AKP bildiğiniz gibi: Cebimizden aldıkları para bakın kimin cebine gidiyor!

Önceki gece TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen ve patronların finans açıklarını kapatmak için kurulan Türkiye Varlık Fonu'nun kaynağı, İşsizlik Fonu olacak. İşsizlik sigortasında biriken fonlar, emekçilerin işsizliğe karşı korunmasından çok sermaye sınıfına doğrudan rant aktarımı olarak kullanılacak.

Önceki gece TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen ve patronların finans açıklarını kapatmak için kurulan Türkiye Varlık Fonu'nun kaynağı, İşsizlik Fonu olacak. İşsizlik sigortasında biriken fonlar, emekçilerin işsizliğe karşı korunmasından çok sermaye sınıfına doğrudan rant aktarımı olarak kullanılacak. 

Cumhuriyet gazetesi ekonomi yazarı Erinç Yeldan, bugünkü (17 Ağustos 2016) köşesinde, Türkiye Varlık Fonu'nun kaynağının, İşsizlik Fonu olduğunu yazdı. 

Yeldan, "Torba yasa tombalası" başlıklı yazısında, şu ifadeleri kullandı: 

"Varlık Fonu altındaki tüm bu harcamaların ana kaynağı ise İşsizlik Sigorta Fonu olacak. Dolayısıyla, işsizlik sigortasında biriken fonlar, emekçilerin işsizliğe karşı korunmasından ziyade, sermaye sınıfına doğrudan rant aktarımı için bir araç olarak kullanılacak. Yasa bir de Varlık Barışı adı altında yeni bir af düzenlemesini getiriyor. Buna göre yurtdışı ve yurtiçi (para, altın, döviz, menkul kıymet vb) tüm varlıkların kayıt altına alınması durumunda vergiden muafiyet sağlanacak ve 'nereden buldun' sorusuyla karşılaşılmayacak."

Yeldan'ın yazısının tamamı şöyle: 

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu yeni bir “torba” yasasını görüşerek Meclis’e gönderdi. “Ekonomik büyümeyi canlandırmak” amacıyla hazırlandığı öne sürülen torba yasanın ilgili maddeleri tam bir karmaşa, denetimsizlik ve rant örneği. 

“Torba”nın 35. maddesinde özelleştirme adı altında kamu varlıklarının yasal düzenlemeye gereksinim duymaksızın, tümüyle tasfiyesine olanak sağlayacak bir tasarım kurgulanmakta. İlgili madde sayesinde tam 111 adet kamu varlığının Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na devredilerek, herhangi bir yasal düzenleme gözetilmeden ve ihale yasasına da tabi olmadan özelleştirilmesinin yolu açılıyor. Söz konusu kamu varlıklarının arasında TRT, Atatürk Orman Çiftliği, GAP Başkanlığı, Devlet Su İşleri, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) gibi kuruluşlar dikkat çekiyor. 
35. madde, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin yorumuyla, “Cumhuriyet’in kamusaldeğerlerinin toptan tasfiyesi olarak” anlamına gelmekte. 

Yasada geçen bir diğer düzenleme ise Türkiye Varlık Fonu AŞ. Varlık Fonu her türlü bütçe denetiminden uzak, Başbakanlık’a doğrudan bağlı bir kanunlar üstü “şirket”.Kurumlar vergisine ya da Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi olmadan çalışacak fon,“çılgın” projeler denilen hiper yatırımları finanse edecek. Fona bağlı çok önemli bir diğer yaratıcı düzenleme ise “stratejik yatırım” kavramı. Madde 70 olarak bilinen düzenleme içinde yer alan “stratejik yatırım” kavramı dahilinde yüklenici firmaların gelirleri kurumlar vergisinden muaf tutulacak; yatırıma katkı oranları yüzde 200’e kadar istisna kapsamında değerlendirilecek; Hazine arazisi üzerinde kurulmuş iseler 49 yıllığına bedelsiz tahsis edilecek; söz konusu işletmelerde çalışanların sigorta primlerinin işveren payı 10 yıl boyunca Ekonomi Bakanlığı’nca karşılanacak; enerji tüketim maliyetlerinin yüzde 50’si, “nitelikli” teknik personelin asgari ücretin 20 misline kadar olan ücretleri devlet tarafından ödenecek. 

Ancak bu arada ne “stratejik yatırımların” ne de “nitelikli personelin” nasıl tanımlanmış olduğu konusu belirsizliğini korumakta. Varlık Fonu altındaki tüm bu harcamaların ana kaynağı ise İşsizlik Sigorta Fonu olacak. Dolayısıyla, işsizlik sigortasında biriken fonlar, emekçilerin işsizliğe karşı korunmasından ziyade, sermaye sınıfına doğrudan rant aktarımı için bir araç olarak kullanılacak. 
Yasa bir de Varlık Barışı adı altında yeni bir af düzenlemesini getiriyor. Buna göre yurtdışı ve yurtiçi (para, altın, döviz, menkul kıymet vb) tüm varlıkların kayıt altına alınması durumunda vergiden muafiyet sağlanacak ve “nereden buldun” sorusuyla karşılaşılmayacak. 

Söz konusu düzenlemeler “ekonomik büyümeyi teşvik” olarak kamuoyuna sunulsa da ardında yatan gerçeğin aslında AKP’nin yeni koalisyonlar kurgulama ve sermaye gruplarını kamu rantları yoluyla “hizaya” getirme operasyonları olduğu açık olarak görülüyor. İktisat yazınında ahbap-çavuş kapitalizmi (croony capitalism) diye adlandırılan bu tür sermaye birikimi özendirmelerinin aslında nasıl da bir rant ve yozlaşma mekanizmasına dönüşmüş olduğunu Uzak Asya ve Latin Amerika deneyimlerinden çok yakından biliyoruz.