Libya kaynarken bir Kaddafi portresi

Libya'da hükümet ile protestocular arasındaki çatışmalardan ölüm haberleri artarak gelmeye devam ederken, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin durumu da belirsizliğini koruyor. Peki Kaddafi nasıl iktidara gelmişti, Libya için nasıl bir 'model' öngörüyordu, kimlerden etkilenmişti?

Libya'da geçtiğimiz Salı günü başlayan hükümet ve Kaddafi karşıtı protestolar gün geçtikçe kana bulanıyor. Başbakan Bağdadi El Mahmudi ve ülkeyi 41 senedir fiilen yöneten Muammer Kaddafi'nin istifasını isteyen göstericiler, keskin nişancılar tarafından kurşunlanırken, onlarca kişi gözaltına alındı. Hükümetin iletişim araçarını bloke etmeye çalıştığı da gelen bilgiler arasında.

Peki göstericilerin 41 yıllık egemenliğine son vermek istedikleri Muammer Kaddafi kimdir? Kral karşıtlığından cunta faaliyetlerine, Arap sosyalizminden "yeşil sosyalizme" ve bağlantısızlar hareketine kadar Kaddafi'nin siyasi yaşantısından kimi kesitler...

Özgür Subaylar Hareketi
Libya Üniversitesi'nde tarih okuduktan sonra askeri akademiye giren Kaddafi'nin düşünceleri, o zaman pek çok Arap ülkesinin ordusunda olduğu gibi Mısır lideri Cemal Abdülnasır'ın etkisiyle şekillenmeye başladı. Siyonizm ve İsrail karşıtlığı ile Arap milliyetçiliğini bir araya getiren düşüncesiyle ilk politik eylemlerine 1956 yılındaki Süveyş Krizi sırasında girişti. Daha askeri akademideyken Abdülnasır'ın krallığı devirmesine giden yolu açan "Özgür Subaylar Hareketi" benzeri cunta faaliyetlerine girişti. İleri askeri eğitimini ise İngiltere'de tamamladı.

1 Eylül 1969 tarihinde, Kaddafi'nin başında bulunduğu bir grup subay, Libya Kralı İdris sağlık sorunları nedeniyle Türkiye'de tedavi görürken yönetime el koydu ve İdris'in yeğeni Seyyid Hasan er Rida el Mehdi es Sanusi'yi tahttan indirerek ev hapsiyle cezalandırdı. Libya'da monarşi devri kapanmış ve Libya Arap Cumhuriyeti kurulmuştu.

Monarşiyi ortadan kaldıran subayların lideri Muammer Kaddafi, biraz abartılı bir şekilde "çağın yeni Che Guevara'sı" olarak adlandırılırken, Arap dünyasında emperyalizm karşıtı birçok örgütün gözünü diktiği ve etkilendiği liderdir artık. Emperyalizme karşı mücadele eden silahlı-silahsız birçok kuruma yardım eden Kaddafi, Afrika'daki solcu gerilla savaşlarına da maddi ve ideolojik desteğini esirgememişti.

Kaddafi'nin başkanlık ettiği bir Devrimci Komuta Konseyi Libya'nın yönetimini devralırken, 1970 yılında sıfatlarından birisi de "Başbakan" oldu, buna rağmen 1972'ye gelindiğinde Başbakanlık görevini bıraktı. Genelde düşük rütbeli cunta liderlerinin yaptığı gibi kendisini generalliğe yükseltmekten imtina eden Kaddafi, yüzbaşılıktan albay rütbesine terfi olmayı ise kabul etti.

İslam sosyalizmi ve Arap birliği
60'lı yılların sömürgecilik karşıtı ulusal kurtuluş mücadelelerinin, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve ABD arasındaki "denge"nin ve "bağlantısızlar hareketi"nin doğrudan bir ürünü olan sosyal devlet ilkeleriyle harmanlanmış Arap milliyetçiliğinin, Batı karşıtlığının temsilcisi olan Muammer Kaddafi, bu rüzgarı biraz da kendisine ve Libya'ya özgü İslami motiflerle süsleyerek, kendi adlandırmasıyla bir "İslam sosyalizmi" kuracağını ilan etti. Bu "sosyalizm" modelinde, küçük işletmelerin özel mülkiyetine izin verilirken büyük şirketler devlet kontrolünde olacak, refah, özgürlük ve eğitim en önemli sloganlar haline gelecek ve İslami ahlak doğrultusunda alkol kullanmak ve kumar oynamak gibi faaliyetlere yasaklar konacaktı. Mao Zedung'un "Kızıl Kitap"ından etkilenen Kaddafi, kendi İslami sosyalizminin ilkelerine anlattığı 3 ciltlik "Yeşil Kitap"ı yazacaktı.

1977 yılına gelindiğinde Kaddafi, Libya'nın cumhuriyet yönetiminden, kendi bulduğu kelimeyle "jamahiriya" iktidarına geçtiğini ilan etti. "Kitle devleti" anlamına gelen bu yönetim şekli, Kaddafi'nin iddiasına göre yerel halk konseyleri ve komünleri tarafından yönetilen bir tür doğrudan demokrasi örneği idi. Bu konseylerin en başında Halk Kongresi yer alıyor ve bu Kongre'ye "genel sekreter" sıfatı ile Muammer Kaddafi başkanlık ediyordu. Fakat iki yıl sonra, kendi eşitlikçi felsefesi doğrultusunda bütün sıfatlarını bir kenara bırakacaktı Kaddafi.

Yalpalayan Nasırcı
Mısır'ın ve Arap birliğinin lideri Cemal Abdülnasır 1970 yılında ölünce, Muammer Kaddafi'nin Nasırcı pan-Arap fikrini hızlıca uygulamaya çalıştığı görüldü. 1972 yılında Suriye ve Mısır ile anlaşma imzalayarak "Arap Cumhuriyetleri Federasyonu"nu ilan eden Kaddafi'nin bu hamlesi, üçlünün arasında çıkan anlaşmazlıklar sonucu akamete uğramıştı. 1974 yılında Tunus'la aynı yolu deneyen Kaddafi'yi yine hüsran bekliyordu. Mısır'ın 1979 yılında İsrail ile bir barış anlaşması imzalaması üzerine Mısır'la köprüleri atan Kaddafi, Sovyetler Birliği ile yakınlaşıyordu.

Sovyetler Birliği ile ilişkilerini bir tür pragmatizm üzerinden kuran Muammer Kaddafi, sosyalist ülkelerle olan mesafesini sürekli korudu. Sovyetler Birliği tarafından emperyalizme karşı oluşu nedeniyle desteklenen Kaddafi, radikal anti-Batı söylemi olmasına ve ABD tarafından "uluslarası terörizmin finansörü" olarak nitelendirilmesine rağmen, ABD'li diplomat Robert Carle tarafından söylendiği gibi, "ABD'nin zannettiğinden daha pratik ve pragmatik bir politikacı" idi. İktidara ilk geldiğinde İngiliz emperyalizmini Libya'dan kovan Kaddafi ve örgütü, bir hafta içinde Amerika tarafından tanınmıştı.

Kaddafi Libyası'nın geçirdiği dönüşümün önemli işaretlerinden birisi, "Lockerbie Faciası" olarak bilinen olayda ortaya çıktı. Uzun yıllar uçağın düşmesinin nedeni olarak ABD tarafından "Libyalı teröristler" gösterilmiş, ancak Kaddafi bu suçlamayı kabul etmeyerek "CIA parmağına" işaret etmişti. 2003 yılına gelindiğinde ise Libya Birleşmiş Milletler'e bir mektup yazarak Lockerbie Faciası'ndaki sorumluluğu üzerine almış, ölenlerin yakınlarına ve yaralananlara tazminat ödemeyi kabul etmişti. Bunun üzerine BM'nin Libya üzerindeki yaptırım kararı gevşetilmiş, Ekim 2008'de ABD'ye de tazminat ödemeyi kabul edince ABD yaptırımları da George W. Bush tarafından çözülmeye başlamıştı. 2004 yılında dönemin Britanya Başbakanı Tony Blair tarafından ziyaret edilen Muammer Kaddafi, yeni politikaları neticesinde Blair tarafından övülmüştü. ABD 2006 yılında Libya ile bütün diplomatik ilişkilerini yeniden tesis etmiş, 2008 yılında Condeleezza Rice 1953 yılında beri Libya'yı ziyaret eden ilk ABD Dışişleri Bakanı olmuştu.

Türkiye kamuoyunda dönemin başbakanı Necmettin Erbakan ile yaptığı görüşme ile adı daha sık duyulmaya başlayan Kaddafi, bu görüşmede Kürt meselesi konusunda Türkiye'ye ağır eleştiriler yöneltmiş, Türkiye'nin NATO üyeliğinin yanlışlığını vurgulamış ve İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkiler nedeniyle Türkiye'nin "işgal altında olduğunu" savunmuştu. Bu görüşme Türkiye kamuoyunda günlerce tartışılmış, Libya ve Türkiye arasında ufak çaplı bir krize neden olmuştu.

(soL - Dış Haberler)

Silvio Berlusconi ve Muammer Kaddafi

Josip Broz Tito ve Muammer Kaddafi