Suriye'de güney cephesi: İsrail, ABD ve El Kaide ortaklığı mı?

Suriye'nin Ürdün ve İsrail sınırı, bir süredir El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi ve diğer çetelerin saldırısı altında. İsrail ise, ordu ile çeteler arasındaki savaşta orduyu vurarak tarafını belli ediyor. Ürdün'de kotarılan planın, Şam'a yönelik bir harekatın parçası olduğundan kuşkulanılıyor.

Erman Çete

ABD'nin, uluslararası bir koalisyon aracılılığıyla Suriye'deki Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) mevzilerine yönelik yapacağı bir saldırı konuşulurken, IŞİD'e saldırı görüntüsü altında Esad yönetimine karşı yeni bir harekatın başlatılacağına dair kuvvetli şüpheler ortaya çıktı.

2013 yılında açılması planlanan, ancak daha sonra rafa kaldırılan "Güney Cephesi", yeniden masaya gelmiş görünüyor. Geçtiğimiz ay, İsrail ile Suriye sınırında bulunan Kuneytra'ya El Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi, İslami Cephe (İC) ve Suriye Devrimcileri Cephesi (SDC) birlikte saldırmış ve çeteler Kuneytra sınır kapısını ele geçirdiklerini söylemişlerdi.

Ordu ile üç grup arasındaki çatışmaların şiddetli şekilde sürdüğü bölge ile birlikte, 1973 Yom Kipur Savaşı'nda İsrail'in işgal ettiği Golan Tepeleri'nin Suriye kısmında kalan bölgede de El Kaide varlığı artmış durumda. Bugün İsrail basınında çıkan haberlerde, Nusra Cephesi'nin Golan Tepeleri'nin yüzde 80'ini ele geçirdiği iddia edildi.

Yine Nusra Cephesi, Golan Tepeleri'ndeki ateşkes sınırında bulunan Birleşmiş Milletler Barış Gücü'ne bağlı 45 Fiji askerini kaçırmış, ancak Katar'ın ödediği 20 milyon dolarlık fidyenin ardından askerler serbest bırakılmıştı. BM Barış Gücü askerlerinin tamamı ise, mevzilerini terk ederek İsrail sınırına geçmişti.

Hangi gruplar var?
Kuneytra ve Golan Tepeleri'ne saldırı planının içerisnde yer alan İC, Suudi Arabistan tarafından destekleniyor. "Çatı" örgütü olan İC'nin operasyona katılan biriminin, geçtiğimiz günlerde IŞİD'in çok sayıda liderini öldürdüğü Ahrar'uş Şam olduğu belirtiliyor.

Operasyona katılan diğer örgüt ise, Batı tarafından "ılımlı" olarak nitelendirilen Suriye Devrimcileri Cephesi. SDC'nin lideri Cemal Maruf, geçtiğimiz Mart ayında, Antakya'daki evinde Independent'a bir röportaj vermiş ve El Kaide'ye karşı savaşmaya niyeti olmadığını söylemişti. Kendi aldıkları silahları Nusra ile paylaştıklarını da söyleyen Maruf, ABD'den "yalnızca bir sefer", güney cephesi için 250 bin dolar aldıklarını iddia etmişti. Ancak Maruf, bir başka röportajında, ABD'den başka yardımlar da aldıklarını söylemişti. Bu yardımlar, TOW füzeleri olarak biliniyor.

İsrail-Suriye sınırında, El Kaide'ye "kardeş" olarak gören ve ABD'den yardım alan SDC, Nusra Cephesi ile birlikte Suriye'ye karşı savaşıyor.

Şam'ı kuşatma planı
Nusra, İC ve SDC'nin Kuneytra'ya büyük oranda Deraa üzerinden sızdıkları tahmin ediliyor. Deraa, Ürdün-Suriye sınırındaki Suriye eyaleti. Ürdün'ün başkenti Amman'da, ABD tarafından koordine edilen Askeri Operasyon Komutanlığı'ndan yönetilmesi muhtemel operasyonun ana hedefinin, Güney Cephesi'nden Şam'a güvenli bir yol açmak olduğu söyleniyor.

Kuneytra'nın Şam'a olan uzaklığı yalnızca 60 kilometre. İddiaya göre, Nusra Cephesi'nin Hama'daki militanları Türkiye'ye doğru geri çekildiler. Hedef ise, bu militanların Türkiye'den Ürdün'e, oradan da Deraa üzerinden Kuneytra'ya nakledilmesi.

Bu noktadaki bir diğer dikkat çekici gelişme ise, Şam'ın güneyindeki Hacer'ül Esved'de SDC ile IŞİD arasında imzalanan ateşkes anlaşması. Bu anlaşmaya göre, nihai bir çözüm bulunana kadar iki taraf da birbirine saldırmayacak. Anlaşmada, tarafların ortak düşmanının "Nusayri rejimi" olduğunun da altı çizildi.

Kuneytra ile Şam arasını iki ordu tümeni kontrol ediyor. Bununla birlikte, "IŞİD'e karşı savaş" adı altında Suriye'ye yönelik bir hava bombardımanını göz önünde bulundurmak gerekiyor. ABD Başkanı Barack Obama, IŞİD hedeflerini vurmaya giden ABD uçaklarına Suriye ordusunun ateş açması halinde, hedefin ordu olacağını açıklamıştı. Güneyden El Kaide, havadan ABD yönetiminin saldırıları neticesinde, Kuneytra-Şam yolunun "muhaliflere" açılması mümkün hale gelebilir.

İsrail'in rolü
Kuneytra ve Golan Tepeleri'nde yaşanan çatışmalara İsrail'in ilk tepkisi, "tarafsızlık" oldu. Ancak ordu ile çeteler arasındaki çatışmalarda İsrail tarafına düşen havan mermilerine İsrail'in cevabı, Suriye ordu mevzilerini vurmaktı.

5 Eylül günü, Jerusalem Post'ta Yossi Melman imzasıyla bir yazı yayımlandı. Melman, IŞİD'in İsrail'e yönelik bir tehdit oluşturmadığını söylerken, Golan Tepeleri'nde bulunan El Kaide'ye bağlı Nusra Cephesi ile Müslüman Kardeşler bağlantılı çetelerin, IŞİD'e nazaran "ılımlı" sayılabileceğini iddia etti.

Ancak İsrail, Golan'daki savaşta tutumunu meşrulaştırmak için, tuhaf gerekçelere de başvuruyor. Bunlardan bir tanesi, 23 Haziran'da İsrail tarafına düşen bir merminin bir İsrailli'yi öldürmesinin ardından, İsrail ordusunun Suriye'yi vurmasından sonra dile getirildi. İsrail'in açıklamasına göre, İsrail tarafına düşen mermiler çoğunlukla "serseri" idi ve muhtemelen bunda silahlı muhalefet gruplarının sorumluluğu vardı. Fakat İsrail, mermilerin çetelere ait olmasına rağmen, ateşkes hattını koruma sorumluluğunun Suriye ordusunda olduğunu iddia ederek, ordu mevzilerini vuruyordu!

İsrail'in bir diğer gerekçesi ise İran. Jerusalem Post'ta çıkan, ancak şu anda aynı site üzerinden ulaşılamayan bir iddiaya göre, sınır bölgesinden İsrail'e yapılan saldırıları, İran Devrim Muhafızları yönetiyordu. Ancak buna dair hiçbir kanıt bulunmuyor.

Şam planına kanıt BAE medyasından
"Komplo teorisi" olarak görülebilceek bütün bu iddialara kanıt ise, Birleşik Arap Emirlikleri'nden yayın yapan The National'dan geldi. 17 Eylül tarihinde yayımlanan habere göre, Ürdün, Suriye'deki rolünü "sessizce" artırarak, "muhaliflere" desteği sıklaştırdı.

Haberde, Kuneytra'nın, güneydeki çetelerle Şam etrafında orduya karşı savaşan diğer çeteler arasındaki bağı kurmak için kilit önemde olduğuna dikkat çekildi. Bölgedeki çete liderlerinin, Şam'ın güney ve batısındaki arkadaşlarına tedarik yolunu açmak için güvenilir bir yol açabileceklerini söylemeleri de haberin önemli noktalarından.

Gazete ayrıca, Amman'daki Askeri Operasyon Komutanlığı'nın Kuneytra'daki savaşı planladığını ve koordine ettiğini de yazdı. Haberde, operasyonun zamanlamasının, Güney Cephesi'nde Nusra'nın yükselişiyle "çakıştığına" da dikkat çekildi.

Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) başındaki isim olan Abdülillah el-Beşir ise, McClatchy DC'ye 5 Eylül'de Gaziantep'ten verdiği bir röportajda, güneydeki 60 ufak gurubun ABD'den yardım aldığını ve CIA'e çalıştığını itiraf ediyor.

Bugün New York Times'ta çıkan bir haber ise, tabloyu tamamlıyor. Haberde, Suriye ordusunun Şam'ın Midan mahallesine yoğun operasyon başlattığı yazıyor. Gazeteye konuşan Rami el-Seyid isimli bir "muhalif" grup sözcüsü, Nusra Cephesi ve Ahrar'uş Şam militanlarının kente güneyden sızdığını söylüyor. Bu militanlar, askeri kontrol noktasına saldırıyor ve çıkan çatışmada 18'i öldürülüyor. Bu saldırı, bölgeye aylar sonra yapılan ilk çete saldırısı olarak kayıtlara geçiyor.