Suudiler vahşette kararlı

Rusya ile ABD’nin Suriye konusundaki mutabakatı ve yaklaşan Montrö mutabakatına rağmen Suudi Arabistan, Suriye’ye yönelik vekalet savaşında vitesi artırdı. İsrail’in de yardımını aldığı iddia edilen Suudilerin stratejisi ise başkent Şam’da belirgin bir askeri başarı elde etmek.

Ali Örnek - soL

ABD ile Rusya’nın geçtiğimiz Eylül ayında Suriye’nin kimyasal silahları konusunda mutabakata varması ve bu ülkeye yönelik bir saldırının rafa kaldırılması, Suudi Arabistan’ın Devlet Başkanı Beşar Esad’ı devirmek konusunda hevesini köreltmiş değil. Bu amaçla Suudi Arabistan, kendi kontrolündeki radikal İslamcı gruplara verdiği desteği tırmandırmış durumda.

Basına nadiren konuşan Suudi Arabistan’ın İngiltere Büyükelçisi’nin New York Times’ta yayımlanan makalesi, Riyad yönetiminin Suriye’ye yönelik yıkım planlarını rafa kaldırmadığının en açık ifadesi oldu. Prens Abdülaziz el Suud, ülkesinin “Batı’yla ya da Batısız bölgedeki güvenliği sağlamaya hazır olduğunu” söyledi. Batı’yı İran’ın nükleer zenginleştirmeye programına ve Esad yönetimine izin vermekle suçlayan El Suud batılı partnerlerinin desteği olsun ya da olmasın “küresel sorumluluklarını” yerine getireceklerini söyledi. Prens’in bu mektubu, Suriye dosyasının başındaki isim olarak bilinen İstihbarat Şefi Prens Bender bin Sultan’ın Batılı diplomatlara “ABD ile aramızı açacağız” çıkışıyla paralellik taşıyor.

Suudilerin bölgeye yönelik yeni planların en büyük destekçisi ise Kasım ayında Cenevre’de İran’la nükleer programı konusunda 6 aylık geçici bir mutabakata varan ABD yönetimine tepki duyan İsrail...

Niçin Suriye?
Suudi Arabistan ve İsrail başından bu yana İran’ın bölgedeki gücünü yoketmek için Suriye’ye yönelik saldırıların destekçileriydi. Ancak ABD’nin Cenevre mutabakatının ardından Esad’ın devrilmesi her iki ülke için daha da kritik hale geldi. Tel Aviv ve Riyad’ın İran’a yönelik bir askeri saldırı konusunda anlaştıkları Kasım ayında İngiliz basını tarafından sızdırılmış olsa da ABD’nin desteğini almadan böylesi büyük çaplı bir operasyon imkansız ancak Suriye’de hâlâ devam eden bir vekalet savaşı var ve geçtiğimiz Mayıs ayından bu yana Washington yönetimi bu dosyayı Katar’dan alıp Suudi Arabistan’a devretmişti.

Riyad yönetimi, Cenevre mutabakatının ardından ivedilikle radikal İslamcı grupları güçlendirme işine girişti. Kasım ayında altı büyük selefi örgütün bir araya gelmesiyle oluşturulan İslami Cephe’nin Suudi Arabistan’ın girişimi olduğu bilinen bir gerçek. Bu cephenin içinde askeri konseyin başına atanan İslam Ordusu komutanı Zehran Alluş Suudi Arabistan’ın belki de Suriye’deki en has adamı. Ancak Suudiler tek ata oynama politikasını da bir kenara bırakmış durumda. Özellikle Kuveytli zenginlerin ve Türkiye’nin yardımlarıyla büyüyen Ahraru’ş Şam onların yeni gözdelerinden.

Suudilerin askeri planları ise basit: 22 Ocak’ta Montrö’de yapılacak zirve öncesinde başkent Şam’da büyük bir başarı elde etmek. Bu amaçla 22 Kasım’da başını İslam Ordusu’nun çektiği ve 5 bin militanın katıldığı Doğu Guta’da büyük operasyon düzenlendi. Suriye kaynaklarına göre bu operasyon Ürdün’deki Suudi ve İsrailli ishitbaratçılar tarafından yönetildi. Öyle ki Suudi Kraliyet Ordusu’ndan komutanlar Doğu Guta’ya sızıp büyük saldırıyı bizzat yönettiler. El Alem televizyonu ise Ürdün üzerinden İsrail istihbaratının Doğu Guta’daki Suriye askerlerinin ve müttefik güçlerin iletişimini kestiler. Ancak Suriye ordusunun ‘B’ planına geçmesiyle saldırı püskürtüldü. İlk gün içinde öldürülen 300 militanın 100’ü Suriyeli değildi ve büyük bir kısmı da Suudi Arabistan vatandaşıydı. Bugüne kadar bölgede 700 kadar militanın Suriye ordusu tarafından öldürüldüğü tahmin ediliyor ve bunların arasındaki Suudi Arabistan ordusundan bir albay ve bir binbaşı da bulunuyor.

11 Aralık’ta İsrail istihbaratına yakınlığı ile bilinen DEBKAFile, Bender Bin Sultan’ın ağabeyi ve aynı zamanda Savunma Bakan Yardımcısı Prens Selman bin Sultan ile İsrail’i ziyaret ettiğini açıklamıştı. Debkafile, ayrıntı vermese de görüşmede İsrailli ordu yetkilileri ve istihbaratçılarla buluşan Suudiler İran ve Suriye konularını gündeme getirdiler.

Ancak aynı gün yine İslam Ordusu’nun liderliğinde ve El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’nin desteğiyle Şam’ın Adra kasabasına militanlar büyük bir saldırı başlattı. Suriye ordusu ise bu saldırıdan bir hafta sonra bölgede ilk ilerlemelerini kaydedebildi. Ordu kaynaklarına göre İslam Ordusu’nun elindeki tanksavarlar ilerlemeyi yavaşlattı. Saldırının hemen ardından Adra kasabasında büyük katliam haberi yayılmaya başlamıştı. Bugün, çoğu yönetim yanlısı veya başka mezheplere mensup olduğu için, kasabada 200 kişinin katledildiği belirtiliyor.