Türkiye İsrail'i tehdit olarak mı görüyor?

Haaretz Gazetesi İsrail televizyonu Channel 10'a dayandırdığı haberinde Türkiye'nin gizli güvenlik belgelerinde İsrail'i tehdit olarak tanımladığını ileri sürdü.

İsrail'in önde gelen gazetelerinden Haaretz İsrail Channel 10 televizyonuna dayandırdığı haberinde, "kırmızı kitap" olarak nitelendirilen Milli Güvenlik Kurulu tarafından yeniden düzenlenen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde İsrail'i tehdit olarak tanımladığını ileri sürdü.

Haaretz: Türkiye İsrail'i tehdit olarak tanımlıyor
Haaretz gazetesinde, Channel 10 televizyonuna dayandırılarak “Türkiye’nin siyaset belgesi: İsrail’in eylemleri Ortadoğu’yu tehdit ediyor” başlıklı bir iddia yayınlandı. Milli Güvenlik Kurulu’nun İsrail’i Türkiye’nin güvenliği için belli başlı bir tehdit olarak adlandırdığı iddia edilen haberde, bunun 1949’dan bu yana ilk kez görülen bir durum olduğu, İran ile Suriye’nin ise tehdit olmaktan çıkarıldığı vurgulandı. Yine aynı haberde Türkiye'nin İsrail'i aynı zamanda bölgede barış ve istikrarı bozucu bir unsur olarak değerlendirdiği ileri sürüldü. Haaretz'e göre Türkiye'nin değişen tavrı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından yapılan açıklamalarla örtüşüyor.

Haaretz'in kaynağı Channel 10 televizyonu bir süre önce PKK yöneticilerinden Murat Karayılan ile de röportaj yapmıştı.Türkiye ile İsrail'in son süreçte gerilen dış politikası nedeniyle İsrail basını benzer haberlere sıklıkla yer veriyor.

Haberlerin muhatabı Vaşington
Haaretz gazetesinin 26 Ekim 2010 tarihli internet sayfasında, Zvi Bar'el ve Barak Ravid imzalarıyla yayınlanan haberde Milli İstihbarat Teşkilatı ve İsrail'in Mossad istihbarat örgütüyle ilişkiyi kestiği iddia edilmişti. Yine aynı gazetede Amir Oren imzasını taşıyan bir başka haberde ise İsrail güvenlik güçlerinin MİT Başkanı Hakan Fidan'ın göreve getirilmesinden endişe duyduğunu ileri sürmüştü. Haberde İsrail Güvenlik Güçleri'nin göreve getirilen Fidan'ın yönetimindeki MİT'in İran'a istihbarat sızdırabileceğinden kaygılandıklarını yazmıştı. Haaretz'e göre Fidan'ın atanmasına yönelik İsrail istihbarat ve güvenlik yetkililerinin kaygıları iki olası sonuç doğuracaktı. "Birincisi, iki ülke arasındaki istihbarat değişimi zarar görürken, ikincisi İsrail, kendisine düşman ülke veya örgütlerin eline geçebileceği kaygısıyla Türkiye'ye bilgi aktarımını sınırlandıracak."

Yine Haaretz Gazetesi 7 Ekim tarihli sayısında Anşel Pfeffer imzalı bir haberde ABD ve İsrail'in gelişen Türkiye, İran, Çin ittifaknı kaygıyla izlediğini ileri sürmüştü. İsrail kaynakları üçlü bir ittifakın oluştuğuna yönelik belgelere dayanarak Türkiye'nin eksen kayması yaşadığını iddia etmişti.

İsrail basınında son zamanlarda sıklıkla yer bulan haberlerin kurgusu ise Türkiye, İran, Suriye ve Çin arasında batının çıkarlarını zedeleyecek bir işbirliğinin geliştiği yönünde. Yine aynı gazeteler İran'ın nükleer silah geliştirdiğine yönelik raporlara da geniş yer veriyor.

İsrail basınında yeralan haberlerin muhatabı ise ABD yönetimi. Zira İsrail, Türkiye'nin son dönemde Ortadoğu'da izlediği ve yer yer Tel Aviv yönetiminin çıkarlarıyla çatışan siyasetinin "İran ile ittifak öngördüğünü" ileri sürerek, çıkarlarını korumaya çalışıyor ancak İsrail basınının istihbarat kaynaklarına dayandırdığı haberleri doğrulayacak gelişmelerin olmaması da dikkat çekici bir diğer nokta.

'Türkiye'nin ekseni kaymıyor
Türkiye ve İsrail'in Ortadoğu'da farklılaşan siyasetlerinin ABD'nin çıkarlarını zedelemediği, aksine İsrail'in söz konusu haberlerle Türkiye'yi saf dışı bırakmaya çalıştığı ise öne sürülen daha gerçekçi bir iddia olarak göze çarpıyor. Asia Times Gazetesi bölgeye yönelik analizlerinde Türkiye'nin ABD'yi İsrail'i saf dışı bırakan bir politika izlemeye ikna etmeye çalıştığını ileri sürüyor ve son zamanlarda yaşanan iki ülke arası gerilimin merkezinde ABD'nin bölgedeki önemli ortağı olma yarışının bulunduğuna dikkat çekiyor. Son olarak Reza Ahlahi imzalı bir haberde Türkiye'nin ABD'den tamamen bağımsız bir İran politikası olmadığı belirtiliyordu.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ABD medyasına verdikleri röportajlarda Türkiye'nin Ortadoğu siyasetinin ABD'nin de çıkarlarını gözettiğinin altını çiziyor. Örneğin Davutoğlu, Temmuz ayında Newsweek Dergisi'nde "Türkiye'de eksen kayması yaşanıyor" yorumlarını değerlendirmişti. Davutoğlu, "Biz Batı'nın bir parçasıyız. Eğer Batı bizi dışarıdan biri ya da kazanılacak veya kaybedilecek bir obje olarak görüyorsa, onların mantıkları yanlış" demişti. Yine AKP yönetiminin en çok tartışılan dış politika adımlarından İran, Türkiye ve Brezilya arasında imzalanan nükleer takas anlaşmasının ABD'nin isteği olduğu da Brezilya basınında yer almıştı.

Sol haber portalında benzer bir analize 21 Ocak 2009'da yer verilmişti: Erdoğan'a ABD'den iyi polis rolü başlıklı haberi okumak için tıklayınız.

(soL - Dış Haberler)