Japonya ile Rusya hâlâ savaşta

Rusya’nın düzenlediği Vostok 2010 askeri tatbikatı, Rusya'yla Japonya arasında bir kez daha gerginliğe sebep oldu. İki ülke, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana halen resmi olarak savaş halindeler.

Rusya’nın düzenlediği Vostok 2010 askeri tatbikatı Japonya tarafından diplomatik yollarla protesto edildi. Moskova’daki Japonya Büyükelçiliği Rus diplomatlara, Japonya’nın kuzey bölgelerinin izinsiz bir şekilde kullanılmasından dolayı bir protesto notu iletti.

Japonya, tatbikatın Uzak Doğu ayağı sırasında Rusya’nın, Japonların “Yetorofu” olarak adlandırdığı Iturup Adası’nın da etkilendiğini iddia etti. Ada, tatbikatların gerçekleştirileceği merkezler arasında yer almamasına rağmen tatbikatın on sekiz test bölgesinden biri olarak kullanılıyor.

Rusya, bugüne kadar Japonya’nın çeşitli uyarılarına karşı tepkisiz kaldığı için, Japonya’nın Rusya’ya gönderdiği protesto notunun cevapsız kalması bekleniyor.

Vostok 2010, Rusya’nın, Sibirya, Uzak Doğu, Volzhky, Ural askeri bölgeleri ve Pasifik Filosu’nun da dahil edildiği en büyük askeri tatbikatı. Tatbikat bizzat Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medmedev tarafından yönetiliyor. Tatbikat boyunca 20 bin asker görev yapacak, yüz binlerce askeri mühimmat, 30 donanma gemisi ve 70 uçak kullanılacak.

Rusya ile Japonya resmi olarak hâlâ savaşta
Rusya ile Japonya arasındaki ilişki 20. yüzyılın ilk yıllarından beri oldukça karmaşık. 2. Dünya Savaşı’dan sonra barış anlaşması imzalamayan Sovyetler Birliği ve Japonya arasındaki savaş resmi kayıtlara göre hâlâ sürüyor. Savaş sonrasında Japonya, ABD tarafından Sovyetler Birliği yakınında bir askeri kontrol bölgesi olarak görülmüş, ülkeye büyük askeri yığınak yapılmıştı.

Resmi anlamda halen savaş halinde olan Rusya ve Japonya arasında ilginç bir hukuk bulunuyor. İki ülke gerçek anlamda savaş halinde ise, Rusya’yı ziyaret eden Japonya vatandaşlarının tutuklanıp toplama kamplarına gönderilmesi, Japonya’da yaşayan Ruslar savaş mahkumu statüsünde hayatlarını sürdürüyor olmaları olağan karşılanacakken iki ülke arasındaki ilişkiler yalnızca restleşmelere dayanıyor. Ayrıca Rusya ve Japonya bazı ekonomik başlıklarda işbirliği yapıyor.

Neden barış anlaşması imzalanamadı?
Japonya parlamentosu, geçtiğimiz yıl Güney Kuril Adaları olarak bilinen üç ada ve insan yaşamayan birkaç ufak adadan oluşan, İkinci Dünya Savaşı’ndan beridir Rusya’nın kontrolünde olan bölgeyi Japon toprağı ilan eden bir kararın altına imza atmış, karar Rusya tarafından büyük tepkiyle karşılanmıştı.

Japon ana adasıyla Rusya’nın arasında uzanan bir takımada dizisi olan Kuril adaları, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Sovyetler Birliği'nin kontrolüne geçmiş, ancak Soğuk Savaş’la birlikte 1950’lerden itibaren Japonya, ABD’nin desteğiyle adaların en güneyinde bulunan dört ada üzerinde hak iddia etmeye başlamıştı. Rusya ve Japonya arasında halen bir barış anlaşması imzalanamamış olmasının temel sebebi buydu.

Japonya neden hak iddia ediyor?
Japonya’nın adalar üzerinde hak iddia etmesi, 1950’li yılların başlarında, ABD’nin bu konuda Japonya’nın iddiasını desteklemeye karar vermesiyle başlıyor. ABD, bu değişiklikle aslında kendi imzası olan Yalta Konferansı kararlarına karşı gelmiş oluyor, zira İngiltere, ABD ve Sovyetler Birliği arasında İkinci Dünya Savaşı sırasında yürütülen ve savaş sonrası durumu inceleyen konferanslar serisinden biri olan Yalta Konferansı’nda üç ülke, Kuril adalarının Sovyetler Birliği’ne verilmesine karar veriyor.

1951 San Francisco Anlaşması, ya da diğer adıyla Japonya’yla Barış Anlaşması’nın ikinci maddesinin ikinci paragrafı, Japonya’nın 1905’teki Portsmouth anlaşmasıyla kontrolüne aldığı Sahalin ve Kuril adaları üzerindeki tüm haklarından feragat ettiğini söylüyor.

Ancak Japonya, en güneyde bulunan dört adanın, hiçbir zaman Kuril adalarının bir parçası olmadığını iddia ediyor. Coğrafi olarak bunu iddia etmek mümkün olmasa da, Japonya 1855’teki Şimoda Anlaşması’nda Çarlık Rusyası’nın bu dört adayı Japonya’ya vermiş olduğu gerçeğine işaret ediyor. Fakat orijinali Fransızca olan söz konusu anlaşmada böyle bir anlam çıkmasına sebep olacak bir madde bulunmuyor.

Japonya, adaların tarihsel olarak Japon toprağı olmuş olmasını da bahane ederek adalar üzerinde hak talep ediyor. Adanın yerli halkı Japon değil fakat Japonlar’ın adaya kalıcı olarak yerleşmesinden sonra ya buralardan sökülmüş, ya da asimile edilmiş. Tarih kitapları, Ruslar’ın takımadalara ilk keşif seferlerini 1690’lı yıllarda yaptığını, Japonların ise adaya ilk kez ayak bastıklarını gösteren belgenin ise 1754 yılına ait olduğunu belirtiyor.

Adalar, ekonomik olarak balıkçılık ve bazı minerallerin çıkarılmasıyla geçiniyor. Öte yandan, Japon Denizi’ne geçişi kontrol eden adaların stratejik öneminin büyük olması ve bölgede petrol ve doğalgaz bulunması da adaların önemini artırıyor.

(soL - Dış Haberler)