Şam muharebesi ÖSO'nun belini kırabilir

Suriye’deki silahlı çeteler bir süredir eylemlerini Şam kırsalında yoğunlaştırıyor. Es-Sefir gazetesinden Muhammed Ballut, Suriye ordusunun silahlı çeteleri Şam’a çektiğini ve ordunun bu savaşı kazanması halinde muhaliflerin ağır bir darbe alacağını yazdı.

Suriye’deki silahlı muhalif gruplar bir süredir saldırılarını Şam çevresinde yoğunlaştırdı. Bugün de Şam kırsalında bir okula saldıran silahlı çeteler, 29 öğrenciyi katletti.

Ülkemizde de iktidar yanlısı basının zaman zaman “Şam düşmek üzere” gibi yalan yanlış haberlerine konu olan Şam’ı kuşatma girişimi, muhaliflerin yabancı aktörlerden aldıkları desteğin niteliğindeki bazı değişikliklerin cesaretlendirdiği söylenebilir. Kuşkusuz Batı ve bölgedeki işbirlikçileri, Suriye’deki olayların başlangıcından bu yana silahlı çetelere para, silah ve teçhizat yardımı yapıyor lojistik desteğin yanı sıra siyasi ve ideolojik destek veriyor. Buna karşın Suriye’de Esad yönetiminin devrilmesi amacıyla Batı ve işbirlikçilerinin desteğini alan İslamcı çeteler, her fırsatta aldıkları desteğin yetersizliğinden, daha fazla silah ve paraya ihtiyaç duyduklarını ilan ediyor. Ancak Batı ve işbirlikçileri, Suriye yönetimini devirme çabası çerçevesinde belirledikleri stratejiye uygun olarak ve siyasi kararlar sonucunda militanlara yaptıkları yardımların içeriğinde değişikliklere gidiyor.

Şam’ı kuşatma girişimi ana stratejinin parçası
Yaz aylarında Suriye’nin büyük kentlerindeki eylemlerini artırma çabası içine giren çetelerin ana hedefleri Halep ve Şam oldu. Halep’te terör estiren, ancak buna karşın istediği mevziyi kazanamayan çeteler, Şam’ın belirli mahalleleri dışında ise pek bir varlık gösteremedi. Muhalif gruplar bunun üzerine yeni bir askeri taktiğe yönelerek, Şam’ın çevresindeki kırsal bölgeleri ele geçirme girişimlerine ağırlık vermeye başladı.

Kasım ayının son günlerinde Şam Uluslararası Havaalanı ile kent merkezi arasındaki yolda eylemler yapan silahlı gruplar, bazı araçlara ateş açtı. Şam yakınlarındaki Harran el Avamid, Hüceyre ve Akraba gibi kasabalarda da eylemlerini yoğunlaştıran silahlı grupların bu girişimi, Batı medyasında “muhalifler Şam Havaalanı’nı ele geçirdi” şeklinde duyuruldu. Oysa Suriye ordusu, havaalanı yolundaki silahlı saldırılar üzerine çok kısa bir süre içinde harekete geçerek, bölgeyi temizlemişti.

Bu süreçte Lübnan’ın Es-Sefir gazetesinde Muhammed Ballut imzasıyla yayımlanan bir makale, Şam çevresindeki çatışmaların önemi, muhaliflerin planı ve sahadaki durum konusunda önemli bilgiler sundu. Ballut, Paris’teki Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) kaynaklarının, Suriye ordusunun havaalanı çevresine düzenlediği operasyonun bir “önleyici müdahale” olduğu görüşünü savunduklarını aktardı. Bu iddiaya göre ordu, ÖSO’nun Şam’a yönelik daha büyük bir saldırıyı baştan durdurmak üzere harekete geçti. Ballut’a göre 29 Kasım’da Şam çevresinde gerçekleşen çatışmalar, her iki tarafın da Şam etrafındaki çatışmaların büyüyeceğine ikna olduğunu gösteriyor. Aslında “muhalifler” tarafında böyle bir varsayımın yapılabileceği ise zaten açık. Zira 29 Kasım’da havaalanı çevresinde gerçekleştirilen saldırıdan saatler sonra Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri Şam’a bütün uçuşlarını durduklarını ilan etmişlerdi. Yani muhalifler bir kez daha bölgedeki hamileriyle birlikte hareket ediyordu.

Siyasi kararlar başka yerde alınıyor
Ballut’un dile getirdiği bir diğer iddia ise, ÖSO’nun Batı ve işbirlikçilerinin çizdiği stratejiler doğrultusunda hareket ettiğine işaret ediyor. Es-Sefir yazarı, muhalif grupların Şam kırsalına yönelik eylemlerini yoğunlaştırmalarında karadan havaya atılan roketlerin gelmesinin önemli bir işlevi olduğunu ifade ediyor. Muhalifler bu roketlere sahip olmaları sayesinde Suriye Hava Kuvvetleri’ne bağlı uçak ve helikopterlere yönelik daha etkili saldırılar gerçekleştirebiliyor. Ballut bu durumun çatışmaların dengesini değiştirebilecek önemde olduğunu söylese de, bu roketlerin “denge değiştirecek” düzeyde önemli olduğunu söylemek zor. En azından şimdilik… Zira muhalif grupların sözcüleri Suriye Hava Kuvvetleri’ne karşı koyacak gücü olmadığı için her fırsatta ülke hava sahasının uçuşa kapatılmasını, yani NATO uçaklarının ülkeyi yerle bir etmesini talep ediyorlar.
Dahası Suriye ordusunun elinde karadan havaya atılan roketlerin menzili dışında uçup, yerdeki hedefleri vurma kapasitesine sahip MiG-25 ve MiG-30 jetleri de bulunuyor ve ordu, henüz bu jetleri sahaya sürmüş değil.

Ancak silahlı çetelerin karadan havaya atılan roketlerin kullanıma sokmasının bir başka açıdan önemi bulunuyor. Katar’ın bu silahları ÖSO’ya aylar önce verdiği biliniyor. Ballut, muhaliflerin bu roketleri bu süreçte daha yaygın şekilde kullanmaya başlamasının “siyasi bir karar” olduğuna işaret ederek, şöyle devam ediyor:

“Katar, silahlı Suriye muhalefetine bu roketleri aylar önce verdi, ancak bunların son günde[Kasım ayının son günleri] kullanılmaya başlanması kararı, iki hedefe yönelik olarak alınmış siyasi bir karardı: Suriye’nin kuzeyinin bir an önce düşürülmesi ve geçici yönetimin egemenliğinde bir güvenli bölgeye dönüştürülmesi ve Şam ve kırsalı üzerindeki baskının artırılması.”

40 bin militan Şam’a sevk edildi
ÖSO’ya yakın bir kaynağın, ÖSO’nun bu amaç için Şam’a 40 bin civarında militan yolladığını söylediğini aktaran Ballut, bölgeye yollanan militanların silah ve mühimmat sıkıntısı olmadığını da ekliyor. Başka bir ifadeyle ÖSO, başkenti kuşatmak için bir hazırlık yapmış durumda. Ancak Suriye ordusunun kasım sonunda bölgeye düzenlediği saldırıyla tutmaya çalıştıkları bazı mevzilerden geri çekilmiş bulunuyor.

Ballut, bu noktada konunun başka bir boyutuna değiniyor: Suriye ordusu, silahlı muhaliflerin belini kırmak üzere ÖSO militanlarının Şam’a yönelmesini bekliyor. Lübnanlı yazar, ÖSO’nun Şam kırsalındaki hızlı ilerleyişinin kuşku uyandırdığını ifade ederek, Suriye ordusunun bazı bölgeleri taktik gereği boşaltmış olabileceğine değiniyor. Ballut yazısına şöyle devam ediyor:

“Suriye ordusunun aylardır Şam kırsalının ÖSO için bir tuzağa dönüştürülmesi üzerinde çalıştığını gösteren bir dizi gösterge mevcut. Son birkaç ay içinde ÖSO’nun yuvalandığı bölgelerin yok edilmesi stratejisi güç kazanıyor. Deyr el-Esefir’den Hareste’ye kadar, Guta’nın [Şam’ın güney ve doğusunu kuşatan kırsal bölge] doğusunda bulunan kasaba ve kentlerin büyük kısmı terk edilmiş durumda. Cumhuriyet Muhafızları’na ve 4. Tugay’a bağlı elit birlikler bu bölgede konuşlanmış bulunuyor. Başkent yakınlarındaki ve başkentin doğusunu çevreleyen kuşaktaki kasabaların büyük bölümü, daha geniş bir manevra sahası bırakacak şekilde ve ‘sivil’ engellerin bulunmadığı bir savaş alanına dönüştü.”

Ordudaki Sünni askerler İslamcılara karşı bilenmiş durumda
Kısacası Şam çevresindeki mücadelenin Suriye’deki askeri durumun değişmesi açısından büyük önem taşıdığı söylenebilir. Bu arada yine Batı’da ve Türkiye’de iktidar yanlısı medyada sık sık dile getirilen, Suriye ordusunun moralinin bozuk olduğu ve ordudan kaçışların arttığı iddiasının da doğru olmadığını buna eklemek gerekiyor.

Ballut, Suriye ordusunun bazı birliklerinin halen çatışmalarda kullanılmadığını vurgulayarak, bunun sebebinin ordunun moralsizliği ya da Sünni askerlerin “muhaliflere” karşı savaşmak istememesi olmadığının altını çiziyor. Lübnanlı yazar, Suriye yönetimine yakın bazı kaynakların, son aylarda binlerce askerin gerilla tipi savaş konusunda eğitim aldıklarını söylediğini ve bazı birliklerin çatışmalarda kullanılmamış olmasının temel sebebinin de bu olduğunu aktarıyor. Şu ana kadar çatışmalarda görülmeyen 3. Tugay’ın da son aylarda yoğun bir biçimde gerilla tarzı savaş konusunda eğitim aldığı aktarılan bilgiler arasında.

Ballut’un aktarımları arasında yer alan ilgi çekici bir husus da, ordudaki Sünni kökenli askerlerin özellikle İslamcı çetelere karşı bilenmiş oldukları vurgusu. Es-Sefir yazarı şöyle devam ediyor:

“Uzmanlar ordudaki Sünnilerin ruh halindeki değişimi, İslamcıların silahlı muhalefetin merkezinde oynadıkları role ve İslamcıların iktidara gelmesinden duydukları korkuya bağlıyor. Askerlere yönelik, mezhep ayrımı gözetmeksizin yapılan infazlar da mütereddit askerlerin savaşma kararı almalarında etkili olmuş.”

Suriye'deki silahlı çetelerin emperyalist merkezlerden ve bölgedeki işbirlikçilerinden aldığı destek olmaksızın tutunma ihtimali bulunmuyor. Ancak ÖSO ve benzeri İslamcı güçlerin mevcut destekle de durumu daha fazla idare etmesi zor görünüyor. Şam çevresindeki çatışmalar, ÖSO'nun büyük ölçüde etkisizleştirilmesi yönünde önemli sonuçlar verebilir. Emperyalizmin doğrudan müdahalesinin bu tabloyu ciddi ölçüde değiştirebileceği ise açık.

(soL-Dış Haberler)