Türkiye bu kış ayazda kalabilir

Hükümetin izlediği dış politika, bu kış Türkiye’nin donmasına sebep olabilir. Doğalgaza bağımlı olan Türkiye’nin doğalgaz tedarik ettiği ülkelerle sorunları gün geçtikçe artıyor.

Türkiye bu kış donabilir. Avrupa enerji nakil hatlarının merkezi haline gelme hedefiyle bütünüyle doğalgaz ithalatına bağımlı hale getirilen Türkiye’nin doğalgaz tedarik ettiği ülkelerle sorunları gün geçtikçe büyüyor. Sorunların artmasındaki temel faktör ise Türkiye’nin ve bağımlı olduğu ABD’nin bölgedeki politikaları.

Gaz için İran’a ödeme yapılamadığında ne olacak?
Türkiye doğalgazını büyük ölçüde Rusya ve İran’dan tedarik ediyor. Önemli tedarikçilerden bir tanesi olan İran’la ilişkiler ise AKP’nin Ortadoğu’da İran çıkarlarına karşıt girişimlerin parçası olması nedeniyle fazlasıyla gerilmiş durumda. Türkiye, gaz konusunda İran’a bağımlı olmasının da etkisiyle, bu ülkeye yönelik ABD yaptırımlarına taraf olmaktan kaçındı. Yani AKP, Amerikan yaptırımlarının çevresinden dolanan bir strateji izliyor.

İran’dan yapılan ithalatın karşılığının altın olarak ödenmesi, bu yollardan bir tanesi. AKP şimdiye kadar bu operasyonla hem cari işlemler açığını makyajlamayı hem de ABD yaptırımlarını baypas etmeyi başardı. Ancak uzmanlar bu kapının kapanmak üzere olduğunda hemfikir.

“Altın kapısı”nın kapanmak üzere olmasının temel sebebi ise ABD Senatosu’nun İran’a yönelik yeni bir yaptırım paketi hazırlığı yapması. Buna göre İran’la iş yapan yabancı bankalara ek kısıtlar getirecek. İran’la altın takasına dayalı doğalgaz ticaretinin sürdürülmesinde baş rolü oynayan Halkbankası gibi kuruluşlar, bu işlemleri sürdürdükleri takdirde ABD tarafından kara listeye alınacaklar.

Dahası, kasım sonunda paket hakkında Reuters’e konuşan bir Senato üyesinin belirttiğine göre, yeni yaptırımlar Türkiye’nin “altın karşılığı doğalgaz oyununa” da son verecek. Yani bu bahiste doğrudan bir müdahalenin de söz konusu olması bekleniyor.

Bu durumda ortaya,” İran doğalgaz karşılığında ödeme alamadığında da Türkiye’ye gaz satmaya devam edecek mi?” sorusu çıkıyor.

Rusya enerji kartını hep cebinde mi tutacak?
Türkiye’nin diğer büyük gaz tedarikçisi ise Rusya. Rusya’yla Türkiye arasındaki ilişkilerin bıçak sırtında yürüdüğünü söylemeye gerek bile yok.

AKP iktidarının enerji bahsinde Rusya’yla karmaşık bir ilişkisi olduğu ifade edilebilir. Türkiye bir taraftan Rusya’nın Avrupa enerji piyasasına hâkim olma çabalarına taş koyacak girişimlerin içinde, hatta en ön safında yer alırken diğer taraftan da Güney Akım Boru Hattı’nın Karadeniz’den geçişine izin veriyor ya da Rusya’yla nükleer santral anlaşması imzalıyor. AKP’nin bu ikircikli politikasını Rusya’nın bölgedeki nüfuzunu, hele de enerji gibi bir başlıkta, doğrudan karşıya alma gücüne sahip olmamasına bağlamak mümkün. Rusya da bu durumu kendi lehine kullanarak, hem Türkiye’ye “iyi fiyattan” gaz satıyor hem de nükleer anlaşması örneğinde olduğu gibi başka enerji kalemlerinde bu durumu değerlendiriyor.

Ancak özellikle Suriye bahsindeki gerilim büyüdükçe, bıçak sırtında duran bu dengenin sürdürülmesi daha da zorlaşıyor. AKP, Suriye’ye yönelik müdahalede oynadığı role paralel olarak bölgede başka girişimlerde de bulunuyor ve dengeyi kendi lehine değiştirme planları yapıyor. Azerbaycan ve Kuzey Irak petrol ve doğalgazının Avrupa’ya taşınmasıyla alternatif nakil hatları yaratmak bu yollardan bir tanesi. Ancak işler bu bahiste de pek parlak sayılmaz.

Barzani’yle işbirliği yeter mi?
AKP’nin Rusya’nın Avrupa üzerindeki enerji tekeline alternatif yaratmaya yönelik mevcut en önemli projesi Kuzey Irak’la yaptığı anlaşmalar.

Barzani yönetimi açısından bu riskli anlaşmalar pek çok açıdan işlevli. Bu anlaşmalar Barzani’ye ABD’ye ve Türkiye’ye yaslanarak Irak yönetimine kafa tutma olanağı sağlıyor bağımsız bir devlet gibi uluslararası anlaşmalar yapmasını sağlayarak nüfuz ve meşruiyet kazandırıyor ve Irak içindeki dengeleri kendi lehine değiştirmesi, en önemlisi “bağımsızlık” ilanı kozunu inandırıcı kılmasını mümkün kılıyor.

Türkiye açısından bakıldığında ise tablonun aynı netlikte olduğunu söylemek güç. Irak, ABD işgali sonrasında Türkiye’nin en büyük pazarlarından bir tanesi oldu. Öyle ki, önümüzdeki yıl Almanya’yı bile geride bırakarak birinci sıraya çıkması olasılığı mevcut. Bu ticarette Kuzey Irak’ın payı büyük kuşkusuz. Ancak AKP iktidarı, Irak’ın iç dengelerinde açıkça Barzani’nin tarafını tutmaya devam ettiği sürece kendisini doğrudan bu karmaşık dengelere de tabi kılıyor. “Barzani’yi himaye ederek yeni bir Irak yaratma” politikasının başarılı olma şansı, bölgenin bütünündeki değişimlere bağlı. Bu değişimlerin beklendiği gibi gerçekleşmemesi ihtimali bir yana, beklendiği hızla gerçekleşmemesi bile Türkiye açısından ciddi bir sorun olabilir.

Bu durumun örneğini geçtiğimiz günlerde Irak'a gitmek üzere uçağa atlayan Taner Yıldız’ın havada asılı kalması örneğinde gördük. AKP, Kuzey Irak’ı boru hatlarıyla Türkiye'ye bağlama düşü görürken, uçakta mahsur kalıverdi. Üstelik AKP’nin bir an önce atmak istediği adımları atamaması, Türkiye’yi kış ortasında ayazda bırakabilir.

Alper Birdal - soL