Mali'deki darbede ABD parmağı

Mali'de gerçekleşen darbe, Afrika'daki istikrarsızlığı daha da derinleştirdi. Emperyalizmin kıtaya ilişkin uzun vadeli planları açısından Libya'da yaşananlar sadece bir başlangıç olarak görünüyor. Mali'deki darbe bunu gösteriyor.

Geçtiğimiz hafta Afrika'nın kuzeybatı ülkesi Mali'de gerçekleşen darbe, kuzeyinde, "Arap Baharı" adı altında yaygınlık kazanan protesto gösterileri nedeniyle son derece karmaşık bir döneme sokulan kıtadaki istikrarsızlığı daha da derinleştirdi.

ABD tarafından eğitilmiş bir yüzbaşı liderliğindeki düşük rütbeli askerlerin, başkent Barnako'daki Başkanlık Sarayı'nı ve devlet televizyonunu basarak darbe ile yönetimi ele geçirmeleri, "Arap Baharı"nın Afrika'ya "demokrasi" getirmediğini, aksine askeri darbeleri tetikleyebileceğini gösterdi.

Emperyalizmin kıtanın kuzeyine ve Sahra bölgesine yönelik uzun erimli planları açısından Libya'da yaşananlar şimdilik sadece bir başlangıç olarak görünüyor. Mali'deki darbe de bu durumun kanıtlarından bir tanesi. Kıtadaki istikrarsızlığın yeni savaşlara dönüşeceği tahmin edilirken, özellikle Libya'da El Kaideci "isyancılar"a destek veren Batılı emperyalist ülkelerin payını daha da görünür kılan gelişmeler yaşanıyor.

Ulus ölçekli dinamiklerin ürünü olmadığı görülen Mali'deki darbenin, Batılı emperyalist ülkelerin Afrika'nın doğal kaynakları üzerindeki yeniden paylaşım projesinin bileşenlerinden biri olduğu açık. Libya saldırısının ardından Mali'de darbe yaşanmasına yol açan planda sonraki hedeflerin, Nijer, Çad, Moritanya ve Burkina Faso olabileceği tahmin ediliyor.

Mali'deki darbe, emperyalizmin müdahalesine zemin hazırlamak için mi?
22 Mart'ta yaşanan darbenin ardından Avrupa Birliği ve Afrika Birliği başta olmak üzere uluslararası toplumun darbeyi kınayıp bu ülkeye yapılan kalkınma yardımlarını dondurduğunu açıklarken, ABD'nin bu konuda aceleci olmadığı, Mali'deki darbecilere yaptırımda bulunmaya isteksiz olduğu gözlendi. Nihayet, ABD yönetimi, askerlerin yönetime el koyduğu Mali'ye yardımların bir kısmını askıya aldı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, "Mali'ye insani yardımların ve gıda desteğinin süreceğini ancak askeri yardım ve Mali hükümetine yönelik desteğin askıya alındığını" açıkladı. Nuland, Mali'ye yıllık toplam 138 milyon dolar yardım yaptığı söylenen ABD'nin, yardımların 60 milyon dolardan fazlasını keseceğini kaydetti.

Mali'deki darbeciler, hükümetin ülkenin kuzeyinde yaşayan Tuaregler'in isyanına karşı ciddi bir karşı koyuş sergilemediği bahanesini darbe gerekçesi olarak ileri sürmüştü. Darbe yönetiminin Tuaregler'in isyanına karşı mücadele devam edileceği yönündeki açıklamasıyla ülkedeki kargaşanın devam edeceği ve sivil siyasetin hazırlıklarını yürüttüğü bilinen darbe karşıtı protesto gösterilerinin şiddetle bastırılacağı beklentisi, ülkedeki "sivilleri koruma" bahanesiyle Mali'ye de NATO saldırısı düzenlenip düzenlenmeyeceği sorusunu da akla getiriyor.

Mali darbesinde ABD'nin parmağı... Tesadüf mü?
Mali'de yaşanan darbenin lideri konumundaki Yüzbaşı'nın ABD'de Uluslararası Askeri Eğitim ve Öğretim (IMET) programı kapsamında eğitim aldığı ortaya çıktı. Sanogo, 2004-2005 yılları arasında ABD'nni Texas Eyaleti'ndeki Lackland Hava Kuvvetleri Üssü'nde, 2008 yılında da Arizona Eyaleti'ndeki Fort Huachuca Askeri Üssü'nde İngilizce dil eğitimi kurslarına, 2010'un Ağustos-Aralık ayları arasında da, Georgia Eyaleti'ndeki Fort Benning Askeri Üssü'nde ABD Ordusu piyade kursuna katıldı.

AFRICOM olarak bilinen ABD Ordusu Afrika Komutanlığı ve ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin de Yüzbaşı Amadou Sanogo ile ilişkilerini doğrulamaları basında yer aldı.

ABD, "İslami Mağrip El Kaidesi ile mücadelede ortaklık" adı altında, Mali Ordusu'na son 10 yılında büyük bir askeri destek verirken, Mali, bölgedeki farklı ülkelerin ordularının katıldığı Sahra-Aşırı Terörle Mücadele Ortaklığı programında da yer aldı.

Sadece 7 bin askerden oluşan Mali Ordusu'nun büyük bir bölümünü ve darbenin başındaki isim olan Yüzbaşı Amadou Sanogo'yu eğiten ABD'nin darbeye yaklaşımı "kınama" yönünde oldu. Afrika ile ilişkilerden sorumlu ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Hilary F. Renner, "isyancı askerlerin davranışı ABD askeri okullarında öğretilen her şeye ters düşüyor" dedi. Washington Post gazetesi ise ismini açıklamadığı bir ABD savunma yetkilisine dayandırdığı bir haberinde, Yüzbaşı Sanogo'nun geçmişte profesyonel askeri eğitim için birçok kez ABD'yi ziyaret ettiğini bildirdi. Haberde ayrıca, Mali Ordusu'nun tamamı 7 bin kişi olduğundan, ABD'de eğitilmemiş Malili bir subay bulmanın mümkün olmadığı vurgulandı.

Emperyalizmin oyuncağı: Mali'nin Tuareg sorunu
Mali'deki darbe yönetimi, geçtiğimiz günlerde, Tuaregler'i müzakere masasına davet ettiklerini açıkladı. Mali'deki yönetim karşıtı Tuaregler, darbeden sonra da ülkenin kuzeyindeki saldırılarını sürdüreceklerini bildirdiler. İsyancı Tuaregler'in Ulusal Azavad Kurtuluş Hareketi'nin (MNLA) internet sitesinden yapılan açıklamada, MNLA'nın Mali ordusunu ve yönetimini Azavad bölgesinden atmak için taaruzlarını sürdüreceği belirtilerek, "Mali'deki askeri darbe, Azavad'ın koşulsuz kendi kaderini tayin hakkı ve bağımsızlığının savunan MNLA'nın dinamiğini değiştirmedi" denildi.

Mali'nin Fransa'dan bağımsızlığını kazandığı 1960'dan bu yana dönem dönem yönetime karşı ayaklanan Tuaregler Ocak ayında yeni bir isyan başlatmıştı.

Mali'de gerçekleşen darbe nedeniyle yeniden gündeme gelen ve dağınık bir şekilde Sahra bölgesi ülkelerine dağılmış Tuaregler'in Mali'nin kuzeyinde yerleşik bölmesi, hatırlanacağı üzere, Libya'daki iç çatışma sırasında Muammer Kaddafi tarafında savaşmış, Kaddafi'nin saklandığı bölgede Tuaregler tarafından korunduğu iddia edilmişti. Yaşadıkları ülkelerin devlet yönetimleri tarafından sömürüldüklerini söyleyen Tuaregler'in bu ülkelerden Nijerya ve Mali'de 2007 ve 2009'da çıkardıkları ayaklanmalar Kaddafi'nin arabuluculuğu ile sonlandırılmıştı.

Kaddafi'nin paralı askerleri olduğu ileri sürülen Tuaregler, şimdi de Mali'de kilit faktör durumuna getirildi. Mali'nin devrik cumhurbaşkanı Amadou Toure, Tuareg isyanını "bölgesel bir isyan" olarak nitelendirirken, ABD güdümlü darbecilerin yönetimi ilk geçirdiklerinde yaptıkları açıklama, "Tuaregler'in küresel bir savaşın parçası olduğu"ydu. Batılı emperyalist ülkelerin Tuareg "sorunu"ndan faydalanmak istediği görülürken, daha önce de "Tuaregler'in El Kaide ile ilişkisi olduğu"nu iddia eden ABD'nin bölgeye asker gönderme girişimleri olmuştu. Şimdi de Tuaregler'in Mali'nin kuzeyinde kontrolü tamamen ele geçirmesi durumunda İslami Mağrip El Kaidesi'nin bölgeye yerleşeceği yönündeki iddialar yeniden güç kazanmış görünüyor.

Amerikan dış istihbarat örgütü CIA'nın da bölgeye yönelik özel bir ilgisi gözleniyor. CIA'nın geçtiğimiz haftalarda, Mali'de Ulusal Azavad Kurtuluş Hareketi'nin 800-4000 arası silahlı kuvvetinin bulunduğu yönündeki açıklaması, Mali'deki darbenin ön çalışmalarından sadece biri olduğunu düşündürüyor.

(soL-Dış Haberler)