Türkiye’nin gözdesi El Kaide bağlantılı

Suriye’de Türkiye’ye en yakın grup olarak öne çıkan Ahraru’ş Şam’ın El Kaide ile bağlantıları ortaya çıkıyor. İHH ve Özgür Der’in birlikte yardım kampanyaları düzenlediği grup, Alevilere ve Kürtlere yönelik katliamlara da katılmıştı.

Suriye’nin kuzeyinde etkin olan Ahraru'ş Şam adlı grubun el Kaide ile bağlantıları somutluk kazanmaya başladı. Ahraru’ş Şam’ın önde gelen figürlerinden Ebu Halid el-Suri lakaplı Muhammed Behaya’nın El Kaide için çalıştığı ve örgütün eski lideri Usame bin Ladin’in kuryeliğini yaptığı belirtiliyor. Long War Journal’in haberine göre, Behaya şimdilerde El Kaide emiri Eyman el Zevahiri’yi Suriye’de temsil ediyor. İspanya’da el Kaide’ye katıldığı tahmin edilen Behaya’nın 11 Eylül saldırılarında da Dünya Ticaret Merkezi’ne ait keşif görüntülerini sağlayan kişi olduğu düşünülüyor. 2003 yılında New York Times’a konuşan üsd düzey İspanyol yetkililer bu bilgiyi doğrularken, Behaya’nın Bin Ladin’in en çok güvendiği kuryesi olduğunu iddia ediyorlardı. Yetkililere göre Behaya, 1997’de dönemin Yemen başbakanına yönelik başarısız suikasti düzenleyen hücreye finansamn sağlamıştı.
Dergiye konuşan iki ABD’li istihbarat uzmanı Behaya’ya dair iddiaları doğruluyor. Yetkililer Hasan Abud’un komuta ettiği Suriye’deki en büyük silahlı gruplardan biri olan Ahraru’ş Şam’ın içinde Behaya’nın kritik bir rolü olduğunu belirtiyorlar. Ay başında Lübnan’da yayımlanan es-Sefir gazetesine konuşan kaynaklar Behaya’nın Ahraru’ş Şam’ın kuruluşunda mühim bir rol oynadığını yazmıştı. Es-Sefir iddialarının Ahraru’ş Şam kaynaklarınca doğrulandığını da iddia ediyordu.

Zevahiri’nin temsilcisi
Behaya’nın Ahraru’ş Şam’ın el Nusra Cephesi ve Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) gibi el Kaide bağlantılı örgütlerle teması sağladığı iddia ediliyor. Ancak Long War Journal’e göre o aynı zamanda merkezi el Kaide’nin lideri Zevahiri’nin Suriye’deki temsilcisi durumunda. Öyle ki, Zevahiri onu El Nusra ve IŞİD arasında ortaya çıkan ihtilafların çözümünde görevlendirdi. Dergiye göre Zevahiri’nin bu görevi bildirdiği mektubunda Behaya için “Suriye’deki mücahitler içinde en çok güvendiğim adamımız” dedi.

Türkiye’nin gözdeleri
Ahraru’ş Şam, Türkiye’ye en yakın gruplardan birisi ve İslami Cephe içinde yeralıyor. Türkiye sınırında IŞİD ve El Nusra’nın Kürt kasabalarına ve Lazkiye’de Alevi köylerine yapılan baskınlarda yeralan Ahraru’ş Şam özellikle yardım kampanyalarıyla Suriyelileri kazanmaya çalışıyor. Bu konudaki en büyük yardımcısı ise AKP bağlantılı İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) adlı İslami yardım kuruluşu. Temmuz ayında İHH Ahraru’ş Şam, IŞİD ve El Nusra’nın kontrolündeki Rakka’da iftar vermişti. Eylül ayında IŞİD ve Aharu’ş Şam arasındaki bir anlaşmazlıkta da İHH’nın adı geçmişti. İdlib’de Ahraru’ş Şam’ın yardım konvoyunu durduran IŞİD’in elinden kaçan İHH yetkilisi Nurettin Zengi adlı bir başka gruba sığınmıştı. İHH Başkanı Bülent Yıldırım’ın konuşmacı olarak katıldığı 15 Mart 2013 tarihli “Direnişin 3. yılında Suriye ve Yetimleri” başlıklı panelde, konuşmacılardan bir diğeri ise Ahraru’ş Şam temsilcisi Ebu Abdurrahman’dı...

Mayıs ayında Adana’daki “Sarin gazı” operasyonunda yakalanan Heysem Kesab da savcıya verdiği ifadede Ahrar’uş Şam üyesi olduğunu söylemişti.
Geçtiğmiz aylarda Rakka’da yaşanan trafik kazasında örgütün yöneticilerinden Ebu Yahya El Kurdi öldüğünde Özgür-Der de bu kişinin yardımları Suriye’ye ulaştıran isim olduğunu açıklamıştı. Ahraru’ş Şam Türkiye sınırındaki Bab el-Hava kapısını kontrol ediyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü Ağustos ayında Ahraru’ş Şam’ın Lazkiye’de Alevilere yönelik saldırılara iştirak ettiğini raporlamış ve bu katliama karışan gruplara yardım eden ülkelerin ilerde Uluslar arası mahkemelerde yargılanabileceğini hatırlatmıştı.