Kafkasya'da neler oluyor?

Abhazya'nın Dostları Platformu'ndan Sezai Babakuş son krizin nedenleri konusunda sorularımızı yanıtladı.

"Büyük Gürcistan" hayali ve enerji hesapları, bölgeyi kana buladı...

Kafkasya'da yaşanan savaşı nasıl tanımlıyorsunuz?
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum bu savaşta saldırgan taraf Gürcistan, saldırıya uğrayan taraf ise Güney Osetya'dır. Bir hafta süren çatışmalarda, hiç kuşku yok ki, en büyük acıyı Osetler yaşadı. Başkent Şinvali, Gürcistan bombardımanı ile yerle bir oldu, 3 bin masum insanın öldüğü, 5 binden fazlasının yaralandığı, 100 bin nüfuslu ülkede 30 binden fazla insanın yerinden yurdundan olduğu büyük bir insanlık dramı yaşandı... Elbette bu savaştan Gürcü halkı da zarar gördü. Ancak, Gürcistan tarafında ölen insan sayısının 100'lerle sınırlı olduğu düşünülürse, asıl dramın Osetya'da yaşandığı daha iyi anlaşılacaktır. Yine de çok sayıda Gürcü'nün (özellikle Gori kentinde) mağdur olduğunu belirtmeliyiz. Gürcistan'ın esas kaybı askeri alanda olmuştur. Savaşın Abhazya'daki yüzü ise, Kodor bölgesindeki Gürcü askeri varlığına yönelik lokal operasyondan ibarettir.

Sonuçta, hem Oset hem Gürcü halkının zarar gördüğü gereksiz bir savaş yaşandı. Şimdi Gürcistan halkı bunun muhasebesini yapıyor ülkesini bu anlamsız savaşın içine sürükleyen yönetimini sorguluyor. Halkın azımsanamayacak bir kısmı, kendi yönetimini suçluyor. Ama tabii Gürcü halkı her ne kadar isyan etse de, o yönetimi kendi seçti, dolayısıyla bu tür yanlış yönetimlerin aldığı kararlardan o yönetimi destekleyen halk da sorumludur. Umuyorum Gürcü halkı bu yaşananlardan ders alıp bir daha bu tür yanlış yönetimleri iktidara getirmez.

Gürcistan'daki savaşa dönüşen bu çatışmaların ardında yatan neydi?
Yaşanan bu savaşın nedeni, "büyük Gürcistan" hayali ile beslenen Gürcü şoven-milliyetçiliğinin saldırgan politikalarıdır. Hatırlardadır, Gürcistan 1992'de de, hem Güney Osetya'ya hem Abhazya'ya saldırmış, o zaman da yenilgiye uğramıştı. Bu saldırganlığın temelinde, Gürcistan'ın Abhazya ve Güney Osetya'yı ilhak etme isteği vardır. Gürcistan bu isteğinden vazgeçmediği ya da vazgeçirilmediği sürece, bölgede barış ve istikrar olmayacaktır.

1992'deki çatışma süreci nasıl ilerledi?
Aslında bu süreç başladığında Osetya ve Abhazya, Gürcistan'a "oturup konuşmamız lazım, bundan sonra nasıl olacak" dedi. Gürcistan bu çağrılara cevap vermedi. Birleşmiş Milletler de Abhazya ve Osetya'nın Gürcistan sınırlarında kalmasını destekledi. Bu destekle birlikte

Gürcistan "ben bu işi silahla çözerim" dedi. 1992'de Osetya'da dört gün boyunca süren bir saldırı gerçekleştirdi ve hakimiyet sağladı. Gürcistan Gori kentine askerlerini yerleştirdi, fakat Rusya'nın araya girmesiyle bu müdahale sona erdi. Gürcistan askerlerini geriye çekti ve Rusya araya bir barış gücü yerleştirdi.

14 Ağustos'ta da aynı amaçla Abhazya'ya saldırdı. Gürcistan ciddi bir yenilgiyle Abhazya'yı terk etti, ama o günden bugüne, bu isteğini ve tavrını hiç değiştirmedi. Oysa hiçbir zaman Osetya ve Abhazya, Gürcistan sınırlarına dahil olmadı. Şayet Gürcistan, SSCB dağıldığında Rusya'nın yaptığı gibi bir federatif veya konfederatif proje ortaya koysaydı, belki bunlar yaşanmazdı. Gürcistan bu sorunu çözme yönünde hiçbir adım atmadı. Bunun sonucunda da Abhazya ve Osetya bağımsızlıklarını ilan ettiler.

Birçok kişi, Gürcistan'ın bu tavrının arkasında Batılı güçlerin izlediği siyasetin olduğu yorumları yaptılar...

2000 yılından sonra ortaya çıkan dünya politikaları, Büyük Ortadoğu Projesi ve Asya projesini kontrol etmek istemesi ile Gürcistan'daki yönetim değişikliğini destekleyen ABD'nin, Türkiye eliyle Gürcistan'a fiilen askeri destek olduğu yıllarda, Gürcistan da hibelerle silahlanmaya başladı. Batı'nın da desteğini alan Gürcistan, bu saldırganlığına devam etti. Önce Kodori bölgesinde üs oluşturdular, sonra da Osetya'daki sıcak çatışma gelişti. Gürcistan'ın niyeti şöyleydi: "Tam da herkesin gözü olimpiyatlara dönmüşken, ben bu işi bir günde çözerim."

Gürcistan'ın bundan birkaç ay önce NATO üyeliği gündeme geldi, fakat Rusya'nın şiddetli itirazlarıyla şimdilik görüşmeler askıya alındı.

Rus müdahalesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Rusya ne yaptı? Rusya Federasyonu'nun içinde Kuzey Osetya var. Öyle olunca, Güney Osetya'da olup bitenlerle ilgili sessiz kalamaz. Rusya'nın buraya müdahalesinin "Rusya Kafkasya'yı ele geçirmek istiyor" şeklinde açıklanması doğru olmaz. Bu bölgedeki ekonomik ve siyasi kaygının da dışında bunu talep eden Kuzey Kafkasya cumhuriyetleridir. Dolayısıyla Rusya'nın bu meseleye müdahil olması kaçınılmaz.

Bundan sonra bölge halklarının ilişkileri nasıl olacak?
Abhazlar ve Osetya arasında ekonomik, kültürel ve askeri işbirliği yapıldı ve Osetya'ya saldıran Abhazya'ya saldırmış, Abhazya'ya saldıran da Osetya'ya saldırmış gibi tavır alınması kararıyla, Abhazya'da ikinci bir hat açılmış oldu. Bundan sonra hem Osetya-Abhazya ilişkisi hem de diğer Kafkas cumhuriyetleri ile ilişkiler daha iyi olacaktır.

Gürcülerle ilişkilerin nasıl süreceği Gürcülere bağlıdır. Osetya ve Abhazya'nın sınırlarına ve bağımsızlık kararına saygı duyarsa sorun olmaz. Gidişat bunun yakın süreçte zor olacağını gösteriyor.

Saakaşvili bu saldırıya nasıl böyle kolayca girişebildi?
Muhtemeldir ki, Saakaşvili Rusya'nın bu harekâta göz yummasını bekliyordu biraz da Batı'nın onu bu süreçte askeri olarak da destekleyeceğini düşündü. Rusya'nın karşılık vereceğini hesaplasaydı, şu an Irak'ta olan 2 bin eğitilmiş askerini geri getirirdi. Bütün hesap Rusya'nın sessiz kalacağı üzerineydi.

Bu süreçte Türkiye'nin tavrı ne oldu?
Türkiye yakın bölge politikalarını şunun üzerine oturtuyor: ABD'ye angaje olma projesi. İkinci parametre ise Türk milliyetçiliğinin baskısına hapsolan Türki cumhuriyetleri koruyup kollamayı önceleyen bir proje. Makro açıdan ABD'ye, mikro açıdan da milliyetçiliğe angaje bir dış politika...

Türkiye açıkça Gürcistan'ı desteklemiştir. Ekonomik kaygılarla ilgisi yoktur, tamamen ABD destekli Gürcistan'a askeri destek vermiş ve tarihinde görülmemiş askeri ekipmanı sağlamıştır. Şimdi Rusya, Gürcistan'daki bütün üsleri vurdu ve aslında Türkiye'ye "bir daha gönderirsen bir daha vururum" dedi.

Yani aslında Türkiye saldırgan bir Gürcistan'ı destekledi. Bu tutum Türkiye'de yaşayan hiçbir Çerkez'in kabul edeceği bir durum değildir ve bu ülkede yaşayan Çerkezlerin aidiyet duygusunu da yok eden bir tutumdur.

Batılı güçlerin yürüttüğü politikayı nasıl yorumluyorsunuz?
Burada ABD'nin tavrını, izlediği politikalardan dolayı anlamak mümkün, ama asıl Avrupa Birliği'nin tavrını sorgulamak lazım. AB bugüne kadar hak ve özgürlükler konusunda sanki daha hassas ve gerçekçi politikalar izliyor görünüyordu. Ancak Kafkasya'ya yaklaşımı, ABD'ninki ile bire bir benzerlik taşıyor. Kafkasya'da yaşayan halkları görmezden gelerek, burayı enerji koridoru olarak önemsiyorlar. Öyle baktıkları için de makul politikalar geliştiremiyorlar.