İran’da neyin kavgası veriliyor?

İran’daki olaylarda “özgürlük isteyenler” de var, “batıya zorluk çıkarmayacak hükümet isteyenler” de. Olası sebepler incelendiğinde, tablo karmaşık güç ilişkileri ve stratejik planlara işaret ediyor.

soL (Yiğit Günay) İran'da seçimlerden bu yana sular durulmuyor. Musavi yanlılarının gösterilerinde, İran Devlet Radyosu 8 kişinin öldüğünü duyurdu, dış basının görüntü alması yasaklandı. İran'daki bilek güreşinde birçok aktör, kendi adına çok sayıda hesap yürütüyor.

Musavi yandaşı kitleler
Olayların pratikteki başrol oyuncuları, Musavi yanlısı protestocular. Bu protestocuların içinde, Ahmedinecad hükümetinin ve genel olarak İran'daki İslami rejimin baskıcı karakterine karşı direnenlerin var olduğu bir gerçek. Fakat Musavi'nin kişisel ve siyasi geçmişine bakmakta yarar var.

Bu seçimlerde Musavi'nin "reform" olarak kodlayarak ön plana çıkarttığı temel siyasi söylemler, Vaşington'la ilişkilerin düzeltilmesi için Ahmedinecad'ın alaşağı edilmesi, ABD'nin uyguladığı yaptırımların hafifletilmesi, ülkenin dış sermayeye açılması, "serbest piyasa" kapitalizmine geçiş için devlet üzerindeki yükün azaltılması ve özelleştirmelere hız verilmesi idi. Musavi, İran'daki ayrıntılı anket çalışmalarına göre nüfusun üniversite öğrencisi ve mezunu ya da zengin kesimlerinden yüksek oy aldı.

Ahmedinecad'ın seçim kampanyasında ise, bir miktar halkçı demogaji ve dini motifle süslenmiş olarak, batının karşısında ezilmeyen bir dış politikanın yanı sıra, sosyal devlet politikaları da önemli yer tutuyordu. İran'ın yoksul kesimlerini, büyük oranda Ahmedinecad'ı destekledi. Öyle ki, batı basınının ayrıntılı biçimde verdiği protesto gösterileri Tahran'ın zengin kuzey kesimindeki kent merkezlerinde gerçekleşirken, kentin güneyindeki varoşlara doğru gidildiğinde sokaklara Ahmedinecad yanlıları hakim görülüyor.

Musavi kimdir?
Hüseyin Musavi, Ahmedinecad karşısında "özgürlükçü reformları" savunsa da, kişisel geçmişi Ahmedinecad'dan daha da baskıcı bir yönetici görüntüsü veriyor. Batı basınının göklere çıkardığı Musavi, 1981-1989 yılları arasında Başbakanlık yaptığı dönemde, kitlesel muhalif kıyımlarına imza atmıştı. Öldürülenlerin büyük kısmı, komünist Tudeh partisi mensuplarıydı. Yine aynı dönemde İran-Irak savaşında İran, ölü ve yaralı bir milyondan fazla kayıp verdi.

Gölgedeki isimler
Ahmedinecad, şu anki dini lider Ayetullah Hamaney'in desteğini bulurken, Musavi'nin arkasında ise eski Devlet Başkanı Aliekber Haşemi Rafsancani var. İran'ın en zengini olduğu söylenen Rafsancani ailesi hakkında, hükümet oldukları dönemden ve sonrasından kalma sayısız yolsuzluk iddiası var.

Ahmedinecad ve Hamaney ekibi, güçlerini temel olarak Devrimci Muhafız Birlikleri ve Besic adlı gönüllü milis güçlerinden alıyorlar. Ahmedinecad'ın dört senelik ilk dönemi, bu ekibin devletin diğer siyasi kurumlarında güç kazanma mücadelesine de tanık oldu.

Rafsancani kliğiyle en büyük mücadelenin, Petrol Bakanlığı'nda yaşandığı belirtiliyor. Petrol Bakanlığı, İran'da ekonominin merkezinde duran bakanlık. Ahmedinecad dört yıl önce iktidara geldiğinde değiştiremediği tek bakan, bu bakanlığın başında idi. Fakat Ahmedinecad - ve Hamaney - iki sene önce bir hamle gerçekleştirerek hem Petrol Bakanı'nı, hem de İran Ulusal Petrol Şirketi'nin başındaki ismi değiştirdiler. Rafsancani'nin Musavi'ye desteğinin arkasında, bu mevzileri kaybetmeme isteği olduğu iddia ediliyor.

Emperyalizm ne istiyor?

Emperyalizmin, bölgede batıya zorluk çıkartan dış politikasıyla Ahmedinecad'ı istememesi doğal. Bu yüzden batının açıktan Musavi'yi desteklediğini görüyoruz. Obama yönetiminin Musavi'nin kazanmasını istemesindeki bir diğer neden ise, savaş bölgesi olarak ilan ettikleri Afganistan-Pakistan topraklarına ikmal koridoru olarak İran'ı da düşünmeleri.

Önümüzdeki senelerde Afganistan gibi tam bir savaş alanına dönüştürüleceği anlaşılan Pakistan'a ve Afganistan'a ulaşacak en güvenlikli yollardan birisi olarak İran seçeneği, zaten bir süredir dillendiriliyordu. Fakat Ahmedinecad'ın iktidarını sürdürmesi durumunda, bu ülkenin daha fazla sıkıştırılacağının işaretleri de var. İsrail sürekli olarak seneye İran'a karşı topyekün bir savaş olasılığından söz ederken, ABD yönetimi de bu ihtimali tamamen dışlamıyor. Ayrıca ABD, Pakistan'ın İran sınırına yakın bölgesinde, yenii bir konsolosluk inşasına başladı. Yeni kurulacak olan bu konsolosluğun, Bağdat'taki ABD Büyükelçiliği'nden daha büyük olması planlanıyor.

Afganistan ve Pakistan'a yoğunlaşmak isteyen Obama yönetimi, Ahmedinecad'dan böyle bir iç hamleyle kurtulmayı tercih ederdi.