Devrimcilerinin kutlamadığı 'devrim'

"Arap Baharı"nın ilk ayağı olan Tunus'taki sözde devrimin üzerinden tam bir sene geçti. 14 Ocak'ta Bin Ali'nin devrilişini, bu süreçte iktidarı kapan islamcılar dışında pek kutlayan yoktu. Protesto gösterileri ise dinmek bilmiyor. Bir haftada 4 kişi kendini yaktı.

Devrim yapmak, devrimciler için herhalde en mutluluk verici şeydir. Rusya'da devrim 71 günü geçip Paris Komünü'nden "daha uzun ömürlü" olunca, Lenin'in sokağa çıkıp sevinçten taklalar attığı rivayet edilir. Ancak, kimilerince bir "devrim dalgasının" başlangıcı kabul edilen "Tunus Devrimi"nin birinci yıldönümünü pek kutlayan çıkmadı.

Geçen sene 14 Ocak'ta Tunus'un diktatörü Zeynel Abidin Bin Ali ülkeden ayrılmıştı. Bin Ali'nin ülkeyi terk etmek zorunda kalmasıyla sonuçlanan eylemler, işsizlik ve yoksulluğa isyan eden kitlelerin sokaklara dökülmesiyle yaşanmıştı. Fakat "devrimin" üzerinden bir sene geçmiş olmasına rağmen, Tunus'ta pek bir şey değişmedi: ülkenin başına islamcıların gelmesi dışında.

Bu sene 14 Ocak'ı içine alan hafta, tam 4 kişi kendini yaktı. Tıpkı geçen sene ilk eylemleri başlatan sebze satıcısı Muhammed Buazizi gibi. Sfax kentinde bir kadın kendini yaktı, yaşamını yitirdi. Gafsa kentinde kendini yakan üç çocuk babası 48 yaşındaki adam da yaralarına yenik düşerek öldü. Bizerte ve Siliyana'da kendini yakanlar ise daha şanslıydı en azından hayatlarını kaybetmediler. Tıpkı Bin Ali'nin uzun süre Buazizi'nin eylemini önemsememesi gibi, 1 Ocak'ta Sidi Buzid'de genç bir adam kendini yaktığında islamcı hükümet, böyle bir olayın yaşandığını dahi reddetti. Ancak yerel hastane yetkilileri, bir kişinin kendini yaktığını teyit ettiler.

Ülkede resmi işsizlik oranı yüzde 19. Gerçek oran ise yüzde 30 civarında. Bazı taşra yerleşimlerinde bu oran yüzde 50'ye yaklaşıyor. Sidi Buzid'de üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranı yüzde 48, El Kef'te ise yüzde 40.

Yani tablo, Türkiye'yi andırıyor. Ancak Tunus'ta halk, bu tabloya isyan etmiş durumda. Geçtiğimiz sene son çare olarak vücudunu ateşe veren, sadece Buazizi değildi. 2011'in ilk altı ayında en az 107 kişi kendini ateşe verdi. İkinci yarı için istatistik bilinmiyor, ancak bu eğilimin azalmadığı gözlemlenebiliyor.

"Devrim"i islamcılardan başka pek kutlayan olmadı
14 Ocak Cumartesi gününü islamcılar kutladı. Başkent Tunus'ta Habib Burgiba Bulvarı üzerindeki Belediye Tiyatrosu'nun önünde toplanan En Nahda üyeleri, kürsüden Müslüman Kardeşler'e yakın olan partinin liderlerini ve Şems adlı müzik grubunu dinledi. Selefiler'in partisi Ettahrir üyeleri ise siyah bayrakları, siyah-beyaz pankartları ve "islami halifeliğin kurulması ve Arap ülkeleri arasındaki sınırların kaldırılması" talepleriyle yürüyüş yaptı.

Aynı bulvarda yapılan ve binlerce kişinin katıldığı bir başka yürüyüşte ise, kutlama değil protesto söz konusu idi. Göstericiler, "iş, özgürlük ve onur" için yürüdüler.

Bin Ali'nin devrilmesi sürecinde eylemlere katılmış birçok kesim, o günden bu yana yaşananlardan dolayı derin bir hayal kırıklığı yaşıyor. 14 Ocak'ta islamcılar dışında genelde protesto gösterileri düzenlenirken, "devrim" kutlamaları için gelen yabancı devlet adamları ise Libya Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı Mustafa Abdülcelil ve Katar Emiri Şeyh Hamad bin Halife el Tani idi. Katar Şeyhi "devrimi" övdü, "Arap ulusu daha güzel günlere özlem duyuyor" dedi.

"Arap Baharı"nın destekçisi ve ürünü olan bu gerici cepheyle sıkı fıkı ilişkiler, halkın tepkisini çekiyor. 14 Ocak'ta genel merkezinin bulunduğu Muhammed Ali Meydanı'nda bir miting düzenleyen Tunus Genel İşçi Sendikası'nın üyeleri, sık sık "Tunus halkı özgürdür, Amerika'ya Katar'a hayır", "Halk [İsrail'le] ilişkilerin normalleşmesini kınıyor", "Hamad'a hayır, Obama'ya hayır" sloganları attı.

(soL - Dış Haberler)