FBI'ın yalan dünyası: Para ver, terörist yap!

ABD'nin iç istihbarat örgütü FBI'ın, çeşitli muhbirler aracılığıyla, olmayan "İslamcı terör" örgütleri yarattığı, "örgüt" elemanlarına silah ve para sağladığı, daha sonra ise, "terörizme darbe vurduk" diyerek kendi "İslamcı teröristlerini" hapsettirdiği iddia ediliyor.

The Guardian gazetesinde çıkan bir inceleme, Amerikan iç istihbarat örgütlerinden FBI'ın, sahte tuzaklar yoluyla "İslamcı teröristler" yarattığını ortaya koydu.

David Williams isimli siyah bir ABD'linin yaşadıkları ilginç bir öykü oluşturuyor. 10 yaşındayken New York'un kuzeyindeki Newburgh'a taşınan Williams'ın babası hapistedir. Paraya ihtiyacı olan Newburgh'luların ise uyuşturucu alım satımından başka çok fazla çaresi yoktur. 2007'de bu nedenle hapse de girer. Çıktıktan sonra yine benzer işlere kalkışır.

Williams, 2009 yılında tekrar tutuklanır ve 25 yıl hapisle cezalandırıldı. Fakat bu sefer, cezanın nedeni uyuşturucu ticareti değildi. Williams ve üç arkadaşı, uyuşturucu veya başka bir "adi suç" nedeniyle değil, Yahudi sinagoglarını havaya uçurmak ve askeri jetlere füzeyle saldırmak suçlarından tutuklandılar!

'Değirmenin suyu' nereden geldi?
Daha ilginç olanı ise, bu sözde İslami örgüt hücresinin para, silah ve ideolojik cephane kaynakları, gerçek bir İslamcı örgüt değil, bizatihi Amerikan istihbarat örgütü FBI ve FBI'dan para alarak "örgütün beyni" gibi davranan bir muhbir. Williams'ın halası Alicia McWilliams'a göre, kendi hükümeti, yeğenine terörist olması için para vermişti.

Sözde "Newburgh Dörtlüsü"nün avukatlarından Susanne Brody, ortada "legal bir tuzak faaliyetinin bulunduğunu" düşünüyor. Kimi hukuk profesörleri de, hedefin, ideolojinin ve komplonun tamamen FBI tarafından kurgulandığı görüşünde.

FBI komploları Newburgh'dan mı ibaret?
Guardian'ın aktardığına göre, konu yalnızca Newburh Dörtlüsü'nden ibaret değil. FBI'ın, ABD çapında yürüttüğü operasyonlarda, özellikle Müslümanların yaşadığı bölgelerde komplolar yoluyla insanları "terörist" haline getirdiği belirtiliyor. FBI şöyle çalışıyor: Örgüt, camilere ve insanların bir araya geldiği yerlere muhbirler gönderiyor. Muhbirler, radikal İslamcı konuşmalar yaparak veya öyle görünerek, bu fikirlere sempati duyan insanları tespit ediyorlar.

Daha sonra, cemaatin içinden de bazı muhbirler ajanlaştırılıyor. Uygun kişiler belirlendiği zaman, genel olarak FBI ajanları tarafından sahte bir tertip hazırlanıyor, silahlar ve hedefler belirleniyor ve arkasından da gözaltılar başlıyor. Ortada "gerçek teröristler" olup olmadığı ise asla bilinemiyor.

New Jersey'deki kışlaya saldırı komplosu
Bir başka vaka da, "Fort Dix Beşlisi" olarak biliniyor. Üç kardeşi şu anda hapiste bulunan Burim Duka'ya göre, kendileri yalnızca tatillerde atış yapmak için bir arkadaşları vasıtasıyla silah satın almışlardı. Silah satın aldıkları "arkadaş" ise, yine başka bir "arkadaş" tarafından Fort Dix'e saldırmaya yönlendirilen bir muhbirdi.

FBI'ın 'önleyici yargılaması'
FBI'ın tertiplerinin, şu anda ABD'de "olağan" hale geldiği belirtiliyor. Özellikle kamuoyunda, FBI'ın tertiplerinden, legal olarak "terörist" olmaya pek müsait olmayan kişileri "terörist" hale getirilmesi anlaşılıyor. Oysa, bu tertiplerin daha "yasal" anlamı, yargılama sürecinde şüphelilerin daha sonraki faaliyetlerinin kanıtlarını oluşturmak için yapılan bir operasyonu imliyor.

Üstelik, FBI'ın bu komplolarda kullandığı muhbirlerin, daha önce sıklıkla suça bulaşmış kişilerden seçildiği anlaşılıyor. Bu suçlar, genellikle uyuşturucu ticareti, cinayet veya kaçakçılık oluyor. FBI, bu muhbirlere bol sıfırlı paralar ödüyor, bazılarının geçmişte işlediği suçlardan kurtulmasını sağlıyor, göçmen olanların ülkede kalmasını temin ediyor.

İşin ilginç tarafı, FBI'ın yarattığı komplolardan bazıları, İslamiyet'le alakası olmayan bazı grupları da "İslamcı terörizm"e dahil ediyor. Örneğin, Miami'deki bir Hıristiyan grubunun içine sızan bir muhbir, bir El Kaide militanı gibi davranıyor ve bazı kişileri kendi yanına çekiyor. Daha sonra kimi absürd "yeminlerle" birlikte, Empire State Building'e ve Hollywood'a saldırı düzenlemek suçlamasıyla tutuklanıyorlar. Komplonun başındaki muhbir ise, 85 bin doları cebine indiriyor.

Birçok sivil toplum örgütü, özellikle Müslümanların yaşadığı bölgelerde, bu uygulamanın güvensizlik ve tedirginlik yarattığı görüşünü paylaşıyor.

(soL - Dış Haberler)