ABD'de tanıdık ses: Ferguson'u dışarıdan karıştıran marjinaller!

ABD'de siyah bir gencin polis tarafından öldürülmesinin ardından başlayan eylemler sürerken, ABD medyasında, özellikle sağcılar ve liberaller, Türkiye'deki meslektaşlarını aratmayan şeyler yazıyorlar: Ferguson'a "dışarıdan" giden kışkırtıcılar, olayları körüklüyor!

Çeviri: Leyla Durmaz

soL'un notu: ABD'nin Missouri eyaletinde bulunan Ferguson kentinde, 9 Ağustos günü polis, 18 yaşındaki siyahi genç Michael Brown'ı katletti. Bunun ardından bölgede her gece yapılan eylemlere askeri hale getirilmiş ABD polisi çok sert müdahalelerde bulundu. Uluslararası medyada konu hakkında çok sayıda haber çıkarken, ABD medyasında da bir tartışma başladı. Amerikan sağcıları ve liberalleri, Gezi Parkı eylemlerinde yandaş medyanın yazıp çizdiklerine çok paralel bir şekilde, Ferguson'daki olayların "dışarıdan gelen tahrikçiler" tarafından yoldan çıkartıldığını yazmaya başladılar. Jacobin'den Richard Seymour, "Who is an 'Outside Agitator?' yazısında, sağcıların "dışarı"sını eleştiriyor.


Ferguson Missouri'de “dışarıdan gelen kışkırtıcı”ların ortalığı karıştırdırdığı konusunda gericiler ve liberaller hemfikir. Ferguson'da neler olduğu hakkında habercilik adı altında etrafa salınan pek çok ırk ayrımcılığı dedikodusu var. Katrina Kasırgası'ndan buna alışığız. İleride bunları listelemek ve elemek için zamanımız olacak ama şimdilik basitçe şunu sormak istiyorum: Dışarıdan gelen kışkırtıcıların ortalığı karıştırması ne demek? Dışarıdan olmak ifadesi iki temel anlam taşır. Birincisi fiziki olarak bir yerin dışından gelen, oralı olmayan insanları tanımlar. İkincisi ise vatan haini olarak niteleyebieceğimiz, politik duruşu o topluma tamamen dışsal olan kişileri anlatmak için kullanılır. Bu ilk tanımdaki gibi sadece fiziki olarak başka şehirlerden gelmek anlamında değildir. Sisteme zarar verebilecek, söz konusu topluma, özgür dünyaya hatta uygarlığa yabancı fikirlere sahip olmak demektir. Bu tanımlamalar bu gibi yüksek tansiyonlu gündemlerde sık sık kullanılır. “Dışarıdan kışkırtıcılar” ifadesi vigilantizm* kokan bir sözdür, Jim Crow'un hayatının son günlerinde Güney karşı devriminde ortalığı karıştırmak için sıkça kullanılan asılsız komünistlik suçlamaları ve ırkçı ifadelerle aynıdır. Böyle ırkçılıkla alakalı gündemler genellikle “halkın” hala geçmişten kalma tanımlamalara ve sınırlara sahip olduğu tutucu bölgelerde ortaya çıkar. Ve bu durumlar her zaman beyazların sağduyusundan tanımlanır. Eğer buna karşı çıkmanız gerekirse bu “sağduyu”yu reddeden bir bakış açısı ile ve uygarlığın ahlaki ve düşünsel temellerine dair egemen ideolojinin fikirlerini temelden karşıya alan bir tutumla karşı çıkmanız gerekir. Tüm bunlardan yerli halkın bu büyük rahatsızlıklara duyarlı olmadığı anlamı çıkıyor ve gerçekten de öyle. Örneğin ırkçıların Afro-Amerikalıların vatandaşlık hakkı mücadelesi dönemindeki genel görüşü Afro-Amerikanların ya hallerinden memnun oldukları ve isyan etmeyecekleri ya da kendi kendilerine ayaklanamayacak kadar aptal oldukları idi. Bu sebeple ortaya çıkan karışıklığın sebebi dışarıdan gelen Yahudiler'in “özgürlük koşusu” ve uluslararası komünist komplo ile kurdukları bağlardı. Bu görüşe verilebilecek en açık liberal yanıt herhangi bir yerdeki adaletsizliğin her yerde bir sorun olduğu, bütün vatandaşların özgür ve doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırma konusunda yetkin olduğu, “yerli” olmanın kutsal hiçbir yanı olmadığı (ve buna karşı çıkanların hep gericiler olduğu) son olarak da insanları komünistlikle suçlamanın tüm demokratik güçlere yapılmış bir saldırı olduğunun ortaya çıkmış olduğudur. En azından Vatandaşlık Hakları Mücadelesi'ne karşı oluşan büyük dirençten beri liberallerin en bariz cevabı buydu. Ve bu cevabın herkesin diline pelesenk olması hiç zaman almadı. Tüm bunların ardından sizce bugünün liberallerinin büyük çoğunluğunun Missouri'de aniden ve düşünmeden şu “dışarıdan gelen kışkırtıcılar” saçmalıklarını etrafa salmaları ne anlama geliyor?


* vigilantizm: Hükümetin yetersiz kaldığını propaganda edip "yasadışı" bir şekilde şiddet uygulayarak düzeni sağlamak.