Ortadoğu'da dinler arası çatışmayı kim körüklüyor?

Ahmet Davutoğlu Suriye'de Müslümanlarla Hıristiyanlar arasındaki çatışmayı engellemek için "elimizden geleni yapmaya hazırız" dedi. Oysa Ortadoğu çapında dinler ve mezhepler arası çatışmayı, başta emperyalizm destekli Selefiler olmak üzere gericiler körüklüyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Diyanet İşleri Başkanlığı'nın düzenlediği Yurtdışı Hizmetleri Konferansı'nda, Ortadoğu'daki gelişmelere ilişkin ilginç bir konuşma yaptı. Davutoğlu, "Suriye bağlamındaki gelişmelerde Hıristiyanların burada mağdur olacakları gündeme geliyor. Bizim için Suriye söz konusu olduğunda ister Müslüman, ister Hıristiyan olsun tüm Suriyeliler bizim komşumuzdur. Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında çıkarılmaya çalışılan gerilimleri engellemek için elimizden geleni yapmaya hazırız" dedi.

Bölgede mezhep çatışması çıkarılmak istendiğini belirten Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yurtdışında görev yapan görevlilerine "bizim Müslümanlar arası çatışmanın hızlandığı kuşakta barış için çalışmalar yapmamız gerek" diye seslendi.

AKP'nin kendi mezhep düşmanlığına ilişkin özellikle de son dönemde sayısız örneğin yaşandığı ortada iken, Davutoğlu'nun Suriye bağlamında kullandığı ifadeler, "önce kendi Başbakanına bak" dedirtti. Bilindiği gibi, "açılım" senaryolarının Aleviler'i "devletin Alevisi" yapmak için gündeme getirildiği ortaya çıkınca çökmesinin ardından, en son Sivas Katliamı Davası'nda zaman aşımı kararının da alınmasıyla, AKP hükümetinin Türkiye'de Aleviler'e yönelik mezhep ayrımcılığı daha da somut olarak anlaşıldı. Başbakan Erdoğan, zaman aşımı kararının ardından "hayırlı olsun" demişti.

"Arap baharı"nda dinlerarası çatışma
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, içeride bu gelişmeler yaşanırken, Suriye'ye saldırı konusunda müttefiki olduğu ülkelerde yaşanan dini ayrımcılığa da doğal olarak değinmedi.

Bundan henüz bir hafta önce, Suudi Arabistan'ın en yüksek dini makamında olan Baş Müftü Şeyh Abdulaziz bin Abdullah, yayınladığı bir fetvayla "Arabistan yarımadasındaki kiliselerin tahrip edilmesinin farz olduğu"nu açıkladı. Şeyh Abdulaziz bin Abdullah yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan yarımadasının sadece İslam dinine ait olduğu, bu bölgedeki bazı ülkelerde bulunan kiliselerin mevcudiyeti bu dinlerin doğruluğunu itiraf etmek anlamına geldiği iddiasında bulundu. Baş Müftü, Arap Yarımadası’nın bir parçası olan Kuveyt’in de kendi topraklarında bütün kiliseleri yok etmesi gerektiğini belirtti. Mısır, Lübnan, Ürdün ve Ortadoğu'nun diğer ülkelerinde yaşayan Hıristiyanlar Suudi Arabistan Baş Müftüsü'nün yayınladığı fetvadan rahatsızlıklarını dile getirdi.

Geçtiğimiz Şubat ayında ise Kuveyt'te Usame el Munawar isimli bir milletvekili de Twitter'da, Kuveyt'teki tüm kiliselerin ortadan kaldırılması için bir yasa taslağı hazırladığını duyurmuş, daha sonra yaptığı bir açıklamayla ise sözlerini, varolan kiliselerin kalacağı ama yeni kilise inşaatlarına izin verilmeyeceğini söyleyerek "düzeltmişti". Bir başka Kuveyt milletvekili Muhammed Hayef de, "kilise sayısının ülkede yaşayan Hıristiyanların sayısı ile orantısız olduğu"nu söyleyerek, Usame bin Munawar'ı desteklemişti.

Batı medyası ise Suudi Arabistan Baş Müftüsü'nün fetvasını ve Kuveyt'teki açıklamaları görmezden geldi.

Suudi Baş Müftüsü Suriye Selefileri'ne mi seslendi
Suudi Arabistan Baş Müftüsü'nün çağrısının, Mısır'da da yankı bulması, yakın zamanda gündeme gelen Hıristiyanlara yönelik saldırıların daha da artması bekleniyor. Hıristiyanlar'la yaşanan gerilimlerde Mısır'daki büyük İslamcı gruplar arasında en gericisi olan Selefiler öne çıkmıştı. Selefiler, aynı zamanda başını Suudi Arabistan'ın çektiği Basra Körfezi'nin gerici Sünni monarşilerinin en büyük desteğini alan grup.

Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki gelişmeler, emperyalizmin hızla inisitiyatifi ele geçirmesiyle birlikte, birçok ülkede ılımlı İslamcı bir yeniden yapılanmaya gidişin önünü açtı. Ancak İslamcı örgütler yukarıda emperyalizmle vardıkları uzlaşma sonucu ılımlı bir politikaya doğru giderken, aşağıda İslamcı taban Hıristiyanlar'a karşı şiddet eylemlerine giderek daha fazla başvuruyor. Müslüman Kardeşler'in politik olarak yeni rejimlere entegre olmasıyla birlikte, radikal İslamcı damarda Selefi gruplar daha etkin olmaya başlıyor.

Mısır'da Hıristiyanların büyük çoğunluğu Mübarek karşıtı eylemlerin içinde yer alırken Suriye'deki Hıristiyanlar ise Esad karşıtı eylemlere pek katılım göstermedi. Suriye'deki Hıristiyanların da, Esad rejiminin çökmesi ve Selefiler'in güç kazanması durumunda Mısır'da olduğu gibi şiddet eylemlerine uğrayacakları düşünülüyor. Zira daha önce de Selefi gruplar Hıristiyan köylüleri evlerinden Beşar Esad'ın resmini indirmeye ve protestolara katılmaya zorladı, bunu reddeden bir köylünün evinin avlusunda asılı bulunduğu öne sürüldü. Selefi gruplar, Filistin’de FHKC'ye sempati duyan İtalyan gazeteci ve eylemci Vittorio Arrigoni'yi de kaçırıp öldürmüşlerdi.

(soL-Dış Haberler)