Müslüman Kardeşler sürece ağırlığını koyuyor, laiklik tartışılıyor

Mısır'da geçtiğimiz Pazar Kıptilere dönük saldırılar, aslında Mısır'ın geleceğinde İslamcı unsurların ağırlığını ortaya koyan bir provokasyondu. Seçimlere giden Mısır'da, Müslüman Kardeşler "dini slogan yasağını" tanımadığını ilan etti, anayasa tartışmalarında şeriatçılığın etkisi de artıyor.

Mısır'da seçimler yaklaşırken, başını Müslüman Kardeşler'in çektiği İslamcı örgütler, sürece iyice ağırlığını koymaya başladı. Geçtiğimiz Pazar günü Hıristiyan Kıptilere karşı gerçekleştirilen saldırılar, bütün "itidal" çağrılarına rağmen Mısır'daki İslamcı eğilimin belirginleşmesini de simgeliyor. Seçimler konusunda yaşanan tartışmalar ve İhvan'ın takındığı tavır da konuyla ilgili önemli veriler sunuyor.

28 Kasım'da yapılması planlanan ve Mübarek sonrası Mısır'ın yönelimini belirlemesi beklenen seçimlerden önce, ülkede iktidarı elinde bulunduran Yüksek Askeri Konsey, "Dini ya da ırk ve cins ayrımcılığına dayanan sloganların seçim kampanyalarında kullanılması yasaktır" yönünde bir karar çıkartınca, Müslüman Kardeşler'in kullandığı seçim sloganı "Çözüm İslam'dır"ın akıbeti tartışılmaya başlandı.

'Bu bizim için hayat tarzı'
Konsey'in bu kararında, hem İhvan'ın yükselişinden korkan toplumsal kesimlere yönelik bir denge arayışı, hem de Batı ile ilişkileri gerginleştirmemek amacı göze çarpıyordu. İhvan'dan gelen ilk açıklamalar da, kendi tabanının sesini dinlemekten çok diplomatik manevralarla bezeliydi. Müslüman Kardeşler, sloganın kendileri açısından bir yaşam tarzını işaret etmesine rağmen, seçimler için başka bir politik slogan kullanabileceklerini belirtmişlerdi.

Fakat daha sonra, İhvan'ın siyasi partisi olan Özgürlük ve Adalet Partisi, sloganlarını kullanma hakkına 6 yıl önce mahkeme kararıyla ulaştıklarını, komite başkanının açıklamalarının cehaletini gösterdiğini, ne olursa olsun bu sloganı kullanacaklarını ve bunu engelleyecek makamın da seçim komitesi değil yüksek mahkeme olduğunu ilan etti.

İhvan'ın değişen söylemi
Müslüman Kardeşler, Mısır'da halk sokakları doldurduğu sıralarda önce süreci dışarıdan izlemiş, daha sonra Hüsnü Mübarek'in devrilmesinde bir rol oynamıştı. Bununla birlikte, uzunca bir süre İslami devlet veya şeriattan değil, sivil ve demokratik bir devlet yönetiminden bahsetmişti.

Daha sonra, İhvan yöneticileri İslam'da zaten teokratik bir devlet olmadığını, bu yüzden İslami bir devletin demokrasiye aykırı olamayacağını dillendirmeye başladılar. Bazı yorumlara göre, İhvan "sivil-dini" ayrımını çok fazla önemsemiyor, çünkü "sivil" bir devleti dini bir devlete dönüştürmek için yasalarda yapılacak ufak değişikliklerin yeterli olduğunu düşünüyorlar.

İhvan ile ittifak yapan Vafd'ın durumu da bu süreci yansıtıyor. Vafd, uzun bir süre Müslüman Kardeşler'le yaptığı ittifaka uygun davranmak için kendi içini de memnun etmeyen kararların altına imza atmıştı. Örneğin, bir süre önce Cuma günleri yapılan ve "Devrimi yolunda çevirmek isteyenlere karşı" yapılan kitle gösterilerine İhvan katılmadığı için Vafd da katılmamış ve bu karar Vafd'ın bazı önemli isimlerinin parti üyeliklerini dondurmalarına neden olmuştu. Bunun ardından ise, İhvan-Vafd ittifakı sona ermişti.

Selefiler ve El-Ezher de hazırlanıyor
Mısır'daki yeni anayasa tartışmalarına, diğer İslami gruplar da katılıyor. Selefilerden Muhammed Yousry, 1977'de El-Ezher'in hazırladığı ancak hükümetin görmezden geldiği anayasa taslağının hala geçerli olduğunu söylüyor. Buna rağmen, Yousry, Selefileri kabul etmediği ve İslami gruplar arasında bölünmeler yarattığı için El-Ezher'i eleştiriyor. Sufileri de "şarlatanlıkla" suçlayan Yousry, bu grubu seküler ABD planlarına hizmet etmekle suçluyor.

ABD ile İhvan artık daha sıkı fıkı
Mısır'da Mübarek sonrası dönemin en önemli siyasi aktörü haline gelmesi beklenen Müslüman Kardeşler ile ABD arasındaki ilişkiler de süreç içerisinde gelişmeye devam ediyor. En son, bir ABD'li diplomat, ABD'nin İhvan yöneticileriyle görüşmeye başladığını duyurdu.

ABD daha önce "el altından" İhvan milletvekilleriyle temas kurarken, artık açık açık görüşüldüğünün açıklanması önemli bir gelişme olarak kabul ediliyor. Bu görüşmelerin "yüksek düzeylerde" gerçekleştirildiği de gelen bilgiler arasında.

(soL - Dış Haberler)