Oraya gidilince, işlerin bilindiği gibi olmadığı ortaya çıktı

Suriye'de büyük bir katliamın yaşandığı bölgeye ilk kez giden AA muhabirinin aktardıkları, şimdiye kadar olaya dair ne kadar büyük bir dezenformasyonla karşı karşıya olduğumuzu açıkça gösteriyor.

soL'un notu: Suriye ve genel olarak Ortadoğu'da son süreçte yaşananlar konusunda batılı medya organlarının büyük bir yalan ve çarpıtma kampanyası var. Neredeyse tek haber kaynağı olarak anaakım batı medyasına yaslanan Türk medyasında da bu tür yalan haberler sık sık yer aldı. Fakat ilk kez Suriye'de büyük bir katliamın yaşandığı Cisr eş Şuğur bölgesine giden Türk muhabirlerin aktardıkları, yanıbaşımızda yaşanan olaylara dair şimdiye kadar ne denli büyük bir dezenformasyon yürütüldüğünü gösterir nitelikte. Aktarılanlar, söz konusu olayın Müslüman Kardeşler bağlantılı silahlı çetelerin vahşi bir katliamı sonrası ordu müdahalesi olduğuna işaret ediyor. Altta, Anadolu Ajansı'ndan Hediye Levent'in ilgili haberini sunuyoruz.


Suriye Savunma Bakanlığı uzun ve yorucu girişimlerin ardından Anadolu Ajansı ve TRT Türk muhabirlerinin Cisr Eş Şuğur'a girmesine izin verdi. Ülkede, gazetecilere yönelik silahlı saldırıların yaşanması nedeniyle bakanlık güvenlik önlemlerini üst düzeyde tuttu.

Başkent Şam'dan yakın korumalarla yola çıkılıp, Hama kentinden itibaren eskort araçlarla yola devam edildi. Hama kentinden Cisr Eş Şuğur'a uzanan yolda çok sayıda askeri araç, tank ve askerin bulunduğu, kasabaya 70 km uzaklıktan itibaren başlayan askeri kontrol noktalarının giderek daha kısa aralıklarla oluşturulduğu göze çarptı.

Akşam saatlerinde ulaşılan kasabaya güvenlik gerekçesiyle giriş izni verilmediği için korumalarla birlikte bir köyde geçirilen gecenin ardından Cisr Eş Şuğur'a yine askeri eskort araçları ile girebildik.

Yaşanan çatışmaların izlerinin her yerde görüldüğü hayalet bir yerleşim birimine dönüşmüş olan kasabada, çok sayıda tank, askeri araç ve asker kasabanın girişinden itibaren yerlerini almıştı.

Kasabadaki ilk durağımız olan karargah olarak kullanılan binaya, "çalışmalarımız sırasında askerler tarafından kısıtlanacağımız endişesi" ile gittik. Kasabayı da içine alan bölgedeki operasyonları yürüten üst düzey subaylar, "ülkede yaşanan olaylar nedeniyle askerlerin yüzlerinin görüntülenmesinin askerlerin hayatlarını tehlikeye atabileceğini ve görüntülenmelerini istemediklerini" söylediler. Bunun dışında herhangi bir kısıtlama olmayacağı, istediğimiz her yere gidebileceğimiz ve röportajlar yapabileceğimiz belirtildi ve kasabada istediğimiz kadar çalışabileceğimiz söylendi.

Güvenlik nedeniyle gece kalamadığımız kasaba içinde birkaç eskort araç ve çok sayıda asker ile hareket ettik ve kasabaya bağlı bazı köylere gidişlerimizde halkın yoğun ilgisi ile karşılaştık.

Kan ve yanık kokan kasabada yaşayanların anlattıkları ise Cisr Eş Şuğur'da yaşanan olaylara dair ortaya atılan iddiaların birçoğunu yalanlar nitelikteydi.

Bütün kamu binaları kullanılamaz durumda
Kasabadaki postane, hastane, banka, adliye ve güvenlik birimlerine ait binaların tamamı ya çatışmalar sırasında ya da silahlı grupların kasabayı kontrol altında tuttuğu 3 gün boyunca kullanılamayacak duruma getirilmişti. Keskin bir yanık ve kurumuş kan kokusunun birçok yerde kendini hissettirdiği kasabadaki çatışmalardan birinin meydana geldiği ve 72 askerin hayatını kaybettiği askeri istihbarat binası yaşanan dehşeti açıkça gösteriyor.

Binlerce kurşun izinin olduğu, bir kısmı dinamitlerle havaya uçurulan binanın önünde tamamen yanmış araçlar bulunuyor. Bahçede çok sayıda molotof kokteyli ve çeşitli silahlara ait mermi kovanları duruyor.

Kurumuş çok sayıda kan lekesinden hangi askerin nerede öldüğü anlaşılabiliyor ancak binanın içindeki küçük bir odaya sığınan yaralı birkaç askerin başlarının kesilerek öldürüldüğü yer insanı dehşete düşürüyor.

Anlatılanlara göre, yaklaşık iki gün destek gelmesini bekleyen askerlerden birinin binanın önündeki çöp konteynırına atılan cesedinden geriye kalan kalan özel eşyalar ve kalın bir tabaka haline gelmiş kanı duruyor.

Kasabalının anlattığına göre, askeri istihrabarat biriminin başındaki kişinin başı bir sopaya geçirilmiş ve 3 gün boyunca kasaba meydanında sergilenmiş.

Kamu binalarının tamamında yine kurşun izleri ve kurumuş kan lekeleri görülebiliyor.

Adli sicil kayıtlarını yok etmek için arşivi dinamitlerle patlatılan adliyedeki ağır tahribat ve talan edilip ATM cihazı ve kasaları patlayıcılarla açılan banka binası da kullanılamayacak durumda.

Asi nehrindeki cesetler
Kasabanın içinden geçen Asi nehrinin üstündeki köprüde lastiklerle kurulan barikatların bir kısmı duruyor. Köprünün üstünde ve nehrin kenarında silahlı gruplar tarafından öldürüldükten sonra parçalanan cesetlerin izleri görülebiliyor.

Köprü boyunca ilerlendiğinde nehirden yükselen kan kokusu bazı yerlerde çok keskinleşiyor.

Aralarında 9 yaşında bir kız çocuğunun da olduğu köprüden atılan cesetlerin bir kısmının çıkarıldığı ancak bir kısmının Türkiye'ye akan nehirde sürüklendiği için bulunamadığı belirtiliyor.

Kasabaya bağlı bir köyde silahlı grupların tecavüz ettiği 2 kadın ve küçük yaştaki bir kızın ailesine ulaşmaya çalıştık. Ancak basına açıklama yapmak istemediklerini belirten aileye yakın biri, evlere zorla girildiğini ve tecavüz edilen kızın 7 yaşında olduğunu söyledi.

2 gün boyunca gezdiğimiz kasaba içinde ve etrafındaki köylerde ordunun tank ateşi açtığına dair iddiaları doğrulayan herhangi bir ize rastlamadık.

Askerler sevinçle karşılandı
Hareket halindeyken bizim rastgele seçtiğimiz güzergahlarda, bize eşlik eden ve aralarında üst düzey subayların da olduğu askerlere halkın gösterdiği yoğun ilgi bizi de şaşırttı.

Şimdiye kadar Suriye basının da gitmediği köylerde, halkın çoğu zaman ağlayarak yaşadıklarını anlatması, yakınları hala kayıp olanların yakınlarının bulunması için askerlere yalvarmaları, yaşanan dehşete dair hikayeler kasabaya dair yaygın görüşlerin aksini gösteriyordu.

Birbirine yakın birkaç köyün bir arada olduğu bir yerde de halk, içinde bulunduğumuz konvoydaki araçların önünü kesti. Buldukları araçlarla konvoya katılan köylülerin sayısı 2 bini aştı.

Askerlerin ilk kez gittiği bir köyde üst düzey subayların bulunduğu aracın etrafını saran köylüler, aracın önünde kurban kesti. Birkaç saat sonra kesilen kurbanla hazırlanan ziyafete biz de katıldık.

Kasabada hâlâ tehlike devam ediyor
Kasabaya ulaştığımız gün çalışmaya başlayan fırını görüntülemek üzere fırına gittik. Fırın çalışanlarından birinin aynı gün, kasabada 3 gün boyunca terör estiren gruba mensup olduğu tespit edildi.

Gündüzleri normal yaşamına devam eden silahlı grup mensuplarının geceleri yüzlerini kapatarak saldırılar yapıyor olmaları nedeniyle kasabadaki tehlike hala devam ediyor.

Halkın yavaş yavaş evlerinden çıkmaya başladığı kasabada ve çevresindeki köylerde, hem yaşananların şokunun henüz atlatılamamış olması hem de silahlı grup üyelerinin gizli olması nedeniyle hissedilen korku dikkat çekiyor.

Kasabaya ordunun girmesinin ardından silahlı grup üyelerinin kasaba etrafındaki araziye kaçmaları nedeniyle ordu, geniş bir araziyi kordon altında tutuyor.

Silahlı grupların niteliği
Bölgedeki silahlı ayaklanma, hem yetkililer hem de kasaba sakinlerinin gözünde bir "selefi ayaklanması"... Halk arasında mezhebe dayalı cepheleşme hiç gözlenmiyor. Askerleri sevinçle karşılayan köylülerde de mezhep ayrımı yok. Olaylardan sonra Türkiye sınırına doğru kaçanlar arasında silahlı grupların mensuplarının da olabileceği yorumları yapılıyor.