğer günlerde dediğim gibi, benim günüm olduğunu belki biraz daha fazla hissederek...