200 fabrika yangını, 3 bin konkordato

TL’nin hızlı değer kaybetmesi ile birlikte ortaya çıkan iki patron davranışından biri konkordato. Bu yola başvurması kapalı olanlar ise fabrikalarını yakıyor. Fabrika yangını bir tür fiili konkordato anlamına geliyor, borçlar erteleniyor, yapılandırılıyor. En büyükler ise zaten işini devletle masaya oturarak çözüyor...

Haber Merkezi

 

Büyük sermaye grupları için banka borçlarının yeniden yapılandırılması başta olmak üzere borçların ertelenmesi, kısmi iptali gibi çözümlerin yanısıra “kriz önlemi” olarak bir dizi ek teşvik düzenlemesi yapıldı. 2016 yılında Kredi Garanti Fonu kapsamının genişletilmesinden başlayarak bankaları etkileme ya da parçası olduğu zincirde kendisi dışında hasar yaratma olasılığı bulunan firmaların batışını engellemek için uğraşılıyor. İrili ufaklı bir dizi düzenlemeyle kurtarılması mümkün olmayan sermayedarlar için de konkordato süreci devreye sokuluyor. Döviz kurlarındaki artıştan bu yana yangın çıkan fabrika sayısı 200’e, konkordato ilan eden firma sayısı 3 bine ulaştı. Bu sayının yıl sonunda 7 bine ulaşacağı tahmin ediliyor. Şu an için konkordato sürecine girerek ertelenen borç miktarının 15 Milyar TL'yi bulduğu belirtiliyor.

2004 yılında, mevcut iflas erteleme sistemi yürürlükten kaldırılarak yerine “Kurtarma Anlaşması Kurumu” getirildi. Mali durumu zorda olan firmalar, borçlarını yapılandırmak üzere ek süre talebinde bulunmak için konkordatoya başvuruyordu. Alacaklılarına ödeme güçlüğü çeken firmaların, borçluların icra takibi baskılarından kurtulabilmek için zaman istemelerine yönelik iflas erteleme kararı almaları yasaklanınca, bu firmalar bu sefer de İcra İflas Yasası’nın 285. – 309. maddeleri arasında düzenlenen konkordatoya başvurmaya başladılar.

Hukuki açıdan tarifi şu: Mali durumu bozulmuş olan borçlunun, borçlarını belli bir oran ve vadede ödemesine ilişkin alacaklıları ile yaptığı ve mahkemece onaylanan bir sulh anlaşması. Pratik karşılığı ise başvuruyu yapanın borç yükünü atması olarak gerçekleşiyor. Konkordato başvurusu yapan patronlar kendilerini korumaya alıyor ama onlardan alacağı olanlar zora giriyor. Daha önemlisi patron bu yolla borçlarını devletin kapısına bırakıp kaçmış oluyor. 

TL’nin hızlı değer kaybetmesi ile birlikte ortaya çıkan iki patron davranışından biri konkordato. Bu yola başvurması kapalı olanlar ise fabrikalarını yakıyor. Fabrika yangını bir tür fiili konkordato anlamına geliyor, borçlar erteleniyor, yapılandırılıyor. 

Yangın ve konkordato TL’nin hızlı değer kaybıyla ortaya çıkmış iyi uygulama. Verilere göre döviz kurlarının artışından bu yana konkordato başvurusunda bulunup talebi sonuçlanan borçlu sayısı 3 bini geçti. Yıl bitmeden bu sayının 5 bin ila 7 bin arasında olacağı tahmin ediliyor. Konkordato başvurusu kabul edilenlerinin çoğunun büyük şirketler olması ve bunların çoğunluğunun devletten büyük ihaleler olanlar olması ayrıca dikkat çekici. Bunların arasında “Kaşıbeyaz” gibi ülkenin en çok iş yapan restoranları da var. 

Hükumete göre konkordato ilan eden şirketlerin sayısı abartılıyor. Gerçek rakam ülkede 500, İstanbul’da 100 civarında. Ama gerçek rakamlar böyle olsa bile bu yüksek bir iflas oranı anlamına geliyor. Asıl önemlisi, şirketlerin “krizi fırsata çevirerek” borçlarını alacaklılarının ve devletin kapısına terk ederek kurtulmak istemesi. Konkordatonun istismar edildiği gizli bir şey değil. Devlet de bu istismara bilerek göz yumuyor. Çünkü çoğu iktidar çevreleri ile sıkı bağları olan “yandaş” şirketler.

Bunların yanında inşaattan makineye, gıdadan turizme birçok sektörde büyük küçük şirketler konkordato talebinde bulunması. Bu firmalar arasında en çok dikkatleri üzerine toplayan şirketler ise kamu ihalelerinde taşeron olarak yer alan firmalar... Üç bine yakın şirket içinde enerji şirketleri, devletten katkı paylarını 1 yıldır alamayan sağlık kuruluşları, devletin teşvik primlerini ödemediği hayvancılık ve besicilik ile uğraşanlar, temizlik ve hizmet işi ile uğraşanlar, araç kiralama şirketleri ve son olarak da ayakkabı sektöründeki şirketler çoğunluğu teşkil ediyor.

SADECE BİR ŞİRKET 2 MİLYAR BORÇ BIRAKTI

2018 yılında döviz kurlarındaki ani artıştan sonra konkordato ilan eden şirketlerden bazıları şöyle: Mendo / Menpa Mağazacılık, Hotiç, Keskinoğlu, Remoil, Makro Market, Dizayn Boru, Aker İnşaat, Euronet Car Rental, Om-Ar Tekstil İnşaat, Nalpaş Gıda, Yeşil Kundura, Beta Ayakkabı, Ankara İnşaat Ticaret, Eminiş Ambalaj, Kaşıbeyaz

Son konkordato başvurusu ise filo kiralama sektörünün önde gelen firmalarından Fleetcorp AŞ’den geldi. Piyasaya yaklaşık 2 milyar TL'nin üzerinde borcu bulunduğu ileri sürülen şirketin konkordato davasından iflas kararı çıktı. Mahkeme, Fleetcorp AŞ'nin borca batık olduğunu, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olmadığını belirterek iflasına karar verdi. Fleetcorp’un kayıtlarına göre piyasa değeri bir milyar 361 milyon TL olan değişik marka ve modellerde 12 bin 455 otomobili bulunuyor. Firma konkordato istemeden önce elindeki araçlardan bin 500’e yakınını galericilere satmış, ancak devir işlemleri yapılmamıştı. Bu nedenle araçları değerinden aşağıya alan galericilerin aldığı otomobillerin halen firmanın malı gözükmesi sebebiyle 170 galericinin büyük zarar ettiği söyleniyor.

KONKORDATO TALEP ETMEK BEDAVA DEĞİL

Son günlerde şirketlerin yanı sıra vatandaşın da konkordato ilan edebileceği söylenmesine rağmen, bu yola başvurmak öyle kolay değil. Buna rağmen Mersin, Marmaris, İstanbul ve Ankara olmak üzere 6 kişi ilgili mahkemelere başvurarak şahsi konkordato talebinde bulundu. Bir şirketin konkordato müracaatında mahkemeye yatırması gereken tutar alacaklı sayısına ve diğer işlemlere göre değişmekle beraber yaklaşık 120-150 bin TL arasında. Bu tutar avans olarak tahsil edilen miktar. Başvuru sonuçlandıktan sonra oluşan farkın da mahkemeye ödenmesi gerekiyor. Yani sıradan vatandaşın borcundan dolayı konkordato talep etmesi fiilen mümkün değil.

O ayrıcalığa sahip olanların hikâyesi şöyle: 

Mendo İç Giyim: Sahibi Tüm İç Giyim Sanayicileri Derneği (TİGSAD) Başkanı Osman Alyüz. Şirket pek çok ülkeye ihracat yapmaktaydı. 

Hotiç: Şirketin sahibi, son dönemlerde piyasadaki hareketler sebebiyle nakit para sıkışıklığı çektiklerini açıkladı. Yurtiçi ve yurtdışında toplamda 162 mağazası bulunan marka, 1 Eylül 2018’de konkordato ilan ederek iflas erteleme talebinde bulundu.

Keskinoğlu: Nakit sıkışıklığı sebebiyle konkordato başvurusu yaparak iflas erteleme talebinde bulunan Keskinoğlu Tavukçuluk’a mahkeme kararınca üç ay geçici mühlet verildi. 

Remoil: Yılda 300 milyon lira ciro yapan ve Türkiye’de birçok bayisi bulunan akaryakıt dağıtım şirketi Remoil, 2 Ağustos 2018’de konkordato ilan etti. Remoil yetkilileri yaptıkları açıklamada, konkordatoya giden süreçte kısa vadeli banka kredilerindeki sorunlar yaşadıklarını belirterek bankaların yapılandırma taleplerini gecikmeye bıraktıklarını belirtti.

Makro Market: 1,7 milyar ciroya sahip olan Türkiye’nin en büyük süper market zincirlerinden Makro Market, Uyum Marketlerini de bünyesinde bulunduruyordu. Türkiye’de toplam 253 mağazaya sahip. 

Dizayn Boru: Türkiye’nin en büyük üç plastik boru üreticisinden biri. 

Euronet Car Rental: Çoğunluğu havalimanlarında olan 12 şube ile sektörde faaliyet gösteren şirket, araç kiralama, filo kiralama, limuzin kiralama, havalimanı-otel transfer hizmeti, VIP minibüs kiralama alanında hizmet veriyor.

Om-Ar Tekstil İnşaat: Tekstil sektörünün önde gelen firmalarından, üretimini hem yurtiçinde hem de yurtdışında sürdürüyor.

Yeşil Kundura: Ülkenin en büyük ayakkabı üreticisi ve mağaza zinciri.

Beta Ayakkabı: Konkordato başvurusunda “Son dönemde piyasalarda yaşanan TL’deki değer kaybı, nakit akışı sıkışıklığı, AVM’lerde kiralamaların döviz üzerinden yapılması gibi nedenlerle şirketimiz ödemelerinde kademeli olarak sıkıntı yaşamaya başladı” deniliyor.

Kaşıbeyaz Kebap: Restoran zinciri, 27 Eylül 2018'de Bakırköy 1. Ticaret Mahkemesine başvuru dilekçesini sundu. Sunulan iyileştirme projesi ile firma konkordato talebinde bulundu.