IŞİD stratejisi mi Esad’ı devirme planı mı?

Obama’nın açıkladığı IŞİD stratejisinin en önemli çıktısı, Suriye’deki dengeleri değiştirecek müdahalelerin önünü açması olarak görülüyor. ABD, IŞİD bahanesiyle yapacağı hamlede, özellikle son dönemde muhaliflere karşı giderek mevzi kazanan rejimi geriletmeyi hedefliyor.

(soL - Dış Haberler) ABD Başkanı Barack Obama’nın, 11 Eylül saldırılarının yıldönümünde yaptığı konuşmasının büyük kısmı “IŞİD’in kökünü kazımak için” izlenecek kapsamlı “anti-terör stratejisinin” tanıtılmasına ayrıldı. Dört boyutlu stratejinin bölge açısından en önemli çıktısı, Suriye’deki dengeleri yeniden şekillendirecek müdahalelerin somutluk kazanması oldu.

Obama, konuşmasında Suriye müdahalesinin sinyalini “nerede olurlarsa olsunlar, ülkemizi tehdit eden teröristlerin peşine düşeceğimizi açıkça ifade ettim. Bunun anlamı, Suriye’deki IŞİD güçlerine karşı harekete geçmekte de tereddüt etmeyeceğimizdir” sözleriyle verdi.

“IŞİD’i bitirme stratejisinden” söz ederken IŞİD mevzilerine düzenlenecek hava saldırılarından söz eden Obama, bu saldırılarla “IŞİD hedeflerini vurarak, Irak güçlerinin ilerlemesini kolaylaştırmayı” umduklarının altını çizdi.

Ayrıca hava saldırılarından Suriye toprakları da nasibini alacak. Saldırılara hazırlık için keşif uçuşu yapan ABD uçakları, Suriye hava sahasını ihlale başladı bile.

Suriye rejimini zayıflatmak
Stratejinin ikinci boyutu, “IŞİD’e karşı savaşan grupların desteklenmesi”. Bu desteğin askeri, finansal, istihbari ve yönetsel boyutları bulunuyor. Ayrıca ABD, IŞİD’e karşı savaşan güçleri eğiteceklerini de belirtti. Böylece ABD askerlerinin, IŞİD’le mücadele stratejisi kapsamında doğrudan muharip operasyonlara girmeyecekleri anlaşılıyor.

Stratejinin bu boyutu da, ilki gibi Suriye’yi yakından ilgilendiriyor. Zira Obama, ikinci aşamadan söz ederken, Suriye muhalefetine dönük desteklerinin hiç olmadığı kadar arttığına değindi. Obama yönetiminin IŞİD bahanesiyle yapacağı hava saldırıları ve Suriye muhalefetine dönük destekle, sürecin sonunda en azından Suriye rejiminin elini zayıflatmayı umduğunu düşünmek için fazlasıyla gerekçe bulunuyor. Obama’nın konuşmasında kullandığı “IŞİD’le mücadelede kendini halkını terörize eden Esad rejimine güvenemeyiz. Bu rejim kaybettiği meşruiyeti asla geri kazanamayacak. Aksine IŞİD gibi radikallere karşı ağırlık oluşturabilecek tek güç olan muhalefeti güçlendirmeliyiz. Böylece Suriye krizini de çözecek olan politik girdiyi de yapmış oluruz” ifadeleri durumu açıkça gözler önüne seriyor.

Stratejinin üçüncü boyutu olarak, örgütün finansal desteğini kesmek, istihbarat faaliyetinin artırılması, ideolojik önlemler ve yabancı militanların katılımının engellenmesi hedeflerinden söz eden Obama, iki hafta içerisinde BM Güvenlik Konseyini toplantıya çağıracağını ve uluslararası toplumu daha fazla mobilize etmeyi planladıklarını belirtti. Son olarak ise, IŞİD saldırılarından zarar gören sivillere insani ve lojistik yardım planından söz edildi.

Türkiye’nin rolü
Obama’nın açıkladığı stratejinin hayata geçirilebilmesi için, daha önce NATO zirvesinde somutluk kazanan uluslararası koalisyonun parçası olmayı kabul eden güçlerin üstlenecekleri roller, aynı zamanda bölgede şekillenmekte olan ittifak sisteminin hiyerarşisindeki konumlarını da etkileyecek. Bu bağlamda, Katar’la birlikte özellikle Suriye rejimine karşı yürütülen kirli savaştaki başarısızlıkları nedeniyle itibar kaybetmekte olan Türkiye’nin, Obama’nın stratejisindeki rolünün ne olacağı da merak konusu.

Türkiye’nin, oluşturulan koalisyonun parçası olmayı taahhüt etmek açısından kritik önem taşıtan Cidde bildirisini imzalamaması halen rolünün ne olacağına karar vermediği yorumlarına neden oluyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf’ın bugünkü basın toplantısında konuyla ilgili “Türkiye de dahil, her ülke bu süreçteki rolünün ne olacağını değerlendiriyor” sözleri de bu kanıyı güçlendirir nitelikte.

Konuyla ilgili bir açıklama da Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest’ten geldi. IŞİD’le mücadeleye nasıl bir katkı koyacağının Türkiye’nin kendi kararı olduğunu belirten Earnest, IŞİD’in elindeki 49 Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu. IŞİD’e karşı ABD inisiyatifinde şekillenen koalisyonda Türkiye’nin rolünü artırmak için yoğun bir diplomatik faaliyet yürütülüyor. ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel’in 8 Eylüldeki Türkiye ziyaretinin ardından, bugün de ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Türkiye’de olacak.