Afganistan işgali Afgan halkını insani krizin eşiğine getirdi

<strong>NATO 2014'te Afganistan'dan çekilme kararı alırken, Uluslararası Kızılhaç Komitesi işgalin 12. yılında Afganistan'ın iyileşmek bir yana insani krizin eşiğine geldiğine dikkat çekti</strong>

Uluslararası Kızılhaç Komitesi Afganistan’daki işgalin Afgan halkını insani krizin eşiğine getirdiğini belirten bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada NATO’nun 11 yıldır Taliban’ı etkisiz hale getirmek ve ülkeyi yeniden yapılandırmak için yürüttüğü kampanyanın iddia ettikleri şekilde Afganistan’da gelişime sebep olduğu yalanlandı. Komite’nin Afganistan temsilcisi Reto Stocker endişelerini Kabil’de basın mensupları karşısında dile getirdi.

Stocker 2005’te ülkeye geldiğinden beri yerel silahlı grupların çoğaldığını, sivillerin yalnızca bir değil birden fazla cephe hattına yakalandığını ve Afganlara sağlık hizmeti sağlamanın sürekli zorlaştığını söyledi. Stocker ayrıca 7 yıllık görevinden ayrılacağını eklerken Afgan halkının çektiği acının ve ekonomik zorlukların giderek arttığına ve insanların geleceğe dair umutlarının da giderek azaldığına dikkat çekti.

NATO 2014 yılında Afganistan’dan çekileceğini açıklamıştı. Fakat 11 yıldır süren Afganistan işgali hiçbir sorunu hafifletmezken çok ağır problemleri de beraberinde getirdi. Dile getirilen endişelerden bir tanesi ABD kuklası olarak görülen Devlet Başkanı Hamit Karzai’ye verilen desteğin zayıf olması ve Taliban’ın ülkedeki gücünün geriletilememesinden dolayı NATO birlikleri ülkeden çekildikten sonra ülkenin bir iç savaş tehlikesine sürükleneceği. Yaklaşık 12 yıldır Afganistan’a istikrar ve demokrasi getireceğini söyleyen ABD ve NATO güçleri savaşın kanlı bilançosuyla birlikte bölgeden çekilme kararı alırken, Afganistan ise bir iç savaş tehdidi altında bırakılıyor.

Reto Stocker bu konudaki endişelerini Uluslararası Kriz Grubu toplantısında “2014’te Afgan hükümeti devrilebilir” sözleriyle dile getirdi. Uluslararası Kriz Grubu Afganistan Analisti Candace Rondeaux da aynı toplantıda “2014’te NATO birliklerinin çekilmesinin ardından Kabil hükümeti için büyük bir risk söz konusu.” sözleriyle benzer bir tehditten bahsetti. Ayrıca toplantıda bölücülük ve yozlaşma yüzünden 2014’ten sonra Afganistan’ın iç güvenliğini sağlamaktan çok uzak olacağı belirtilirken hilesiz bir seçime ve yumuşak bir geçişe olan beklentinin de çok zayıf olduğu dile getirildi. Bu durumun sebeplerinden biri olarak ise Hamit Karzai’nin 2009 yılında gayrimeşru bir süreçle iktidara gelmesi gösterildi.

ABD'nin 12 yıllık "demokrasi" serüveni
Afganistan’ı belki bir iç savaşa sürükleyeceğinden endişe edilen durumun ortaya çıkmasını sağlayan da “demokrasi mimari” Batı güçleriydi. Afganistan'da 2009 seçimleri ciddi skandallara imza atarak geçti.

Yolsuzluk karıştığı ayyuka çıkan seçimde ikinci tura gidildi. Fakat ikinci tura gidilmesi de Afganistan’da yapılan seçimi meşrulaştırmaya yetmedi.

100 bin işgal askerinin kontrolünde yapılan seçimlere halkın katılımı düşük oldu. Taliban’ın güçlü olduğu yerlerde ise bu rakam yüzde 10’a kadar düştü.

İşgalin 12. yılına gelindiğinde Afganistan’da işlenen insanlık suçları ve sivil ölümleri ciddi boyutlarıyla karşımıza çıkıyor. İnsan Hakları Gözlemcilerin ve bazı araştırmacıların raporları 2001-2011 yılları arasında 40 binden fazla insanın işgal sırasında öldüğünü bunlardan 15 bine yakınının sivil olduğunu belgeliyor. Birçok sivil ölümünün Batı medyasının sürekli olarak “münferit olaylar” diye nitelediği hava saldırıları ve bombalamalar esnasında gerçekleştiği biliniyor.

Bunun yanı sıra NATO birliklerinin ve ABD askerlerinin işlediği insanlık suçları ve uyguladıkları işkenceler basında sürekli olarak yer aldı.

Emperyalizmin insani yardım ve istikrar vadettiği işgal Taliban’ın etkisini zayıflatamadı ve bölgede birçok sivilin ölümüne yol açtı. Son olarak da Afgan halkını bir insani krizin eşiğine getirdi.

(soL - Dış Haberler)