Halep’te kader savaşı

Suudi Arabistan’ın Suriye’nin dış destekli muhalefetini ve sahada savaşan militanlarının kontrolünü ele almasıyla, savaş yeniden şiddetlendi. Son bir haftada ortaya çıkan tablo, Riyad’ın, militanları tüm gücüyle Lazkiye-Halep kuzeyi hattına yüklenmeye yönelttiğini gösteriyor.

(soL -Dış Haberler) Suriye’nin Halep kenti, bir yıl süren çatışmalı dönemin ardından, yeniden büyük bir saldırı dalgasına tanıklık ediyor. Önceki gün, 1 yıllık kuşatmanın ardından Halep’in kuzeyinde Türkiye’ye 10 kilometre mesafede bulunan Minnig Askeri Havaalanı’nın militanların kontrolüne geçtiği iddia edildi. Irak ve Şam İslam Devleti adlı El Kaide bağlantılı örgütün saldırı için 3 bin kadar militanı seferber ettiği, tank, tanksavar füzeler gibi ağır silahlar kullandığı belirtiliyor. Suriye Enformasyon Bakanlığı ise bu iddiaları yalanlamadı ancak askeri personelin durumunun iyi olduğunu, üstte kullanılabilir durumda olan herhangi bir uçak ya da helikopter bulunmadığını açıkladı.

Militanlar ayrıca, Halep’in kuzeybatısına düşen Nubl ve Zehra adlı iki Alevi kasabasına yönelik saldırılarını da tırmandırdı. Halep’in kuzeydoğusuna düşen Ayn El Arap’ta da militanlar PKK’ye yakınlığı ile bilinen Demokratik Birlik Partisi’ne (PYD) bağlı Halk Savunma Güçleri’nin (YPG) kontrolündeki Kürt yerleşimlerine yönelik saldırıları hızlandı. Fırat Haber Ajansı, Kobane’ye bağlı Kaneye’de çatışmaların şiddetlendiğini ve 20 militanın öldürüldüğünü ileri sürdü.

Önceki gün ayrıca militanlar, Lazkiye kırsalındaki Arap Alevilerinin köylerine büyük bir saldırı dalgası başlatmış ve 4 köyü ele geçirmişlerdi. Suriye ordusu ve militanlar arasındaki çatışmalar sürüyor. Reuters’a konuşan ve saldırılara katılan Ahmed Abdulkadir, amaçlarının Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın memleketi olan Kardaha’ya ulaşmak ve Alevileri cezalandırmak olduğunu söyledi.

Cihadın Prensi
Lazkiye, Halep, Rakka ve Haseki’de yaşanan çatışmalarda YPG güçlerine veya Suriye ordusuna yönelik saldırılar, yeni bir koalisyon tarafından düzenleniyor. Suriye’deki El Kaide olarak bilinen Irak ve Şam İslam devleti, El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi, Ahrar’üş Şam Tugayı, Sukur’uş Şam Tugayı, bu saldırıların başını çekiyor. Saldırı cephesinde ayrıca Türkiye’ye son derece yakın olan ve kendilerine Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adını veren gruba bağlı Tevhid Tugayı, El Faruk Tugayı ve bazı Türkmen cepheleri katılıyor. Militanlar tarafından video paylaşım sitelerine yüklenen görüntülerde, El Kaide bayrakları ve son derece gelişkin anti-tank silahları dikkat çekiyor.

Afganistan’da Sovyetler Birliği’ne karşı savaşta da cihadcı transferini de üstlenen Bender Bin Sultan, Suriye’de cihadcı grupları kontrol eden isim olarak öne çıkıyor. Son iki ay içinde, Fransa, İngiltere, Almanya, Rusya ve İsrail ile temaslarda bulunan Bender bin Sultan, bazı ülkelerle gelişkin silahlar, sağlanması konusunda anlaşmaya vardı. Lübnan’da yayımlanan Es Sefir gazetesine göre bu silahlar Antakya’dan İdlib, Şam, Humus, Lazkiye ve Halep’te savaşan gruplara dağıtıldı.

Suriye’deki muhalefet üzerinde Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan arasında bir mücadele yaşanıyordu ancak Mayıs ayında Washington’u ikna eden Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar’ı saf dışı bıraktı. ABD yönetimi ise daha önce gelişkin silahların El Kaide’nin eline geçmesinden endişe duyduğunu açıklasa da son saldırılarda El Kaide bağlantılı militanların elindeki tanksavar silahlar, uçaksavarlar ve tanklar hakkında herhangi bir yorum yapmadı. Washington, bölgedeki politikalarına uyumsuzluğu nedeniyle “radikal” olarak nitelendirdiği gruplardan endişe etse bile, Afganistan, Bosna Hersek ve Lübnan’daki savaşlarda cihadcı gruplar üzerinde kontrol sağladığını gösteren bir isim Washington’un bu yöndeki kaygılarını giderebilir.

Türkiye nerede?
Ancak Riyad’ın silahlı ve silahsız muhalefetin önderliğini ele alması, Türkiye’nin tümüyle saf dışı kaldığı anlamına gelmiyor. Suriye’de savaşan militanlar büyük çoğunlukla Türkiye üzerinden silahlandırılıyor. Bu yüzden kuzeydeki saldırı koalisyonu, Dera, Şam, Humus gibi güney kentlerinde faaliyet gösteremiyor. Suriye resmi Haber Ajansı SANA, Lazkiye’deki saldırı için çoğu Libyalı yüzlerce militanın Türkiye’den sokulduğunu iddia etmişti. Ayrca YPG ve PYD de Türkiye’yi militanları Suriye sokmak ve silahlandırmakla suçlamıştı.

Bender Bin Sultan’ın stratejisinin ise Halep üzerine kurulu olduğu çok açık. Nitekim, Suriye yönetimini devirmenin veya masaya eli oldukça güçsüz bir şekilde oturtmanın tek yolu, Halep merkezindeki ordu kontrolünü tümüyle sona erdirmek. Militanlar geçtiğimiz yıl Haziran ayında başlayan Halep savaşında bunu henüz başarabilmiş değiller. Son olarak Temmuz ayı sonunda Raşidin gibi batı Halep’teki ordu birliklerine yönelik taarruz püskürtüldü. Ancak bu kez militanlar, Han El Esal gibi batı Halep’teki stratejik bir noktayı ele geçirerek, kenti tümüyle kuşatma altına aldılar. Ayrıca saldırılarını İdlib-Lazkiye kırsalına yoğunlaştıran koalisyon, ordunun bu bölgedeki ikmal yolunu da kesmeyi başardı. Bu strateji, Suriye ordusunun Haziran sonunda başlattığı ve bir anda Minnig havaalanına kadar ilerlemeyi başardığı taarruz harekatını durdurmayı başardı.

Dikkat çekmeyen cephe
Suriye’nin kuzeyindeki savaş nedeniyle dikkat çekmese de militanların saldırıda olduğu bir diğer eyalet ise güneydeki Dera... ABD’nin uçuşa yasak bölge hazırlığı yaptığı iddia edilen Dera’nın karşısındaki Ürdün’e ait El Mukar Üssü’nde 3 bin militanın ABD ve İngiliz ordusundan uzmanların denetiminde eğitildiği iddia ediliyor. Bu militanların Dera-Şam hattını kontrol altına alması hesaplanıyor. Fars Haber Ajansı’na göre, ABD de Suriye’deki savaşın komutanlığına Libya, Afganistan ve Irak’ta bulunmuş olan Tuğgeneral John Wright’ı atadı. Ajansa konuşan diplomatik kaynaklara göre Wright ve Bender bin Sultan, Ürdün’ün başkenti Amman’da bir araya gelerek Suriye konusunu görüştüler.