"Robin Hood vergisi" kapitalizmin krizine çare mi?

Kapitalizmin krizi 1929 Büyük Buhranı'nı dâhi aşan bir derinlik ve yaygınlıkta seyrederken çözüm olarak önerilen "Robin Hood vergisi" en son AB maliye bakanları toplantısında gündeme geldi. Ekonomist Süleyman Yaşar ise bunun yoğun sermaye girişi nedeniyle Türkiye için fırsat olacağını iddia etti.

1929 Büyük Buhran’ından sonra kapitalizmin en uzun kriz olarak tanımlanan 2007 finans krizi 5 yıllık zaman dilimini geride bırakırken özellikle Avro Bölgesi’nde başlayarak dünyanın geri kalanına yayılarak milyonlarca insanı işsizlik, yoksulluk ve açlık tehdidi ile karşı karşıya bırakıyor. Söz konusu durumu ampirik veriler ile ortaya koyan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), yıllık raporunda uzun dönemli işsizlik, artan güvencesizlik ve sendikasızlaşmayla birlikte gelecekten umudunu keserek iş aramaktan vazgeçenlerin sayısının yükseldiğine ve sosyal dışlama tehlikesi altındaki mutsuz bireylerden oluşan jenerasyon anlamında kullanılan “kayıp nesil” olma durumunun tüm dünya için ciddi bir tehdit olduğunun altını çizmişti. Kendi iç mantığının ürünü olan ve kronik olarak kriz halinde olan kapitalist sistemin geride bıraktığımız 5 yıllık süreç içerisinde gelişmiş kapitalist ülkelerde etkisi derinleşen ve giderek dünyanın geri kalanına yayınlan finans kriziyle, birçok kişinin işsiz kalmasına, birçok devletin bütçe kısıtlamasına gitmesine, bazı bankaların tarihin tozlu sayfalarına gömülmesine, bazı politikacıların koltuğunu kaybetmesine ve yeni ayaklanmalara, iç savaşlara neden olduğu görülüyor. “Wall Street'i İşgal Et” : Zenginden al fakire ver, krize çare ol Finans sisteminden doğup reel sektöre doğru yayılan krizin bir diğer sonucu ise “%99’un karşı karşıya bırakıldığı eşitsizliklere tepki göstermek adına Occupy Wall Street” (Wall Street’i işgal et) adıyla ilk olarak 2000 kişiyle 17 Eylül’de başlayan ve dünyada fazlasıyla yankı uyandıran eylemler oldu. Söz konusu eylemlerden kapitalizmin krizine çare olarak ortaya çıkan çözüm ise “Robin Hood Vergisi” oldu. Wall Street eylemcileri özellikle G-20 zirvesi sırasında Robin Hood kıyafeti giymiş binlerce gösterici sokaklara dökülerek dünya liderlerinden zenginden alınıp fakire verilecek yüzde 1 oranında "Robin Hood" vergisi koymalarını talep etmişti. Sendikaların, sivil toplum kuruluşlarının ve “Wall Street'i İşgal Et” hareketinin de odağında yer alan "Robin Hood vergisi”nin nüfuzlu savunucuları arasında ise, bazı Avrupalı liderler, Billi Gates ve George Soros gibi milyarder hayırseverler, ABD eski başkan yardımcısı Al Gore, "tüketici aktivisti" Ralph Nader, Papa 16'ncı Benedict gibi isimler yer alıyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Alman Parlamentosu'nda yaptığı bir konuşmada, "Finansal işlemlere vergi koymak, ekonomilerin toparlanması için mali piyasaların da kendi paylarınca katkıda bulunmaları gerektirir ve bu konuda hemfikir olduğumuzu doğru bir şekilde ifade eder" şeklinde konuşmuştu. Aynı şekilde İtalya’nın teknokrat Başbakanı Mario Monti de, bazı mali işlemlerden vergi alınmasının planlandığını ve Avrupa çapında bir işlem vergisi fikrini desteklediğini açıklamıştı. Avrupa Birliği maliye bakanlarının salı günü yapılan toplantısında İspanya ve İtalya’dan da destek gelmesiyle Avro Bölgesin’de toplam 11 ülkeda finans işlemlerinde yapılacak küçük bir kesintiyle parayı bankalardan alıp yoksullara vermeyi hedefleyen "Robin Hood vergisi”ne olumlu yanıt verilmiş oldu. "Robin Hood vergisi” krize çare mi?" "Robin Hood vergisi” olarak adlandırılan kapitalizmin krizine bir çözüm olarak üretildiği iddia edilen bu yaklaşım sistemin işleyiş yasalarına dikkat çekenler tarafından "naif çaba" olarak değerlendiriliyor. Temel yasası işçilerin ödenmemiş emeği olarak kavramlaştırılan artık değeri elde etmek ve bunu sürekli çoğaltmak olan kapitalist üretim yalnızca meta ve artık değer üretmez, daha temelde sermaye ilişkisinin bizzat kendisini yani, bir tarafta kapitalisti diğer tarafta ise ücretli emeği yeniden üretir. Bu tip yöntemlerin tarihsel olarak sistemin pürüzlerini temizleyip, büyük sermayenin küçük sermayeyi yuttuğu ve böylece sermaye birikiminin artarak devam ettiği kapitalizmin kâr oranları restore ederek teknolojiyi, emek sürecini, firma ve piyasa yaklaşımını, devleti, ideolojiyi ve dolayısıyla yeni bir hegemonya sisteminin yeniden örgütlemesinde ortaya çıkacak derin sınıf çelişkilerinin üzerini örten araçlara dönüşebileceği yorumları sıklıkla yapılıyor. Yaşar: “’Robin Hood vergisi’ Türkiye için fırsat” Diğer taraftan ekonomi yazarı Süleyman Yaşar ise konuyla ilgili tartışmalara “Avrupa’ya Robin Hood vergisi mi geliyor?” başlığıyla Sabah Gazetesi’ndeki köşesinde yer verdi. Avro Bölgesi’ndeki tablonun Avrupalı politikacıların siyasi hayatlarını bitirebilecek olması nedeniyle yürürlüğe girmesinin yüksek bir ihtimal olduğunu kaydeden Yaşar, yaptığı değerlendirmeyle tıpkı “Her krizin beraberinde yeni fırsatlar getirdiğini” savunan AKP hükümeti gibi Avrupa’daki krizin Türkiye için fırsat çevrilebileceği iddiasını dile getirdi. “Türkiye’nin böyle bir vergi koymasına gerek olmadığını" belirten Süleyman Yaşar, Avrupa’da yürürlüğe girecek bir finansal işlem vergisinin bu vergiden kaçınmak isteyen sermayenin yönelmesiyle Türkiye’de yoğun bir para akımı olabileceğini savundu. Oysa 21. yüzyılda tarihsel olarak birbirine eskisinden daha bağlı ve daha bağımlı hale gelen kapitalist devletlerin sistemde meydana gelen krizden hele de sistemi yeni bir yapısal değişime zorlayan böyle derin bir krizden lokal olarak etkilenileceğini varsaymak büyük bir hata olur. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) dahi Avro Bölgesi’ndeki krizin yoğunlaşmasıyla küresel krizin dünyanın geri kalanına özelliklede gelişmekte olan ülkelere doğru yayılacağı uyarısında bulunduğu bir dönemde “Türkiye’nin kazançlı çıkacağı” tahminin de bulunmanın doğru olmadığı/olamayacağı su ötürmez bir gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor. (soL- Ekonomi)