soL (DIŞ HABERLER) Yunanistan'da giderek yükselen toplumsal hareketlilik, sağcı hükümeti baskıcı önlemler almaya zorluyor. Geçen ay, İçişleri Bakanlığı, "suç karşıtı" güçleri koordine edecek özel bir polis birimi kurmuş, sokak gösterileri ve "radikal solcularla" çarpışmak konusunda tavsiyede bulunmaları için İngiltere'nin polis teşkilatı Scotland Yard'dan ve ABD'den özel uzmanlar çağırmıştı.

Nisan başında ise, Adalet Bakanlığı, yeni bir önlem paketi ortaya attı. Buna göre, görevi sırasında devlet memuruna hakarete ceza uygulanacak. Yasaları çiğnerken yüzü maskeyle kapatmak cezayı ağırlaştıracak. Polis, dinleme ve izleme aygıtlarından daha fazla yararlanacak ve sokak hareketlerine karşı sınırsız güç kullanabilecek. Bütün bu önlemler, Yunanistan'da son aylarda etkinliğini ülke çapında artıran işçi ve öğrenci hareketlerine yönelik.

Bu önlemlerin çoğu yasa dışı nitelikte. Avukat Theoderis Simeonidid, "polise hakaret" önleminin, ifade özgürlüğünü kısıtladığını ve Yunanistan Anayasasının 14. Maddesini doğrudan ihlal ettiğini söylüyor. Simeonidid, hükümetin yeni yasa tasarısıyla askeri dikta döneminde yaygın olarak kullanılan baskılar arasında paralellik kuruyor. Panteion Üniversitesi'nden, Sosyal Politika ve Antropoloji doçenti Makis Makris, önlemlerin zaten oldukça baskıcı bir yönetimi daha da sert hale getirdiğini söylüyor.

Hükümet, Scotland Yard'dan aldığı öğütlere ve giderek genişlettiği "güvenlik önlemlerine" rağmen, Yunanistan'da istediği sükuneti sağlamaya muktedir görünmüyor.