Anayasa Darbesi

Eski sosyalist ülkelerde karşı-devrimin sonu gelmiyor. Macaristan'da kabul edilen yeni anayasa ülkenin temelini Hıristiyanlığa ve Macar etnisitesine göre tanımlıyor. Yeni anayasa ile Başbakan Viktor Orban'ın da "diktatörlüğü" güçleniyor.

Junge Welt'in başyazarı Arnold Schölzel Macaristan'da gelişmelere ilişkin "Anayasa Darbesi" başlıklı yazısı şöyle:

Macaristan parlamentosu pazartesi günü yeni bir anayasayı kabul etti. Milletvekilleri, başbakan Viktor Orban'ın sağ-muhafazakar Fidesz-Partisinin üçte ikilik çoğunluğuna uyarak taslağa onay verdiler 262 parlamenter evet, 44'u hayır derken, 1 milletvekili ise çekimser kaldı. Böylece AB üyesi bir ülkenin hukuksal temelini, milliyetçi, ırkçı ve dinsel yaklaşımlar belirliyor olacak. Anayasa yazarları kendi açıklamalarında "imparatorluk vekilharcı" Miklos Horthy`nin (1868-1957) faşist diktatörlüğü dönemiyle eşgüdüm içerisinde olduklarını kabul ediyorlar. Horthy Macaristanda daha 1920 senesinde Avrupa kıtasının ilk antisemit yasasını kabul etmişti.

Oylama sonrasında Parlamento Başkanı Laszlo Kover "Tarihsel bir momente tanık olduklarını" açıkladı ve "Anayasa medeniyetimizin temeli olarak hıristiyanlığı tanımlıyor ve ahlaki özgürlüğü garantiliyor" diye ekleyerek, oylama sonrasında tüm parlamenterleri ayakta ulusal marşı söylemeye davet etti. Parlamento önünde ise cumartesi günü binlerce insan yeni anayasaya karşı gösteri yapmıştı.

Anayasanın parlamentoda kabul edilmesi Fidesz-Partisinin üçte ikilik parlamento çoğunluğuna sahip olması sebebiyle sorunsuz görünüyordu. Bu sayede anayasa taslağı da Fidesz tarafından tek başına hazırlandı. Muhalefetteki sosyalistler ile solcu çevreci parti LMP ise oylamayı boykot ederek oturuma katılmadılar. Neo-faşist Jobbik partisi ise başka nedenlerden anayasaya "hayır" oyu verdi.
Başbakan Orban demagogca anayasanın yenilenme nedenini eski anayasanın 1949 tarihli olması olarak gerekçelendirmişti. Oysa 1949 anayasası 1989'da neredeyse tamamıyla değiştirilmişti. Yeni metnin Orban'ın kuklası olarak tanımlanan devlet başkanı Pal Schmitt tarafından, paskalya sonrasında onaylanacağı bekleniyor. 1 Ocak 2012 tarihinde ise bu metin Macaristan'ın yeni anayasası olarak uygulamaya geçecek.

BM Başkanı Ban Ki Moon ise oylamanın öncesinde Macaristan'ın uluslararası kurumlara danışması gerektiğini açıkladı. Ban Ki Moon Budapeşte'de yaptığı açıklamada, uluslararası camiada kaygılar olduğunu, hükümetin Macaristan içerisinden olduğu kadar Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler'den de fikir alması gerektiğini vurguladı. Hükümetin önemli tüm uluslararası sözleşmelere uyulacağını garanti etmesi gerektiğini de söyledi.

Yeni anayasayı eleştirenlere göre, vatandaşların hakları budanırken, Orban'ın gücü aşırı derecede arttırılıyor. Anayasa mahkemesindeki değişiklikler, baskıcı medya yasasının kabul edilmesi ve Schmitt'in kukla olarak devlet başkanlığı sonrasında Orban, ülkenin tüm iplerini eline geçirmiş bulunuyor. STÖ'ler, yeni anayasanın güçlü bir "sağcı-hıristiyan ideoloji"nin damgasını taşıdığını, ateistleri, eşcinselleri ve tek başlarına çocuk büyütenleri dışladığını vurguluyorlar. Anayasanın giriş kısmında ulusu birleştiren tanrı ve hıristiyanlığa vurgu yapılıyor. Yine anayasaya göre siyasi ulus ile etnik ulus aynılaştırılarak Macar olmayan azınlıklar da Macar olarak tanımlanıyorlar. Ayrıca komşu ülkelerdeki Macar kökenli insanlara Macaristan'da oy hakkı veriliyor. Merkez Bankası altında yeni oluşturulan bütçe konseyine ise, olası bir bütçenin yeni anayasanın normlarına uymaması durumunda parlamentoyu feshetme hakkı veriliyor. Yani Orban'a bu araç sayesinde 2014 seçimlerini kaybetse bile yeni seçimlere gitme ve parlamentoyu işlevsiz kılma hakkı veriliyor. Muhalefet ise bu durumu "Anayasa Darbesi" olarak tanımlıyor.

Junge Welt gazetesi 19 Nisan 2011
Arnold Schölzel Junge Welt'in basyazarı
Ceviren: Talip Güngör