Hatay silah pazarına döndü!

ABD’de yayımlanan LA Times gazetesi Hatay’da görüştüğü Suriyeli muhalifler üzerinden Hatay’ın bir silah pazarına döndüğünü yazdı. Türkiye’de silahlanan muhalifler, bütün paranın islamcı gruplara gitmesinden şikayetçi.

Los Angeles Times gazetesinden Patrick J. Donnell Türkiye sınırındaki Suriyeli muhaliflerle görüştü. Özellikle Hatay bölgesinin muhaliflerin lojistik üssüne dönüştüğünü yazan Donnell, kentin silah pazarı ve yaralanan muhalifler için tedavi merkezi olarak da kullanıldığını yazdı.

Suriyeli muhaliflerin Türkiye’de açıkça silahla dolaşamadıklarını, ancak silahların ve askeri malzemenin çam ormanları, zeytinlikler ve nar ağaçlarıyla kaplı bölgedeki güvenli yerlerde saklandığını söyleyen Los Angeles Times muhabiri, yaralı muhalif askerlerin ve sivillerin de tıbbi bakım için sınırdan rahatlıkla geçirilebildiklerini vurguladı.

Patric J. Donnell imzalı haberde Türkiye devletinin bu durumu görmezden geldiği ise şu sözlerle ifade edildi: “Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Esad’ın istifa etmesi çağrısına katılmasıyla, Türk makamları yüzlerini öteki tarafa çeviriyor gibi görünüyor. Ankara hükümeti geçen ay Suriye uçaksavarlarının bir Türk jetini düşürmesinden sonra sınırdaki askeri güçlerini artırdı, ama buradaki askerler genellikle rahat görünüyor ve rahat kışlalarından pek çıkmıyorlar.”

Bölgenin muhaliflerin lojistik ve silah üssüne dönüştüğünü anlatan haberde, dağınık durumdaki muhaliflerin yeterli silah ve para bulamadıkları için büyük bir hayal kırıklığı yaşadıkları da söyleniyor.

Para islamcılarda
Los Angeles Times’ın haberinde bazı muhalifler, Körfez devletlerinden gelen paranın islamcı örgütlere gitmesinden şikayet ediyor. Donnell’a Hatay’da demeç veren, kendisini Ebu Ali adıyla tanıtan bir muhalif, “iyi donanımlı milisler yalnızca islamcı fraksiyonlarla bağlantılı olanlar” diyor. Muhalifler içerisinde islamcıların azınlık olduğunu söyleyen Ebu Ali, “sırf Körfez’den para almak için dini bütün gibi davranıyorlar” diye devam ediyor ve ekliyor: “Dinin arkasına saklanıyorlar”.

Muhaliflere yakın bir başka kaynakta da benzer bir iddiaya rastlıyoruz. Now Lebanon adlı blog sitesinde yazan Hanin Gaddar, Körfez’den gelen silah ve paranın Özgür Suriye Ordusu yerine islamcı gruplara gitmesinden şikayet eden muhaliflerin sözlerini aktarıyor. “Yerel Koordinasyon Komiteleri” adlı örgütlenmeyle bağlantılı muhalif, islamcıların Özgür Suriye Ordusu’na da “sızdıklarını”, bazen de Özgür Suriye Ordusu olduklarını iddia ediyor.

Kuşkusuz kendisine Özgür Suriye Ordusu adını veren örgütlenmenin belirli bir merkezi yapısının olmadığı da hesaba katıldığında bu suçlamaların ne kadar anlamlı olduğu tartışılır. Ancak bu durumun kendisi muhalifleri bir yönden rahatlatıyor: Yapılan kanlı eylemleri bir takım “radikal islamcı” grupların “aşırılıkları” olarak açıklayabiliyor ve kendilerini işin içinden sıyırıveriyorlar.

Geçtiğimiz hafta muhalefet tarafına geçen Suriye’nin eski Irak Büyükelçisi Navaf Fares de bu iddiaya inandırıcılık kazandırmak isteyenler arasına katılmıştı. Dün İngiliz The Telegraph gazetesinde bir röportajı yayımlanan Fares, ABD’nin Irak işgalinden sonra Suriye yönetimi adına El Kaidecilerle bağlantı kurarak ABD’ye karşı savaşmaları için Irak’a geçmelerine yardım ettiğini anlattı. Fares bu hikayeyi, bugün de Suriye yönetiminin El Kaide gibi örgütlerle işbirliği yaptığı iddiasına bağlayarak, sivillerin katledildiği bazı eylemlerin provokasyon amacıyla bu gruplar tarafından gerçekleştirildiğini öne sürdü. Yeni olmayan bu iddianın en temel sorunu ise, özellikle Libya’da El Kaidecilerle el ele veren Batı ve işbirlikçilerinin bunu Suriye’de neden yapmayacaklarına ilişkin herhangi bir açıklama getirmemesi.

Los Angeles Times’ın haberinde muhaliflerin çatı örgütü haline getirilmek istenen ve omurgasını Müslüman Kardeşler’in Suriye kolunun oluşturduğu Suriye Ulusal Konseyi’nin, Katar ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerinden 15 milyon dolar aldığını açıkladığı aktarılıyor. İstanbul merkezli örgüt, bu parayı özellikle Halep civarındaki Özgür Suriye Ordusu militanlarını finanse etmek için kullanmış.

Yine Donnell’ın Türkiye’de görüştüğü bir başka muhalif de 100 civarında üyesi olan bir islamcı birliği yönettiğini söylüyor ve militanlarının son üç aydır 120 dolar civarında para aldığını açıklıyor. Kendisini Ebu Yasin diye tanıtan militan, bu paranın Körfez ülkelerinden geldiğini ve Müslüman Kardeşler tarafından kendilerine ödendiğini tahmin ettiğini söylüyor.

“McCain’e mektup yazdım”
Los Angeles Times’ın haberinde dikkat çeken bir başka tanıklık ise Mahmud Şeyh Elzur adlı kişinin söyledikleri. Daha önce ABD’nin Atlanta kentinde Katerpiller satıcılığı yaptığını söyleyen Elzur, savaşmak için anavatanına dönmüş ve kendisini Türkiye’de bulmuş.

Elzur para ve silah bulmakta zorluk çekmelerinden yakınıyor ve birkaç gün önce Arizona’nın Cumhuriyetçi senatörü John McCain’e bir mektup yazarak destek istediğini açıklıyor. Vaşington ve İstanbul’dan bazı kişileri aradığını söyleyen Elzur, henüz kimseden kesin bir söz alamadığını ifade ediyor. O da islamcıların bütün parayı emmesinden şikayetçi…

Türkiye’de silah yapıyor, Lazkiye’de kullanıyor
Görüşü alına bir başka kişi ise yine sınırın Türkiye tarafında ikamet eden, kendisini Ebu Abed diye tanıtan kişi. Ebu Abed, Suriye’deki durum nedeniyle silah fiyatları tavan yapınca kendi silahını yapmaya başlamış. Kendisine “gerilla lideri” diyen Ebu Abed, Türkiye’deki ikametgahında imal ettiği el yapımı roketatarları özellikle Lazkiye bölgesinde yaptıkları operasyonlarda kullanıyormuş.

Kara borsada Kalaşnikof fiyatının 1000 doların üzerinde, kurşunun tanesinin ise 2 dolar civarında olduğu bilgisini de ondan öğreniyoruz. Bir yıl önce fiyatlar beşte biri kadarmış. Türkiye’deki geçici ikametgahında bulunan Atlanta menşeli Suriyeli muhalif Elzur ise RPG roketlerinin tanesinin 1300 dolar olduğunu açıklıyor. Rus yapımı bir T-72 tankına bu roketlerden 13 tane atmış, ama tankı yine de durduramamış. “15 bin dolar gitti” diyor Elzur.

Bunların hepsi şu anda Türkiye’de yaşıyor…

(soL – Dış Haberler)