Küba'ya iftiranın bu kadarına pes!

Wikileaks’in açıkladığı bir ABD belgesinde yer alan, Küba yönetiminin Michael Moore’un “Sicko” filmini “Bizim halk izlerse ‘Biz de böyle sağlık sistemi istiyoruz’ diye isyan eder” gerekçesiyle yasakladığı iddiasını soL yazarı Yiğit Günay yanıtladı: “Ben o filmi Küba’da izledim.”

ABD’nin Küba’nın başkenti Havana’da bulunan diplomatik misyonundan, 31 Ocak 2008 tarihinde Vaşington’a gönderilen bir belgede çok ilginç bir iddia var.

İddiaya göre, ABD’li muhalif yönetmen Michael Moore’un “Sicko” isimli belgeselinin gösterimi Küba’da yasaklanmış. İddiaya göre filmi gören bir grup Kübalı doktor, “Küba’daki sağlık sisteminin bariz biçimde yanlış gösterilmesine kızmış” ve odayı terk etmiş.

Küba yönetimi de “Filmin bir efsane olduğunu bildiği ve Kübalılar’ın büyük kısmının erişimi olmayan sağlık tesislerini göstererek halkın tepkisini çekmek istemediği için” filmin gösterimini yasaklamış.

Belgesel ilk olarak 2007 Mayıs’ta Cannes Film Festivali’nde gösterilmişti. Havana’daki ABD’li diplomatların söz konusu iddiayı Vaşington’a geçtikleri tarihler, tam da benim Küba’da yaşadığım zamanlara denk geliyor.

Baştan söyleyeyim: Ben o filmi Küba’da izledim.

Evet, Küba üzerine yazan biri olarak Küba hakkında olmadık yalanlar duymaya alışkınım. Ama, insan bu kadarına da pes diyor!

Doğu Havana’da, Bahia’daki yurttayız. Net hatırlıyorum, bir Pazar günü öğle saatleri, Haitili oda arkadaşım Ikenson’la beraber televizyon karşısında aylaklık ediyoruz. Bu film çıkıyor karşımıza. İzliyoruz birlikte. Bizim için “ilgi çekici” olmasının ötesinde bir durum var: Kendi ülkemizden (benim için binlerce, Ikenson için onlarca) kilometre uzaklıkta, ama belki dünyanın en ilginç ülkesinde yaşadığımız gerçekliği, bir yabancının gözünden izliyoruz.

Elbette, biliyoruz filmdekilerin doğruluğunu. Bizim gibi yabancı öğrencilerden dahi ne bir ücret istiyor Kübalı doktorlar, ne de bir kimlik soruyor hastaneye gittiğimizde. “Sorunun ne?”, onu soruyorlar.

Filmin ardından, Latin Amerika’nın en yoksul ülkesi olan ve tam da o sıralar uluslararası gıda krizi nedeniyle kötü durumda bulunan (bahtsız ülke! ne zaman kötü durumda değildi ki…) Haitili Ikenson, ben, ve sonradan muhabbete katılan Mozambikli arkadaşımız Aderito Küba’nın kendi yurttaşlarına, bu arada bize sunduğu sağlık hizmetinden konuşuyoruz. Kübalılar’dan daha iyi anlıyoruz bunun önemini, zira kendi ülkelerimizden, bu işin kapitalizmde nasıl olduğunu biliyoruz.

Neredeyse üç yıl sonra, ABD diplomatik belgesiyle karşılaşıyorum: Meğer bizim film Küba’da “yasakmış”!

Michael Moore da yalanlamış zaten, “Küba televizyonu gösteriyor bu filmi” diye.

ABD’li diplomatların görüştüğü bazı Kübalılar’ın görüşlerinden oluşan belge, bir gerçeği çok iyi anlatıyor: ABD’liler Küba’da gerçekten zorlanıyor. Küba toplumuyla hiçbir gerçek bağları yok. Bilgi aldıkları kişiler, ABD misyonuyla ilişkileri üzerinden ülke dışına kaçmaya çalışan, bu uğurda da sosyalizmi her türlü karalamaya çalışan karşı-devrimciler.

Tuhaf olan, ABD’li diplomatların Küba toplumunun nabzını ölçmekte bu kadar beceriksiz olmaları. Dünyada başka hiçbir ülkeye karşı olmadığı kadar derin olan Küba karşıtı ideolojik çarpıtma ve yalan kampanyası demek o kadar etkili ki, ABD’li diplomatları bile kör ediyor.

“Sicko” belgeseli ise, şu günlerde gerçekten önemli: Bunun tarihsel nedenini sorgulamadan Avrupa’daki sosyal devlet sistemini bir Amerikalı olarak fazlaca övmesini bir yana bırakırsak, belgeselde anlatılan vahim ABD sağlık sistemi, AKP’nin Türkiye sağlık sistemini götürmek istediği yer apaçık anlatılıyor.

Yiğit Günay (soL)