Kanadalı milletvekilinden açlık grevlerine destek

Diyarbakır'da bulunan Kanada Liberal Parti Milletvekili Jim Karygiannis, açlık grevinde bulunan BDP milletvekilleri'ne destek vermek için DTK binasında 1 günlük açlık grevine başladı. Karygiannis'in ziyareti sırasında, Aysel Tuğluk ve Gültan kışanak da açlık grevine ilişkin açıklamalarda bulundu.

DHA’nın haberine göre, Kanada’da düzenlenen yardım kampanyasından toplanan parayla alınan itfaiye aracını Van Belediyesi’ne teslim etmek için Türkiye’de bulunan Liberal Parti Milletvekili Jim Karygiannis, Diyarbakır’a geldi. Diyarbakır’da DTK binasında açlık grevi yapan BDP Milletvekillerini ziyaret eden Karygiannis, destek amacıyla 1 günlük açlık grevine başladığını açıkladı. Karygiannis Diyarbakır’a Ermeni ve Asuri kiliselerini görmek için geldiğini anlatırken, şöyle dedi:

"Dünyanın öbür parçasındaki parlamento üyelerinin karşılaştıkları zorlukları dinlemek için buradayım. Nazmi Gür ve Emine Ayna’yı Kanada’dan tanıyorum. Buradaki parlamenterlere destek amacıyla geldim. Din, inanç, kişisel özgürlükler ve insan hakları için bugün açlık grevindeyim. Burada devam eden açlık grevinde onlarla dayanışmak için 1 günlük açlık grevine katılıyorum. İnsan hakları, özgürlükler ve düşünce özgürlüğü bağlamında dayanışmamı göstermek için bir günlük açlık grevindeyim. Buradaki açlık grevinden bir kaç haftadır haberim var."

Tuğluk: “Olası müdahale durumu daha da gerginleştirir”
Görüşme sırasında konuşma yapan Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, Karygiannis’in verdiği bu desteği güç verici bulduğunu söyledi. Tuğluk, açlık grevinin dalga dalga yayılarak on binlerce kişinin katıldığı bir eyleme dönüştüğünü kaydederek, şöyle dedi:

"65 Kürt tutsağın başlattığı açlık grevi bugün 67 gününde. Her an ölüm haberlerinin gelebileceği ifade ediliyor. Kürt tutsakların eylemleri tamamen siyasi talepler üzerinedir. Kürt tutsaklar ana dilde savunma ve ana dilde eğitim hakkının tanınmasını istiyorlar. Kürt çocukları kendi annelerinden öğrendikleri dille eğitim hakkına sahip değiller. 10 binlerce Kürt tutsak ana dillerince savunma yapmak istedikleri için savunma haklarını kullanamıyorlar. İktidarın yaklaşımı gerilimi daha da artıran bir yaklaşım. Başbakan açlık grevlerinin şantaj yaptığını söyleyerek manipüle etmeye çalışıyor. Eğer açlık grevleri bırakılmazsa operasyonel yöntemle müdahale edileceği söyleniyor. Cezaevlerine olası bir müdahalenin durumu çok daha gerginleştireceğini düşünüyoruz. O açıdan kaygılıyız."

“Cezaevlerinde can kaybı yaşanırsa neye mal olacağı bilinemez”
BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, ortaya konan her vicdani duruşun ölümlerin durması açısından önemli olduğunu belirtti. Kışanak, şöyle dedi:

"Bugün ölüme bir gün daha yaklaştık. Çözüm bulmadığımız her gün tutsakların ölüme bir adım daha yaklaştığını gösteriyor. Eğer vicdanlar ayağa kalkarsa bu sorun kesinlikle çözülür. Bunun dışındaki yaklaşımların tamamı bizi çözümsüzlüğe götürecek, olası can kayıplarıyla karşı karşıya getirecek ve artık sonrasını kimsenin bilemeyeceği bir girdabın içine sürükleyecektir. Bunun böyle bilinmesi lazım hiçbirimizin bir tek can kaybına tahammülü yok. Cezaevlerinde bir tek kişi yaşamını yitirirse bunun nelere mal olacağı bilinemez ve önü alınamaz, yön verilemez bir sürecin başlangıcı olacağını herkes bilerek hareket etmeli. Tutsakların iradesine rağmen bir çözüm bulunmadan zorla müdahale yöntemiyle bu sorunu çözmek isteyen birileri varsa onları buradan uyarıyoruz. Tutsakların iradesine rağmen yapılacak müdahale açıkça ölüm ve katliam getirecek. Bunu geçmişte yaşadığımız acı deneyimlere bakarak söylüyoruz. Kimse zorla müdahaleyi bir çözüm yöntemi olarak kamuoyuna sunmasın, bunun hazırlığını yapmasın. Olası bir zorla müdahalenin katliam demek olduğunu çok iyi biliyoruz. Tüm halkımızı duyarlı olmaya, zorla müdahale konusunda herhangi bir duyum aldığında tüm cezaevleri önünde kendisini canlı kalkan yapmaya davet ediyoruz. Cezaevinden tabut çıkmasına izin vermeyeceğiz. Ölüm getirecek olan zorla müdahalelerin önüne geçmeliyiz. Biz ölüm değil çözüm istiyoruz."

“Bu düzenleme Kürtler arasında sınıf ayrımı yaratır”
Kışanak ana dilde savunma tasarısı ile ilgili soruları yanıtlarken, TBMM’ye katılma konusunda kararlarının değişmediğini, bu yasa teklifinin tutuklu veya hükümlü isteklerinden biri olduğu için bu yasanın görüşüldüğü komisyonlara katılacaklarını anlattı. Gültan Kışanak, şunları söyledi:

"Bu yasa ana dilde savunma hakkını güvence altına alan bir yasa değil. Olsaydı aynı zamanda kamusal yükümlülük doğururdu. Bu yasa hükümeti uluslararası hukuk karşısında koruyan bir düzenleme. Uluslararası hukuk savunma hakkını kutsal sayıyor. Hükümet diyecek ki, ‘Biz böyle bir düzenleme yaptık, hakları var.’ Ama bütününe baktığınız zaman bu hak kısıtlı olarak verilmiş oluyor. Bizim verdiğimiz vergilerle adalet hizmetleri karşılanıyor. O zaman neden kendi dilimle konuştuğumda tercüman ücretini ben vereyim? Bu hakkın sınırlı kullanılması için getirtilmiş yeni bir engeldir. Bu Kürt yurttaşlar arasında sınıf ayrımı yaratacak bir engeldir. Parası olan tercüman tutacak, olmayan savunma hakkından feragat edecek. Böyle bir düzenleme olmaz. Umuyorum bu yanlıştan dönülür."

"Leyla Zana hepimizin söylediğini söylüyor"
Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana’nın çözümün adresinin Başbakan olduğu ile ilgili açıklamasını da değerlendiren Kışanak, "Sayın Leyla Zana’nın böyle bir açıklaması yok. Hepimizin söylediği şeyi söylüyor. ’Başbakan isterse çözer bunu’ diyor. Şu anda istemediğini de beyanlarında görüyoruz. Sayın Zana’nın açıklamasında da bu değerlendirmeler var" dedi.