Suriye’ye Salvador formülü!

Suriye’de dün de elleri arkadan bağlandıktan sonra infaz edilen 13 kişinin cesedi bulundu. Batı ve muhalefet, Suriye yönetimini suçlarken, emperyalizm ve işbirlikçilerinin ülkede “ölüm mangaları”nın korkunç cinayetlerle halkı yıldırmasına dayalı “Salvador formülü”nü uygulamaya başladığı tartışılıyor.

Birleşmiş Milletler gözlemcileri Suriye’de dün de 13 kişinin cesedine ulaşıldığını duyurdu. Elleri arkadan bağlandıktan sonra vurularak öldürüldüğü belirtilen kişilerin cesetlerine Deir Ezzor yakınlarında ulaşıldı. Muhalefet öldürülenlerin “Suriye ordusundan kaçmaya çalışan askerler” olduklarını iddia ederek, cinayetlerden Esad yönetimini sorumlu tuttu.

BM gözlemci heyetinin başkanı General Robert Mood ise cesetlerin elleri arkadan bağlandıktan sonra kafalarına ateş edilerek öldürüldüklerini, ancak cinayetlerin sorumlusunun kim olduğunu söylemenin mümkün olmadığını belirtti. Gözlemci heyeti adına yapılan açıklamada “General Mood bu dehşet verici ve kabul edilemez eylemden son derece rahatsız ve tüm taraflara Suriye’nin ve Suriye halkının iyiliği adına şiddet döngüsüne son verme çağrısında bulunuyor” denildi. BM gözlemcileri ayrıca cesetlerin Salı akşamı Deir Ezzor’un yaklaşık 50 kilometre doğusundaki Assukar’da bulunduğunu açıkladı. Özgür Suriye Ordusu militanları dün aynı bölgede bir petrol boru hattına saldırmıştı.

Özgür Suriye Ordusu’ndan ültimatom
Humus’un el Hula kasabasında 108 sivilin ölümü sonrasında gelen bu haberin ardından Batı ülkeleri ve Suriye müdahalesinde onlarla işbirliği yapan diğer ülkeler, Suriyeli diplomatları sınır dışı etmeye başladı. Aynı saatlerde Özgür Suriye Ordusu da Esad yönetimine bir ültimatom vererek, Cumartesi günü itibarıyla Annan ateşkes planına uymayacaklarını duyurdu.

Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşar el Caferi dün yaptığı açıklamada Suriye yönetimi ve halkının el Hula’da işlenen korkunç suçtan dolayı büyük bir şaşkınlık içinde olduğunu söyleyerek, katliamın kurbanlarının tamamının Suriyeli olduklarını ve olayda 26 askerin de öldürüldüğünü vurguladı. Caferi, “Uluslararası toplumun Annan planına karşı çalışanları ve terörist grupları finanse edip, barındıranları tespit etmelerini istiyoruz” dedi.
Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vitali Çurkin de muhalefetin, sivilleri ve kamu görevlilerini hedef alan eylemleriyle Annan planını ihlal etmek için her fırsatı kullandığını söyledi. Çurkin ayrıca bazı ülkelerin Suriyeli diplomatları sınırdışı etmeye başlamasının, sürecin askeri müdahale yoluna sokulmasını kolaylaştırdığını vurgulayarak eleştirdi.

Salvador formülü uygulanıyor
Global Research yazarı Michel Chossudovsky, dün yayımlanan makalesinde Suriye’de “Salvador formülü”nün devrede olduğunu savundu. “Salvador seçeneği”nin ABD’nin himayesindeki ölüm mangalarının gerçekleştirdiği kitlesel kıyımlara dayandığını hatırlatan Chossudovsky, “Bu ilk kez El Salvador’da, askeri diktatörlüğe karşı direnişin doruk noktasında uygulandı ve tahminlere göre 75 bin kişinin katledilmesiyle sonuçlandı” diye yazdı.

Aynı diplomatlar iş başında
Chossudovsky, ölüm mangaları eliyle kitlesel kıyımlar yapılması politikasının 2004 yılında Irak’ta da başlatıldığını ve bu sürecin mimarının ABD’nin Irak Büyükelçisi John Negroponte olduğunu savundu. John Negroponte, 1981-1985 arasında ABD’nin Honduras Büyükelçiliği görevini yürütmüş, Nikaragua’da 50 bin sivilin öldürülmesinden sorumlu kontrgerilla örgütlenmesinin organize edilmesinde görev almış ve 2004’te Irak Büyükelçisi olarak atanmıştı. Negroponte Irak’a geldikten sonra ülkede “Salvador formülünü” hayata geçirmesiyle biliniyor.

Negroponte’nin Bağdat’taki ekibi içerisinde yer alan isimlerden bir tanesi de, daha sonra Suriye’ye Büyükelçi olarak tayin edilen Robert Stephen Ford. Ford, 2004-2005 yıllarında Negroponte’nin yardımcılığı görevini yürüttükten sonra Ocak 2011’de Suriye’ye büyükelçi olarak atandı.
El Hula’da aralarında 35 çocuğun da bulunduğu 108 kişinin katledilmesinin ABD’nin Suriye’de “Salvador formülünü devreye sokması” olarak yorumlayan Michel Chossudovsky, şöyle devam etti:

“Şam’a bir ABD Büyükelçisi’nin yeniden atanması, ama özellikle de bu görev için Robert S. Ford’un seçilmesi, Mart 2011 ortasında (güney sınırındaki Deraa’da) Beşar Esad yönetimine karşı bir ayaklanmanın başlatılmasıyla doğrudan ilişkiliydi. Robert S. Ford, tam bu görevin adamıydı. Bağdat’taki ABD Büyükelçiliği’nde John Negroponte’den sonra “ikinci adam” olarak görev yapan (2004-2005) Ford, Pentagon’un ‘Irak’ta Salvador Formülü’nü uygulamasında çok önemli bir rol oynadı. (…) Büyükelçi Robert S. Ford, Ocak 2011 sonunda Şam’a gelişinden Ekim 2011’d Vaşington tarafından geri çağırılmasına kadar Suriye’de muhalif gruplarla temas sağlayarak, bu formülün zeminini hazırladı. ABD Büyükelçiliği daha sonra Şubat 2012’de kapatıldı.”

Ford’un sıradan bir diplomat olmadığını, 2004’te Necef’te görev yaptığını hatırlatan Chossudovsky, daha sonra Irak Büyükelçiliği Siyasi İşler Ataşeliği görevini üstlendiğini vurguladı. Chossudovsky Ford’un buradaki esas görevinin Irak’taki ölüm mangalarını desteklemek ve mezhep çatışmalarını yükselterek, direniş hareketini zayıflatmak olduğunu ileri sürdü.

Aynı süreçte Obama tarafından daha sonra CIA’nın başına getirilen David Petraus’un da önemli bir rolü olduğunu belirten Chossudovsky, General Petraus’un Bağdat’ta Çokuluslu Geçiş Dönemi Güvenlik Komutanlığı’nın Bağdat’taki ‘kontrgerilla harekat dairesi’nin başında olduğunu hatırlattı.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Hillary Clinton’un başkanlığındaki Suriye komisyonunun Robert S. Ford, David Petraus ve Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Jeffrey Feltman’ı içerdiğini belirten Chossudovsky, bu ekibin Suriye’deki ölüm mangalarının yetiştirilmesinin uluslararası koordinasyonunu gerçekleştirdiğini ileri sürdü.

(soL-Dış Haberler)