Radikal gazeteci ve yazar Alexander Cockburn hayatını kaybetti

İrlandalı Amerikan radikal gazeteci ve yazar Alexander Cockburn 20 Temmuz 2012 tarihinde hayatını kaybetti. Politik haber bülteni CounterPunch’un kurucularından solcu gazeteci Cockburn, 71 yaşında iki yıldır kansere karşı verdiği mücadelede yenik düştü.

1941’te doğan Cockburn İrlanda’da yetişmiş, ancak 1972 yılından bu yana Amerika’da yaşamış ve çalışmıştı. 1970’li ve 1980’li yıllarda Cockburn’un adı düzenli olarak New York Review, the Wall Street Journal, and the Los Angeles Times gibi önemli yayın kuruluşlarında yer aldı. Ancak Cockburn hiçbir zaman bu yayın kuruluşlarının resmi bir parçası olmayarak alternetif, muhalif bir gazetecilik anlayışı geliştirdi.

Şaşırtıcı bir biçimde başarı hiçbir zaman Cockburn’u değiştirmedi. Cockburn’nun medyada yer almak istemesinden daha çok medya onu istedi. Ancak solcu yazar Cockburn, Jeffrey St Clair ile birlikte kurduğu CounterPunch internet sitesi aracılığıyla yeni bir okuyucu kitlesi geliştirerek egemen medyaya alterneatif bir anlayış yarattı.

Sadece birkaç hafta önce yazdığı bir yazıda Cockburn, son dönemde Avrupa siyasetinde faşizmin izlerini bulma modasını şiddetle reddetti. Cockburn söz konusu yazıda eleştirisini şöyle dile getirdi:

“Eğer dünyada herhangi bir ulus varsa, bu hiç kuşkusuz ‘faşist’ olma yolunda ilerleyen Amerika Birleşik Devletleri’dir. Avrupa’yı dövmeyi bırakın, bizler faşit, yani ‘proto-faşist’ bir ülkede yaşıyoruz.”

"Amerikan Gösterişini" hicvetti
Solcu bir gazeteci olarak bilinen ancak bazılarınca karmaşık, bireysel ve öngörülemez bir politik pozisyona sahip olduğu gerekçesiyle eleştirilen Cockburn “Şeytanı Yenmek” adlı ünlü makalesini Yaratıcılar Sendikası tarafından kurulan The Week için yazdı.

Cockburn, nükteli dili ve radikal eleştirileriyle Amerika’nın kapitalizm, emperyalizm gibi fetişlerini hedef almaktan hiçbir zaman vazgeçmeyen bir kültür yarattı. Böylece Cockburn, “Amerikan Gösterişi”nin parlak bir hiciv ustası haline geldi.

En önemli yazıları anti-semitizm üzerineydi
İsrail hükümetinin politikalarını şiddetle eleştiren Cockburn’nun belki de en önemli yazıları anti-semitizm üzerineydi. Yahudi düşmanı olmadığını her fırsatta dile getiren Cockburn, İsrail politikalarını eleştiren herkesin çok hızlı bir biçimde İsrail ve onun savunucuları tarafından Yahudi düşmanlığı ile suçlandığına dikkat çekmişti. Harvard Üniversitesi Hukuk Profesörü Alan Dershowitz yönelttiği anti-semitizm suçlamasına karşın Cockburn, 2003 yılında makalelerinden derlediği “Anti-semitizm Siyaseti” isimli çalışmasını yayımladı.

Clair: “Her zaman siyasette ve kendi kişisel hayatında uzlaşmacılıktan nefret etti”
Cockburn’nun vefatının ardından yakın çalışma arkadaşı, dostu Jeffrey St Clair kaleme aldığı yazıda şunları ifade etti:

“Alex, kendi bildiği şekilde büyük bir hayat yaşadı. O her zaman siyasette ve kendi kişisel hayatında uzlaşmadan, uzlaşmacılıktan nefret etti. Alex benim dostum, akıl hocam ve yoldaşım oldu. Biz şakalaşarak, dedikodu yaparak, tartışarak neredeyse son yirmi yıl birlikte çalıştık. O, hayatlarımızda büyük bir boşluk bırakarak aramızdan ayrıldı. Ancak hiç değilse iki kuşağa nasıl düşüneceğini, dünyaya nasıl bakacağını ve hayatın eğlenceli ve yaratıcı bir direnişle nasıl örgütleyeceğini öğreterek aramızdan ayrıldı. Dolayısıyla mücadele devam ediyor ve bizler bu mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız.”

(soL-Haber Merkezi)