'Sosyal Avrupa' çöküyor mu?: Avrupa'da gelir eşitsizliği büyüyor

AB ülkeleri arasında yapılan ücret karşılaştırmaları emekçiler arasındaki gelir uçurumunu gözler önüne serdi. "Sosyal Avrupa" tezinin çöküşünün ilanı sayılabilecek bu tablodan en zararlı çıkan ise Doğu Avrupa ve krizdeki Güney Avrupa ülkeleri.

Son veriler, çalışanların refahtan pay aldığı bir ücret politikasını, sosyal güvenlik haklarının genişletilmesini ve sağlık fonlarının bütün toplumu kuşatacak şekilde geliştirilmesini kapsayan “Sosyal Avrupa” tezinin çöktüğünü gösteriyor.

Özellikle son yıllarda kapitalizmin krizinin derinden etkilediği Avrupa Birliği’nde gün yüzüne çıkan eşitsizlikler gelir uçurumun ulaştığı inanılmaz boyutları gözler önüne seriyor.

Haftalık Avrupa Haber Dergisi olan Avrupa Gün’ün son sayısında yer alan habere göre, AB ülkeleri arasında yapılan ücret karşılaştırılmaları temel gelir kaynağını oluşturan ücretlerdeki derin eşitsizliği ortaya koydu. Buna göre, saat başına işgücü maliyeti Belçika’da 39.30 avro, Almanya’da 30.10 avro iken Bulgaristan’da bu oran 3.50 avro ile oldukça düşük bir seviyede seyrediyor.

Giderek büyüyen ücretler arasındaki uçurum özellikle Doğu Avrupa ülkelerini ve krizdeki Güney Avrupa ülkelerini derinden etkiliyor. Örneğin AB üyesi Bulgaristan’daki saat başına düşen işgücü maliyeti, bir başka AB üyesi olan Belçika’daki işgücü maliyetini yüzde 9’undan daha az.

“En zengin ile en yoksul ülke arasındaki uçurum doldurulamaz”
Almanya’da Hans Böckler Vakfı bünyesinde hazırlanan bir araştırmaya göre, AB’nin en zengin ülkeleri ile en yoksul ülkeleri arasındaki mesafenin kısa vadede doldurulamayacağı ifade edildi.

Vakfa bağlı Makro Ekonomi ve Konjektür Araştırmaları Enstitüsü (IMK) uzmanlarınca 2011 verileri esas alınarak gerçekleştirilen araştırmaya göre, brüt ücret, sosyal güvenlik kesintileri, işveren payı, eğitim harcamaları ve vergilerden oluşan toplam işgücü maliyetleri açısından bir Doğu Avrupa ülkesi olan Bulgaristan ile merkez ülkelerden Belçika arasındaki uçurumun toplumsal sonuçlarına dikkat çekildi.

“Avro krizinin unsuru Almanya’daki düşük ücretler”
Diğer taraftan Avrupa İstatistik Dairesi (Eurostat) verilerine göre, 2008 yılındaki büyük krizi tetikleyen yüksek Almanya işgücü verimliliğinin arka planında, teknolojideki sıçrama ve reel ücretlerdeki son derece düşük artışın olduğu ifade edildi.

2000 ile 2008 yılları arasında özel sektördeki saat başına işgücü maliyeti Almanya’da yıllık yüzde 1,8 oranında artış gösterirken, bu oran Avro Bölgesi’nde yüzde 3, AB genelinde ise yüzde 3,8 olarak gerçekleşmişti. Bu veriler Almanya’nın özellikle imalat sanayinde düşük işgücü maliyetleri ile “rekabet gücünü” arttırırken, bu durum 2008 sonrasında iktisatçıların krizin kaynağın Almanya’nın izlediği düşük reel ücret politikasında aramasına yol açtı.

Bu bağlamda, Almanya’da saat başın işgücü maliyetinin Avrupa’nın önde gelen endüstri ülkelerinden dahi daha düşük olması, Orta ve Güney Avrupa başta üzere çevre ekonomileri sanayisizleştiren ve Avro krizini tetikleyen temel unsur olarak kabul ediliyor.

Doğu Avrupa’da tablo çok daha vahim
Saat başına işgücü maliyeti Belçika’yı izleyen İsveç’te 39,10 avro, Danimarka’da 38,80 avro, Fransa’da 34,20, Hollanda’da 31 avro iken, Almanya’da tüm bu ülkelerden daha düşük bir maliyetle üretim yapılabiliyor.

Krizdeki Güney Avrupa ülkelerinden Portekiz’de bu rakam 12 avro, Yunanistan’da 16,5, İspanya’da 20.60, İtalya ve İrlanda’da ise 26,80 avro düzeyinde gerçekleşti. Ancak Doğu Avrupa ülkelerinde ise gerçekten vahim bir tablo karşımıza çıkıyor. İşgücü maliyeti Macaristan’da 7,7 avro, Polonya’da 7,10 avro, Romanya’da 4,50 avro ve Bulgaristan’da 3,50 avro düzeyinde.

Gelir uçurumu toplumsal barışı tehdit ediyor
Bütün bu veriler, sosyalizmin geride bıraktığı coğrafyada hızla genişleyen ve gücünü arttıran Avrupa Birliği’nin Dünya Kapitalist Sistemi’ne paralel olarak yarattığı eşitsizliklerin kapitalizmin kriziyle birlikte gün yüzüne çıkmasının kanıtı olarak değerlendirilebilir. Ayrıca ücretlerdeki bu uçurum “Sosyal Avrupa” tezinin çöküşünün ve AB’nin yarattığı ciddi eşitsizliklerin somut kanıtı niteliğinde.

Diğer taraftan süreci yakından izleyen uzmanlar, Avrupa ülkeleri arasında giderek derinleşen gelir adaletsizliğinin toplumsal barışı tehdit edecek en önemli unsur olacağına dikkat çekiyor. Ücretler genel düzeyi açısından AB içindeki uçurumun birliğin geleceğini tehlikeye düşürmesine kesin gözüyle bakılıyor.

(soL- haber Merkezi)