Almanya öne çıkacak

Münih’te düzenlenen Güvenlik Konferansı’nda ve öncesinde Berlin’den gelen mesajlar, Almanya’nın uluslararası arenada daha müdahaleci bir dış politikaya yöneleceğini gösteriyor. Bu değişimin ilk sarsıntıları ise Avrupa Birliği ve Ukrayna’da hissedilecek.

(soL - Dış Haberler) Almanya’nın Münih kentinde 50’ncisi düzenlenen Güvenlik Konferansı, Berlin yönetiminin küresel sistemde daha fazla role talip olduğunu gösterdi. ABD ise Konferans’ta Almanya’nın bu yeni rolünü destekleyen mesajlar verdi. Hafta sonu aralarında, devlet başkanları, bakanlar ve işadamlarının da bulunduğu 400 kişinin katıldığı Münih Güvenlik Konferansı’nın ana gündem maddeleri Ukrayna, Suriye ve ABD’nin casusluk faaliyetleri oldu.

Toplantının açılış konuşmasında Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, Başbakan Angela Merkel tarafından sıklıkla gündeme getirilen “dünya politikasına daha çok müdahil olmaları gerektiği”ne yönelik vurguyu tekrarladı. Almanya’nın şimdiye kadar yaptığı gibi devam edemeyeceğini söyleyen Gauck, dünya düzeninin de yeni tehlikelerle yüz yüze olduğunu söyledi. Gauck’tan önce Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de ülkesinin dünya politikasını sadece yorumlamakla yetinecek küçüklükte olmadığını kaydetmişti.

ABD’den hatırlatma
Almanya’nın çıkışı, ABD’yi de memnun ediyor. Konferans boyunca gerek ABD Dışişleri Bakanı John Kerry gerekse Savunma Bakanı Chuck Hagel, “Avrupasız güçlü bir ABD, ABD’siz güçlü bir Avrupa olmaz” mesajını sıklıkla ilettiler. Hagel ayrıca Başbakan Barack Obama’nın “Pasifik’e dönüş stratejisinin” Avrupa’yı tümüyle terk etmek anlamına gelmediğini kaydetti ve İspanya’ya konuşlandıracakları anti-balistik füze sistemini örnek verdi. Savunma Bakanı üstü kapalı olarak Çin ve Rusya’yı küresel sistemi tehdit etmekle suçladı.

Almanya’nın yeni yükseliş denemesinin ilk halkası da Rusya ile doğrudan karşı karşıya gelinmesine neden oluyor. Ukrayna’da Avrupa Birliği yanlısı muhalefeti destekleyen ve hatta teşvik eden Almanya, bu uğurda Rusya ile karşı karşıya gelmeyi de göze alacağını gösterdi. Bu nedenle hafta sonu tartışmalarına Ukrayna damgasını vurdu. Almanya ve ABD’den muhalefete destek açıklamaları gelirken, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bu ülkeleri Ukrayna’daki tutumları nedeniyle “ikiyüzlülükle” suçlayacak kadar tonunu sertleştirdi.

En büyük pürüz casusluk
Almanya’nın yeni rolünün ikinci boyutu ise Avrupa Birliği (AB)’ne dair... Ekonomik krizin yıkıcı etkileri nedeniyle dağılma noktasına gelen birliğe nefes aldırmak için Berlin yönetimi Fransa ile daha fazla temas kuracağını daha önce açıklamıştı.

Almanya’nın yükselişi, Berlin’in ABD’den kopacağı anlamına gelmiyor. Nitekim Steinmeier de Almanya’nın yeni rolünü müttefiklerine tanıtırken, Suriye’nin kimyasal silahlarının imhası sürecine müdahil olacaklarını da duyurdu. Ancak Berlin-Washington arasındaki tüm pürüzler giderilmiş değil. Almanya ABD’den casusluk faaliyetlerinin kapsamını daraltmasını istese de Washington yönetimi Konferans boyunca yapılan bu tür çağrıları kulak ardı etmişti. Eski CIA çalışanı Edward Snowden’in sızdırdığı ABD Ulusal Güvenlik Teşkilatı’nın belgeleri, ABD’nin müttefiki Avrupa’nın önde gelen şirketlerini ve Merkel dahil bir dizi lideri dinlediğini ortaya çıkarmıştı.

Schröder’i de dinlemişler
Küresel çaptaki casusluk skandalıyla gündeme gelen ABD’li istihbarat örgütü Ulusal Güvenlik Teşkilatı’nın (NSA) Almanya’nın eski Başbakanı Gerhard Schröder’i de dinlediği ortaya çıktı. 1998 -2005 yılları arasında Almanya’nın 7’nci başbakanı olarak görev yapan Schröder’in, 2002 yılından itibaren NSA tarafından izlenen kişiler ve kurumlar listesinde “338” numara altında yer aldığı ileri sürüldü. Amerikan hükümetine yakın çevreler ve NSA uzmanları araştırmayı yapan Alman gazetecilere, “Gerhard Schröder Irak savaşına muhalefet etmişti. Bu tavrının NATO içinde bölünmeye neden olmasından kaygı duyuluyordu. Bu nedenle dinlenmesi kararlaştırıldı” dediler.

İddialarla ilgili açıklama yapan Schröder ise NSA skandalı patlak vermeden önce “ABD istihbaratı tarafından dinleneceğim aklımın ucundan geçmezdi. Her şey ortaya çıktıktan sonra artık hiçbir şeye şaşırmıyorum” dedi.