Almanya'da binlerce çelik işçisi sokağa çıktı

Alman Thyssen-Krupp çelik karteli ile İngiliz-Hollanda ortaklığı Tata Steel Europe'ın birleşme kararı alması sonrası, binlerce işçi işlerini savunmak için sokağa çıktı.

soL - Almanya

Alman Thyssen-Krupp çelik karteli ile İngiliz-Hollanda ortaklığı Tata Steel Europe'ın birleşme kararı alması Alman işçi sınıfı içinde önemli tartışmalara yol açtı.

Sözü geçen birleşmenin hayata geçmesi durumunda en az 4 bin işçinin işini kaybetmesi tehlikesinden dolayı Cuma günü  Bochum kentinde binlerce işçi sokağa çıktı.

Thyssen ve Tata kartellerinin kısaltmasından oluşturulan ''ThyTata'ya Hayır!'' sloganının yanısıra, Almancada çelik anlamına gelen ''Stahl'' ile ses benzeşimli hırsız anlamlı ''Diebstahl'' kelimelerini ayırarak türetilen ''Dieb-Stahl'' sözcüğünü sloganlaştıran işçiler, ''Hırsızlığa Karşı'' (Gegen Den Dieb-Stahl) pankartları ile yürüyüşe geçtiler.

DÜZEN SENDİKACILIĞI ZORDA

Metal iş kolununun sendikası olan IG Metal iş yeri temsilcisi Günter Bach Junge Welt gazetesine, ''Yapılan anlaşma işçiler için iyi değil. Bundan dolayı reddiyoruz'' diye konuştu.

24 Eylül genel seçimlerine iki gün kala gerçekleşen bu eylemin hem  Alman sarı sendikacılığını hem de  siyasetini endişelendirdiği görülüyor.

IG Metal sendikasının eski genel başkanı ve Thyssen-Krupp Steel Denetleme Kurulu Üyesi Detlef Wetzel, ''Her çalışan için iş güvencesi istiyoruz'' derken,  Alman Sendikalar Birliği (DGB) şefi Reiner Hoffmann'dan işçilere yarımağız destek geldi.

Reiner Hoffmann, ''Birleşme kararı gösterdi ki, yönetim çalışanların çıkarını dikkate almamış, alternetif çözümler üzerine kafa yormamıştır. Bu, hiç de iyi bir işaret değildir'' diye konuştu.

Seçim arefesinde puan toplama kaygısına düşen iktidar ortağı sosyal demokrat SPD'nin Federal Çalışma Bakanı Andrea Nahles, iki kartel arasında yapılan anlaşmanın kamuoyuna ilan edilenden farklı olduğu kaygısını dile getirirken, ''anlaşma kapalı kapılar ardında değil, açık yapılmalıydı'' ifadesinde bulundu.

Daha da ileri giden Çalışma Bakanı Nahles, miting alanındaki mikrofondan, ''Mücadele etmek için buraya geldik'' diye seslendi.

Duisburg Belediyesi Birinci Başkanı Sören Link, çelik işçilerinin işlerini yitirmememeleri için elinden geleni yapacağını vaad ederek, babasının da çelik işçisi olduğunu söyleyedi ve ekledi: ''Çelik Duisburg'a aittir.''

Düzen partileri yelpazesinin sağ kanadında duran iktidardaki Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Kuzey Ren Vestfalya  Eyaleti Çalışma Bakanı Karl-Josef Laumann'ın mitingdeki konuşması sık sık slogan ve ıslıklarla kesildi.

Karl-Josef Laumann, çelik endüstrisinin dünya standartlarında rekabet gücüne ulaşabilmesi için ''kimi yeniliklerin yapılması'' gerektiğini vaaz etti.

'MÜLKİYET HAKKI' VE 'KAMULAŞTIRMA TALEBİ'

Kuzey Ren Vestfalya Sol Parti sözcüsü Christian Leye, sözü geçen birleşmeye karşı olduğunu belirttikten sonra, kendi partisi ölçülerinde bile radikal bir talepte bulunarak, mülkiyet hakkı kavramının tartışılması gerektiğine vurgu yaptı.

Christian Leye, ''Mülkiyetin kime ait olduğu sorusunu şimdi sormayacaksak, ne zaman soracağız'' diye seslendi.

Alman Komünist Partisi (DKP), çelik işçilerinin direnişinin yanında olduklarını açıklayarak, kamulaştırma talebinde bulundu.

DKP Ruhr Vestfalya sözcüsü Marion Köster, federal çalışma yasasının 27/1 maddesine göre, çelik endüstrisinin kamusal niteliğine dikkat çekti.

Marion Köster sendikalara seslenerek, ''Çelik endüstrisinin kamulaştırılması talebi yeniden sendikaların  gündemi haline gelmelidir'' diye konuştu.

HER İKİ ŞİRKET DE 'ANTİ-BOLŞEVİK-FON'UN AKTİF DESTEKLEYİCİLERİYDİ

Thyssen-Krupp'un Almanya'da 27 bin çalışanı var. Dünya ölçeğinde 155 bin çalışanı olan kartel, Tata Steel Europe ile birleşmesi durumunda yalnızca Almanya'da 4 bin işçi işinden olacak. (

Thyssen holdingi ile Krupp'un 1999'da birleşmelerinden önceki sicilleri yalnızca emek sömürüsü ile de sınırlı kalmadı. Her iki şirket de Nazi partisi NSDAP'yi destekleyip, finanse etti.

Her iki şirketin öncülleri Weimar Cumhuriyeti döneminde kurulan ve Deutsche Bank'ın sahibi Paul Mankiewitz'in öncülüğünü yaptığı  ''Anti-Bolşevik-Fon''un aktif destekçileri içinde yer aldı.

Friedrich Thyssen, 1923'de NSADP henüz yeni bir parti iken, dönemin koşullarında bir servet niteliğindeki rakamla (100 bin goldmark) faşist hareketin güçlenmesine destek verdi.

KRUPP, ESİR ÇALIŞTIRARAK SERMAYE BİRİKTİRDİ

Friedrich Krupp, toplama kamplarında esir olarak tutulan yüzbinlerce insanın emeğini acımasızca gasp eden bir sermaye birikimine sahip. Nazilerin en önemli silah üreticisi konumundaydı.

Savaş sonrasında Friedrich Krupp'un oğlu Alfried Krupp, işlediği suçlarından dolayı 12 yıl hapis cezasına çarptırılmış olmasına karşın, Adenauer hükümeti af yasası çıkartarak Nazi destekçilerini 1952'de serbest bıraktı.